Ergenekon: Nereden nereye?

EVET, "Ergenekon" tabii ki "Gladyo"nun tá kendisidir. Onun vücut uzvudur.

Kökeni de Soğuk Savaş’a ve NATO’ya uzanmaktadır. Tarihçesi altmış yıla yakındır.

Yani, o Soğuk Savaş başlangıcından itibaren, Sovyet işgali durumunda iç direnişi örgütlemek için Atlantik Paktı tarafından genel bir "Stand-behind" tanımı altında kurulmuş olan ve farklı Avrupa ülkelerinde değişik adlar alan bir dizi gizli yapılanmanın yerli şubesidir.

"Kontrgerilla"dan başlamış, Susurluk’a uğramış ve de işte "Ergenekon"a varmıştır.

Bunların tümünün birden "Gladyo" diye anılmasının nedeni de, ilk kez su yüzüne çıktığı İtalya’da, söz konusu yapının bu isimle vaftiz edilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

Fakat burada en önce şunları söylemek gerekiyor.

* * *

ASLINA bakarsanız, "Gladyo"ların kuruluşunda fazla yadırganacak bir şey yoktur.

Baştaki hedefi ve işlevi "normal" karşılamak gerekir. En azından anlamak gerekir.

Çünkü, günün konjonktürü es geçilemez. Olaylar şimdiki değerlerimizle yargılanamaz.

Hiçbir şeyi zamandan ve mekándan soyutlayarak açıklayamayız.

Nitekim, o altmış yıl önceki zaman ki, indi inecek, yardı yaracak, zaten Avrupa’nın yarısını yutmuş olan Kızıl Ordu’nun tekrar saldırması an meselesi addediliyordu.

Artı, 5. kol durumundaki Batı komünist partilerinin, Nazi işgali sırasında direnişçilere müttefikler tarafından sevkedilmiş olan silahları "sotaya yatırdığı" bir sır oluşturmuyordu.

Sonra o mekán ki, Ardahan’daki Sovyet yığınağı ve Boğazlardaki Stalin açgözlülüğü dahil, Kafkas’tan Manş’a, bütün bir Yaşlı Kıta’yı kapsıyordu.

Dehşet rizikolu bir nükleer tırmanmaya başvurulmadığı takdirde de, Avrupa’daki ABD kuvvetlerinin ve diğer NATO ordularının Rus birliklerine dayanması mümkün değildi.

* * *

O halde, ülke bağımsızlığını korumak isteyen başkentlerin mümkün olan her türlü tedbiri alması; bu arada da, en kötü ihtimali düşünerek, bir işgal durumunda iç cephedeki direnişi yönlendirecek gizli yapılanmalar örgütlemesi son derece makûl bir önlemdir.

Ve, silah saklamak da, cephane gömmek de, kadro yetiştirmek de işin doğası icábıdır.

Aksini düşünmek abesle iştigal eder ve Soğuk Savaş gerçeğini unutmak anlamına gelir.

Ancaak!

* * *

ANCAĞI şu ki, kim ki "legal" devlet mekanizmasına paralel "illegal" bir yapı kurdu, muazzam duyarlılık göstermezse, eninde sonunda kontrolu elinden kaçırır. İpleri koyverir.

İlk amaç ne olursa olsun, "yasal dokunulmazlık", böyle bir ayrıcalıkla teçhiz edilmiş olan örgütlerin ve şahısların başıbozukluğuna zemin yaratır. Altın tepsi içinde fırsat sunar.

Üstelik, silahşörlük ve serdengeçtilik gibi raconlara sahip insan tipleri gerektiren "Gladyo" türü yapılanmalarda, "kanuni" ve "gayr-ı kanuni" dünyalar mutlaka kesişirler.

Nitekim, dün örneklediğim gibi, káh eski Nazilerden kadro oluştururlar, káh da Mafya gangsterleriyle içiçe geçerler. Lumpenlerden ve tortulardan adam devşirmek zorunda kalırlar.

Artı, iktidar ve bürokrasiler geçici ama söz konusu örgüt iskeletleri kalıcı olduğundan, zaman aşımı, yeni iktidarların ve yeni bürokrasilerin denetimi tamamen unutmasını getirir.

Dolayısıyla da, "Gladyo"lar hızla dejeneransa uğrarlar. İçerik ve kabuk değiştirirler.

Zaten önce İtalya ve sonra diğer ülkelerde yaşanan; "Ergenekon" sayesinde nihayet Türkiye’de de yaşanmakta olan şey, bu dejeneransın aydınlanmasından başka bir şey değildir.

Ve tabii evet, anti komünist ve "pro Batı" eksende inşa edilmiş olan o "Gladyo- Ergenekon" bugün zıddına dönüşmüş olarak karşımıza "ulusalcı neo-ittihatçı" ideolojinin uzantısı bir "anti Batı" yapılanma olarak çıkmaktadır ki, aslında bu da sonsuz "normal"dir!

Bile bile ládes diyen ve kaçınılmazlık arzeden yukarıdaki gelişmeyi yarın işleyeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları