Felaket yıldızı

"PIRILDAYAN Şimal Yıldızı"!

Hayır, yukarıdaki deyimi astronomiye ilişkin bir girizgah yapmak için alıntılamadım.

Gökte, semada, uzayda dolanan bir konuya değinmeyeceğim. Teleskopa ihtiyaç yok!

Aksine, ayağı son derece yere basan somut ve acil bir sorunu gündeme getireceğim.

Üstelik öyle bir sorun; öyle ciddi bir sorun ki, hadi dünyadaki demeyeyim ama, en azından Doğu Asya-Batı Pasifik eksenindeki en vahim çıbanbaşını oluşturuyor.

Ve, mevcut krizin savaşa, hatta nükleer savaşa varması ihtimali dahi ufukta beliriyor.

Tabii ki Kuzey Kore vakasından söz ediyorum.

Dolayısıyla da, yazıya "pırıldayan Şimal Yıldızı" ifadesiyle başlamam, aynı ülke lideri Kim Jong Il’in bu sıfatla anılmasından kaynaklandı.

***

ANCAK biline ki söz konusu cafcaflı deyim bile Jong Yoldaşın ünvanlarından yalnız bir tanesini oluşturuyor. Hatta ve hatta, belki de en "mütevazi"si (!) olarak kalıyor.

Zira, yukarıdakine "halkın şevkatli önderi" veya "güneşin aziz evladı" gibisinden sıfatları da eklemek gerekir. Üstelik unutmayalım, hazretin adı botanik lûgatine bile girdi.

Pyongyang biyolojistleri, muhteremin bilmem kaçıncı yaşgünü münasebetiyle "türettikleri" (!) bir begonya çiçeği cinsini "kimjonglia" diye vaftiz ettiler.

***

FAKAT yine de, geçen haftaki atom bombası denemesi ve bitmez tükenmez şantaj ve tehdit politikalarıyla hem Kore Yarımadası’nı, hem de bütün bir bölgeyi felakete sürüklüyor olsa dahi, artık yetmişine merdiven dayayan "Tosun Jong"un hakkını yemeyelim.

Çünkü, esas cinneti táa 1945 yılında başlatmış olan kişi, komünist Kuzey’deki "kızıl hanedan"ın kurucusu, dolayısıyla da tabii ki oğlusunun babası olan Kim Il Sung’dur.

Zira peder bey, mahdumunu haydi haydi sollayan "tanrısal unvanlar"la anılırdı

Onun da geçmişte "kimilsungia" adındaki bir orkide türüne "feyz vermiş olması" (!) bir yana, put heykelleri, ikona portreleri, mabet müzeleri ve amentü sloganlarıyla, Mao Çin’i ve Stalin Rusya’sı dahil, bu korkunç despota tapınma ritüeli tarihin hiçbir döneminde ve dünyanın hiçbir yerinde olmadığı ölçüde, Kuzey Kore’de şizofrenik raddeye varmıştı.

Zaten de 1994 yılında nalları dikip kadavrası mumyalandığında, iş tam çığrından çıktı.

Ülke televizyon ve radyoları günlerce, gökyüzünün de "sonsuz mateme büründüğü" ve cenaze töreni sırasında bulutların Sung portresi çizdiği yönünde yayın yaptılar.

***

HER neyse, işte oğlusu da ezelden beri babasının izini sürüyor ve "pırıldayan Şimal Yıldızı" olarak, mazlum ve mağdur Kuzey Kore halkına "cehennem yolu"nu gösteriyor.

Yeryüzünün en totaliter, en kanlı, en kapalı ve en paranoyak ülkesinde hüküm süren; köylüleri yamyamlığa itecek ölçüde ahaliyi açlığa mahkum eden; şantaj ve terör siyasetiyle bir müddet daha ayakta durabilmek için varını yoğunu askeri teknolojiye yatıran; dolayısıyla da, uyuşturucu kaçakçısı diplomatlara paravan oluşturmak için Ankara’da kurdukları "dostluk derneği"nin (!) bahşişi olarak Pyongyang tavafına giden bizim "Ergenekoncu maocular" dışında dünyada tek bir yandaşı, tek bir sempatizanı, tek bir uşağı bulunmayan bu korkunç diktatorya, son atom bombası deneyiyle artık nihai çizgiyi de aşmış oldu.

Dolayısıyla da, öyle anlaşılıyor ki, ABD, Japonya ve Güney Kore’nin uyarılarına ek olarak, Kim’i "uslanmaya" davet eden Çin’in bile "uluslararası anlaşmalara uy" çağrısı yapmasına rağmen, "pırıldayan Şimal Yıldızı" kendi kaos yörüngesini terketmeyecektir.

O halde umalım ki, hiç şüphesiz eninde sonunda söndürülecek olan bu felaket "yıldız"ı (!), kutba varılana dek, bölgenin ve dünyanın yön pusulasını da çılgına çevirmesin!
Yazarın Tüm Yazıları