Eski temmuz

Knokke’de geç yaz geceleri, mazbut ve faziletli sarışın kadınlar, bahçeleri ortancalı villaların penceresinden denize bakarken, sırtlarının belli belirsiz okşanmasından hoşlanırlar. Arzular terinin serinletilmesinden haz alırlar. İhtiras günahlarından avundurulmayı beklerler.

Tesadüfen eski, çok eski bir yazımın orijinalini buldum.

Sonra ara tara, 3 Temmuz 1986’da yayınlanmış matbû şeklini buldum. Karşılaştırdım.

Belçika’nın sayfiye beldesi Knokke’deki bir yaz mevsiminden söz etmişim.

Eh, şimdi de yaz ve şimdi de temmuz, "Sarışın ve Faziletli" başlığını taşıyan o yazıyı orijinal metninden aktarıyorum.

Knokke, Manş Denizi kıyısında bir sayfiye şehridir. Fransa’dan başlayıp yukarı doğru 80 kilometre boyunca uzanan Belçika sahil şeridinin en kuzeyine düşer.

Öyle ki, plajda üryan dolaşan kadınlara bakarak anatomi bilgisini derinleştirme sevdasına kapılanlar, sınırı nasıl geçtiklerini hiç fark etmeden kendilerini Hollanda’da bulurlar.

Knokke’yi diğer sahil beldelerinden ayıran özellik ise bir seçkinler mekanı olmasıdır.

Ne Ostende’deki gibi trene binip günübirliğine deniz havası almaya gelen sıradan küçük burjuvalara; ne de Middelkerke’deki gibi, karidesten sonra çilekli dondurma yiyemedikleri için mızmızlanan arsız çocuklara rastlanır.

La Panne’deki gibi, kumsalsa ilk gördükleri boynu altın zincirli oğlanla hafta sonu aşkları yaşamaya hazır tezgáhtar kızlar da buraya uğramaz.

Knokke’de avam şeyler aramak nafiledir.

MAZBUT KADINLAR

Bir kere, Knokke’de sarışın ve faziletli kadınlar vardır.

Bu kadınlar baharda da buraya geldiklerinde, lacivert tonlara yakın giyinirler.

Yazın kumsalda dolaşırken de, çok biçimli bacakları şık keten etekliklerin yırtmaçları arasında seçilir.

Bu kadınlar cumartesi akşamları kilise ayinine giderler. Çıkışta da kitapçıya uğrarlar.

"Vogue" yahut "Elle" dergisinde tavsiye edilmiş yeni yayınları alırlar.

Ertesi gün tenis kortunda buluşmak üzere de başka sarışın kadınlarla randevulaşırlar.

Kocalarına sadık mazbut kadınlar olarak, bahçelerindeki ortancaları sulamak için, yine kocalarına ait villalara dönerler.

Rıhtım boyunda yapılar vardır. Birleşik düzen, balkonlu ve camekánlıdırlar.

Yedi-sekiz katı pek geçmezler. Sayfiye için kiralayanlar ikámet eder.

Akşam piyasasında maaile balkona çıkarlar ve kremalı pasta yiyerek aşağı bakarlar.

Bir de, dürbünle denize bakarlar.

Topless mayoyla dalgalara dalan genç kızlara, rüzgár sörfü yapan adaleli delikanlılara, hızlı motorlarla turlayan kodaman adamlara göz atarlar.

ALTIN GENÇLİK

Kara tarafındaki kahve ve lokantalar ise bir mevsim moda olurlar, ertesi mevsim gözden düşerler.

Aralarındaki hiyerarşi nesnel kıstaslara göre değil öznel kıstaslara göre belirlenir.

Rıhtıma çıkan sokaklar da "Porsche"lerin veya "Range Rover"lerin park yeridir.

Çok güzel genç kızlar ve çok yakışıklı delikanlılar otomobil kapılarını yavaşça kapatırlar ve o moda mekanlardan birisine girerler.

Bunlara "altın gençlik" diye tabir edilir. Para konusundaki kavramları da çok özneldir.

İyi ailelerde terbiyeli yetiştirilmişlerdir ve uluorta öpüşmezler.

Eğer sis yoksa ve yağmur çiselemiyorsa, Knokke’nin yaz akşamlarında ufuk çok berrak ve ışık çok yumuşaktır.

Knokke’de yaz akşamları, hafta sonuna sarışın ve faziletli kadınlarla gelmemiş erkekler, rüzgár dört kuvvetinde ve İngiltere istikámetinden dahi esiyor olsa, lokanta teraslarına beyaz örtülü masa çıkarttırırlar.

Beyaz eldivenli metrdotellere beyaz şaraplar ve beyaz etli balıklar ısmarlarlar.

Konyak gelene kadar da Marcel Proust okurlar. Konyak geldikten sonra da Visconti filmleri düşünürler ve Mahler dinlemek isterler.

Sonra, cüretkárlığın sınırı yok ve nasıldır bilinmez, mazbut ve faziletli kadınlara yalnız gözleriyle tebessüm ederek o mazbut ve sarışın kadınları fethederler.

Knokke’de geç yaz geceleri, mazbut ve faziletli sarışın kadınlar, bahçeleri ortancalı villaların penceresinden denize bakarken, sırtlarının belli belirsiz okşanmasından hoşlanırlar.

Arzular terinin serinletilmesinden haz alırlar.

İhtiras günahlarından avundurulmayı beklerler.

Lokanta teraslarında Proust okumuş erkeklerden ilk nefesi çekilmiş cigaralar isterler.

Sonra, Knokke’de yazın güneş çok erken doğar ve Kuzey Deniz’i dalgasızdır.

Uzaktan, belki Anvers’e, belki Rotterdam’a gittiği tahmin edilen şilepler geçer.

Knokke’de yazın, Marksistler tarafından "çürümeye mahkûm olduğunu" iddia edilen o gerçek burjuvalar tatil yapar.

Knokke temmuzlarında, "çürümeye mahkûm olduğu" iddia edilen şeylerin sindirilerek tadılmasında mahsur yoktur.
Yazarın Tüm Yazıları