Paylaş
SOSYAL mizah ustası Giovanni Guareschi'nin harikulade kaleminden çıkan ve bir bölümü sinemaya da uyarlanan ‘Don Camillo’ romanları tema olarak, siyasi kutuplaşmanın zirveye ulaştığı 2.Savaş ertesi İtalya'sını işler.
Dizinin iki kahramanı, küçümen Po kasabasının komünist belediye başkanı Peppone ve aynı kasabanın kilise papazı Don Camillo'dur.
Bu zıt ve sempatik şahsiyetler politikada öylesine yeminli düşmandırlar ki, birbirlerine nispet yapabilmek için her türlü yönteme başvururlar.
Nitekim, azgın bir Stalinci olan Peppone, ceketinin cebinde ve orak çekiç arması daima görülecek biçimde, parti yayın organı ‘Unita’ gazetesini taşır.
Ancak, şimdi hangi macerada geçtiğini hatırlamadığım bir bölümde, kızıl başkan ezeli rakibini ikna edebilmek için elindeki bolşevik cerideyi değil de, ‘objektif burjuva basını’ diye nitelediği her hangi bir gazeteyi gösterir.
Yazar ‘Unita’nın güdümlülüğünü bizzat bir komünistin ağzından çağrıştırır.
* * *
ARTIK ‘Unita’ yok !.. Bitti !.. ‘Finito’ !..
20. yüzyılın yegane kalburüstü marksisti Antonio Gramsci'nin 1924 yılında kurduğu ve ‘Demokratik Sol’ ismini alana kadar Komünist Partisi'nin merkez organı; ardından da yeni kurumun yarı resmi sözcüsü olarak yetmiş altı yıl boyunca yayınlanan gazete son kez geçen cuma günü bayiye geldi. Sonra durdu !
Çünkü, satılmıyordu. Fi tarihinde tirajı milyona yaklaşmış olan o efsanevi ceride hanidir elli binlere düşmüştü. Dolayısıyla da büyük zarar ediyordu.
Ve, bugüne kadar finansmanı karşılamış olan Başbakan D'Alema'nın ‘sol’ (!) partisi tıpkı ülke yönetiminde olduğu gibi burada da ‘kapitalist rasyonalite’ ye uygun karar alarak rotatiflere kilit vurdu. ‘Unita’nın kepengini indirdi.
Siyasi tarihte zaten kapanmış olan bir defter basın tarihinde de kapandı.
* * *
ÜZÜLDÜM... Evet, evet üzüldüm ! Peppone'nin, cebinden gözüken orak çekiç amblemiyle artık Don Camillio'ya nispet yapamayacak olmasına hüzünlendim...
Şüphesiz bu hüznümde epey nostaljiya var ama doğruyu söylemek gerekirse, bütün anti komünizmime rağmen İtalyan marksistleri daima farklı kefeye koymuş ve onlara hep nispi bir sempatiyle bakmış olduğum için biraz gerçeklik de var.
Çünkü, dediğim gibi başta Gramsci; sonra yalpalamalarına rağmen Topliatti; ardından büyük Berlinguer ve nihayet D'Alema, Çizme Yarımadası'nın komünist önderleri her zaman ‘burjuva demokrasisi’ne yakın oldular. Moskova'nın dümen suyundan da çıkmanın ötesinde, ona karşı net tutum almakta öncülük yaptılar.
Bu nispeten ‘liberal’ çizgi parti organına da yansıdığından, Hemingway'dan Pavese'ye sol hissiyatlı ama bolşevik olmayan bazı önemli yazarlar ‘Unita’ya imza atmaktan çekinmedi. Güdümlülüğe rağmen belirli bir nesnellik yansıttı.
Eskiden aynı toplumsal oranları temsil ettikleri için örnek veriyorum, İtalyan gazete, Sovyet ‘Pravda’sının uyarlaması olarak baskıya giren Fransız komünist organ ‘Humanite’yle kıyaslanmayacak derecede ‘okunabilir’ oldu.
Ve, işte şimdi o da ‘finito’ !...
* * *
ÜZÜLDÜM müzüldüm ama, n'apalım ki bu bir gerçek ! Yeni hayatın gerçeği...
Artık parti organları devri; hele hele ‘Duvar’dan on yıl sonra, ‘komünist’ adını atsa bile yine de o kabusu hatırlatan gazetelerin devri çoktan bitti.
Doğru, bizim Maocu provokatörlerin ‘Karanlık’ı gibi hala ötmeye devam eden bir kaç süper marjinal varakpare kaldı ama, eh onlar cürmü kadar yer yakarlar.
Şu kesin, ideolojileri noktalayan 20. yüzyıl, kökeni o ideolojilerde yatan ‘sahibinin sesi’ basına da nokta koyuyor. 21. asırda ‘Unita’ olmayacak !
Şimdi, hınzır papaz Don Camillio'nun rakibinin boş cebini işaretleyerek komünist belediye başkanı Peppone'ye nispet yaptığını görür gibiyim:
‘N’aber yoldaş, senin gazete finito...'
Paylaş