Paylaş
Perşembe günü, bıraktığım yerden devam edeceğimi söylemiştim.
Lâkin, araya aniden başka bir açılım, yani “Ermeni Açılımı” girdi.
Ve, tıpkı birincisinde olduğu gibi burada da yine kıyamet koptuğu içindir ki, bu aktüel gelişmeyi öne çıkartıp, üniter devlet konusuna gelecek hafta dönmeyi daha uygun buldum.
* * *
EVET kıyamet koptu ve nitekim, siyaset söylemini şovenist kışkırtıcılık ve demagojik tahrifatçılıkla sınırlamış olan CHP, MHP ve diğer “ulusalcı” kesim vaveylaya başladı.
Bunlar, Mustafa Kemal Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini fiilen hayata geçirmek azminde olduğu anlaşılan AK Parti hükümetine karşı yeni seferberlik başlattılar.
Öyle ki, Azerbaycan’dan aslında hiç de negatif tepki gelmemesine rağmen derhal kraldan fazla kralcı kesildiler ve Ankara’nın Karabağ’ı “sattığından” (!) dem vurur oldular.
Yetmedi, “Normalleşme Protokolu”nun Türkiye’yi, 1915 Ermeni soykırımını tanımaya giden yolda “taviz vermeye götürdüğü” yönünde hezeyanlar yumurtladılar.
Ne diyeyim, şu mübarek ramazan gününde Allah akıl fikir ihsan eylesin ki, amin!
* * *
AMİN, çünkü o bizim şovenlerin, o bizim kışkırtıcıların, o bizim demagogların bir de “öteki tarafta” ikiz kardeşleri var. Onlar da tamamen aynı telden çalıyorlar.
Hınk demiş burnundan düşmüş, Türkiye’deki “husumet cephesi” ne söylüyorsa, Ermenistan’ın ve Ermeni diasporasının “husumet cephesi” de tıpkısının eşini tekrarlıyor.
Tabii, içerik olarak şu farkla:
Hay milletinden “ulusalcılar” Türk milletinden “ulusalcılar”ın tam tersini iddia ederek, bu defa Erivan’ın Karabağ’ı “sattığı” (!); Ankara’nın soykırımı tezini çöpe attığı; Ermenistan’ı kendine bağlamak açısından da dev zafer kazandığına dair tantana kopartıyorlar.
Artı, bağıra çağıra, “Protokol”un reddedilmesi için referandum talep ediyorlar.
Onlar da aynen bizim felaket tacirleri gibi, hükümetlerini “hıyanet”le (!) suçluyorlar.
Şimdi bunu somut biçimde gözler önüne sermek için, yine tıpkı bizimkiler gibi, siyaset söylemini düşmanlık ve uzlaşmazlık üzerine inşa etmiş Taşnak Partisi Avrupa lideri Murad Papazyan tarafından önceki gün yapılan çağrıdan, satırbaşlarıyla alıntılar aktaracağım.
* * *
“ERMENİSTAN otoritelerinin uzlaşmacı tutumuna hayır! Evet, bu bir çağrıdır!
Ermeni davası tehlikededir! Karabağ tehlikededir!
Ermenistan, ülkenin bağımsızlığından beri en büyük siyasi yanlışı işliyor. (?)
Ermeni makakamları, ‘1915 olayları’nı araştırmayı öngören bir komisyona onay vermekle, sırf Ermenistan için değil yirmi ülke parlamentosu için de bir vakıa olan Soykırım’ın mutlaklığını, potansiyel olarak gözden geçirilmek tehlikesine sokmuştur.
Bu, Ermeni davasına indirilmiş bir darbedir! Önemli bir ricattır!
Toza kaldırmak stratejisi uygulayan Türk diplomasisi için ise dev bir zaferdir! (?) Öte yandan, Protokol Karabağ’a değinmese bile (Karabağ’ı uluslararası planda hâlâ Azerbaycan hakimiyeti altında gösteren gelişmeler açıkça göstermektedir ki) Ermenistan bütün Ermeni ulusunun çıkarlarını savunmaktan artık acizdir.”
* * *
İŞTE, bağnazlıkta, şovenlikte ve uzlaşmazlıkta birer Siyam ikizi olan Ermeni ve Türk “ulusalcılar”ın, ortada bin değil tek bir “Protokol” olmasına rağmen, kendi düşmanlık siyasetlerine yontmak için, aynı metinden nasıl tamamen zıt sonuçlar çıkarttığına şahitsiniz.
O halde, zaten kardeş iki halkı ve ülkeyi dost kılacak “Ermeni Açılımı”ndaki makul ve gerçekçi yaklaşım reddetmek hangi akla ve kime hizmet eder, cevabını size bırakıyorum.
Paylaş