SIKI durun, çünkü Ergenekon’un o pek meçhûl "1 Numara"sını ifşa ediyorum:
Otto Skorzeny!
Evet, bu isme mim koyun ve başka bir lider aramak spekülasyonlarına artık son verin.
* * *
EFENDİM, 1908 yılında Viyana’da doğup 1975 yılında Madrid’de ölen ve en kalburüstü Nazi askerlerin kılı kırk yararak seçildiği "Das Reich" tümeninde komanda subayı olan bu Avusturyalı zát, 2. Dünya Savaşı’ndaki Alman ordusunun çok ünlü bir kahramanıdır.
Başardığı mucize operasyonların haddi hesabı yoktur. Aklıma ilk gelenleri sayayım:
İtalyan "Faşist Konsey"i 1943 Temmuz’unda Benito Mussolini’yi azledip dağ başına enterne ettiğinde, "Duçe"yi áni baskınla kaçırdı. Tekrar Berlin’deki "Führer"e kavuşturdu.
Ertesi yıl, Macar Kral Naibi Amiral Horty’nin oğlunu ora başkent sarayında yine baskınla rehin alıp, Budapeşte’nin Mihver’den ayrılmak kararını şantajla durdurmuş oldu.
1944 kışında da, Müttefik ilerleyişi cepheden yarmak için, İngilizce bilen Cermen erlere Amerikan üniforması giydirtti ve pili bitik Nazilerin son Arden taarruzunu örgütledi.
Bu arada ekleyeyim ki, iki metrelik bir izbandut olan Skorzeny’nin alnındaki derin yara izi savaştan değil, mühendis çıktığı ve su gibi yabancı dil öğrendiği Viyana Üniversitesi’ndeki talebe loncalarının geleneksel kılıç düellosuna katılmış olmasından kaynaklanır.
* * *
BİLİYORUM, şimdi içinizden "bu adam bizimle alay mı ediyor" demektesiniz.
Gayet hınzır ama ölmüş bir SS subayını, alt tarafı vasat lumpenlerden müteşekkil bir çekirdek kadrosubile dökülen bizim Ergenekon’a nasıl "1 Numara" yaptığımı sormaktasınız.
Muhtemelen de bunu, "ulusalcı neo-ittihatçı" ideolojiyi daha da küçük düşürmek için kasten uydurduğum bir senaryo, bir hezeyan olarak yorumlamaktasınız.
Hayır değil ve burada ideolojiler devreye girmiyor ki, nedenini aşağıda anlayacaksınız.
* * *
DETAYI geçiyorum, Otto Skorzeny 1948 yılında, tutuklu bulunduğu Amerikan esir kampından kaçtı. Háttá belki kaçmasına göz yumuldu, çünkü hemen CIA hizmetine geçti.
Soğuk Savaş dönemi başladığından da, Sovyet işgali halinde gerideki gerilla direnişini düzenlemek için ve NATO bağlantılı olarak oluşturulan "Stay-behind" hücrelerini kurdu.
Yani, adıyla ve sanıyla, şu pek meşhur ve şu pek esrarlı "Gladyo"nun öncüsü oldu.
Eski Nazi ve aşırı sağ kadrolara dayanarak bir çok Batı ülkesinde sayısız örgüt kurdu.
Ve, aktif subayken nasıl her bir yana yetişiyordu, yeni görevinde de aynısını başardı.
Franco İspanya’sındaki Bask ayrılıkçıları "likide etti". Beteri, İtalya’da faşist darbe tezgáhlamak için 1974 yılındaki Roma havaalanı katliamını düzenledi. Oradan Afrika’ya uzandı ve Angola’nın petrol eyaleti Kabinda’yı merkezden ayıran gerilla harekatı başlattı.
Háttá öyle ki, ideolojinin devreye girmediğini vurgulamak için şu örneği de vereyim:
İsrail gizli servisi MOSSAD dahi, o sıra Mısır’da füze inşa eden sabık Nazi álimleri "devreden çıkartması" (!) için, tabii yine gamalı haç geçmişli Skorzeny’den yardım istedi.
* * *
BÜTÜN bunları söyleyerek şunu vurgulamak istiyorum:
Evet, Ergenekon özünde Susurluk’un; Susurluk "Kontrgerilla" ve "JİTEM"im; o "Kontrgerilla" ve o "JİTEM" ise "Stay-behind" hücrelerin, yani "Gladyo"nun uzantısıdır.
Dolayısıyla da, Ergenekon’un "esas 1 Numara"sı hiç şüphesiz ki Otto Skorzeny’dir!
Çünkü, tabii ki yukarıdaki örgütlenmelerden hiçbirinin "nazilik"le (!) falan ilişkisi yoktur ama, bunların tümü arasında kesintisiz ve organik bir sü-rek-li-lik vardır!
Bireysel olmayan bu "süreklilik"in nasıl ayakta kalabildiği ve "kurucu ideoloji"ninniçin káh zıddına dönüşerek, káh elástikileşerek devam edebildiği konusunu yarın işleyeceğim.