Paylaş
Düşün taşın b...tur işin, 1998'in son günü okunacak bir makalede ne yumurtlamalı ? Kuşkusuz, ‘geride bıraktığımız yılın yurtta ve dünyadaki önemli olayları’ türünden bir girizgahla başlayabilir ve hazin bilançoyu sıralayabilirim.
Örneğin, demokrasimizin bu sene aldığı yeni yaralardan tutun da sistemimizin ürettiği çete tortularına kadar bir dizi vukuat sayabilir ve hiç olmazsa kurtuluş sevinciyle, ‘31 Aralığı def eyliyoruz’ diye şükredebilirim.
İkinci bab'da kapıyı Monica'nın fettan dudaklarıyla açabilir, Asya kaplanlarının dökülen tırnaklarıyla arayabilir ve Amerikan conilerinin Irak kovboyluğuyla kapatabilirim.
Bu arada, aziz Yavuz Gökmen, sevgili Salim Rıza Kırkpınar, dahi Akira Kurosowa veya büyük Frank Sinatra, son üç yüz atmış beş günde cennete yolcu ettiğimiz önemli isimleri altalta dizerek ölüm ilanlarını tekrarlayabilirim.
Fakat itiraf edin ki, yılın son günü gazete sütununda yer alacak böyle bir yazı hiç mi hiç iç açıcı olmaz.
* * *
DİYECEKSİNİZ ki, zaten yine alışılmış gelenektir bari sen de 1999 için iyimser tahminler yaparak bizleri ferahlat!
Belki haklısınız ama elhak ben doğrucu Davut'um ve ayaklarımı yere basmayı severim. Kötümser değil gerçekçiyim. Adet yerini bulsun diye Polyanna'nın ‘iyimserlik oyunu’nu oynayamam.
Yirminci asrın son yılına girmemizi ve de üstelik kocaman bir ‘millenium’u devirmemizi gariban bir eblehlikle yorumlayarak, sırf böyle olağandışı bir takvimi kapatacağımız için muhtemel gerçekleri görmemezlik edemem.
Bu yüzden, Türkiye'de demokrasi sorununun önümüzdeki sene çözümleneceğine inandığımı söyleyerek sizleri ve kendimi kandıramam. Ülkemizi ‘parlak günlerin’ beklediğini vurgulayarak öznel temennilerimi nesnel olguların yerine koyamam.
Dünyada ise, başta Japonya-Asya krizinin 1999'da büyük ihtimalle ABD'yi de etkileyeceği, dolayısıyla küresel ekonominin en azından duraklamaya gireceği; ekmeğin kilosu ve Yeltsin'in sıhhati, Rusya'daki istikrarsızlığın kısa dönemde daha da pekişeceği veya İsrail'de seçim, Bağdat'ta Saddam, Suud'da kral, Ortadoğu keşmekeşinin alevleneceği varsayımlarını es geçererek, ne sizin güzel hatırınız, ne de yılbaşının yüzü suyu hürmetine palavrasyon tahmin yürütemem.
Peki o halde 31 Aralık günü yayınlanacak bu makalede ne yazmalı ?
* * *
DÜN bilgisayar klavyesi önüne oturduğum andan itibaren bunu düşünüyordum.
Allahtan yıldız falı Hızır gibi imdadıma yetişti.
Burcumu açtım ki, sıhhat, aşk, para, breh, breh, breh, ayol şu kafir 1999'da beni öyle neler bekliyormuş ! İşim iş ve keyfim keka !
Anlaşılan önümüzdeki yıl bir elim yağda, bir elim balda ve dudağım yarin busesinde, üstelik Herkül kuvvetinde bir fani olarak çalım atacağım.
Hoş 1998 bitti bitiyor ve henüz ortalıkta ne papel kokusu, ne aşk heyacanı, ne de öyle olağanüstü bir sıhhat emaresi var ama burcum ‘a’ artı ‘b’ diyor ya ne gam, ikinci ‘millenium’un son senesinde her şey yoluna girecek.
Dolayısıyla, Türkiye'nin demokrasi sorununda kemikleşmeymiş; Asya'nın iktisadi resesyonunda müzminleşmeymiş, ABD'nin Ortadoğu politikasında restleşmeymiş; Rusya'nın, Afrika'nın, Patagonya'nın dahili siyasetinde istikrarsızlaşmaymış, siz benim 1998 bilançoma ve 1999 tahminime boş verin.
Alın yıldız falınızı ve 31 Aralık günü okunabilecek yegane yazıyı okuyun!
Eminim sizi de boğa sıhhati, Venüs aşkı ve Karun hazinesi bekliyordur.
Böyle sağlıkla, böyle sevdayla ve böyle servetle yaşanacak bir yeni yılda da kulunuzun şom ağızlı gerçekçiliği zerre kıymeti harbiye ifade etmemektedir.
31 Aralık'ta yayınlanması ve okunması gereken tek makale yıldız falıdır.
Paylaş