Paylaş
Sırp intikamcılığının eski şarkısı aynen şöyle der: ‘Ey güzeller güzeli Türk kızı / Keşiş vaftiz edecek birazdan seni / Ey vadi içinde Bosna Sarayı / Ordumuz kuşatacak yakında seni’.
* * *
Karadziç canileri, yukarıdaki şarkıyı dört beş yıl önce yeniden repertuvara almış ve Srebrenika ahalisini katlederken hep bir ağızdan bunu ulumuşlardı.
Miloseviç milislerinin Kosova'da da aynı nakaratı söyleyip söylemediklerini bilemiyorum ama her iki durumda da öz itibariyle bir şey değişmez.
Değişmez, çünkü Sırp milliyetçiliğinin derin bilinçaltında Türk düşmanlığı vardır. Modern ulus sürecinde hiç emsali görülmemiş şekilde, Osmanlı önündeki 1398 yenilgisini efsaneye dönüştürecek kadar irrasyonel olan bu milliyetçilik, Boşnak, Arnavut, Pomak, Çigan, Balkan'da İslamlaşmış her halkı ‘Türk’ addeder.
Onları ya sevgili Rumeli'mizden sürmeyi ya da şarkının buyurduğu gibi, papaz salibiyle vaftiz etmeyi amaçlar. Kırk katır ve kırk satır dayatır.
Dolayısıyla, Sırplardaki ‘Türk’ imgesi, Slovakya ve Karpatlar'dan itibaren Merkezi ve Doğu Avrupalı kadınların yaramaz çocuklarını korkutmak için bugün hala telaffuz ettikleri ‘Türk geliyor’ cümlesinden çok farklıdır.
Bu ikincisi, tıpkı bizim ‘gavur eziyeti’ ifademizdeki gibi, artık somut hedef göstermez. Kışkırtıcı yönü yoktur. İntikamcı bir hafızayı deşmez.
Fakat birincisindeki ‘Türk’ kavramı ‘öteki’yle özdeşledir.
Sırpların kendilerini tanımlamak için mutlaka ihtiyaç duyduğu ve ‘stimulus’ niteliği taşıyan uyarıcı ‘öteki’dir. O da Türktür !
‘Ey güzeller güzeli Türk kızı / Kesiş vaftiz edecek birazdan seni...’
* * *
BOSNA savaşı başlangıcından beri dışişleri bürokrasimizin bir bölümünde hakimiyet kurmuş olan ve Ankara'nın Balkan coğrafyasında aktif davranmasını engellemeye çalışan ‘Belgrad lobi’sinin öne sürdüğü tezlerden bir tanesini, Sırpların geleneksel Türk düşmanlığını ‘kışkırtmamak’ argümanı oluşturuyor.
Güleyim bari !..
Biraz toplumsal psikoloji konusunda mürekkep yalamış olanlar bilirler ki, kendisini ‘öteki’ne göre tanımlayan irrasyonel bir milliyetçilik bu ‘öteki’ni mutlaka var etmek zorundadır. Aksi takdirde kendisi mevcut olamaz.
Başka bir deyişle, Türkiye ağzıyla kuş tutsa da, Türk düşmanlığında neşv-ü neva bulan Çetnik şovenizmi ‘uyarıcı düşmanı’nı öldürerek intihar edemez.
Nitekim, Ankara'nın tüm ‘ihtiyat’ına rağmen dün Srebrenika önünde söylenen vaftizli şarkı ve bugün Belgrad sokağında yakılan ay-yıldızlı bayrak, eski tas eski hamam, psikotik Sırp milliyetçiliğinde değişen hiç bir şey yoktur.
Böylesine travmatik psikozların sıhhate kavuşabilmesi için tek bir yöntem vardır ki, o da Alman ve Japonlara uygulanmış olan cinsten şok tedavisidir.
Kesin yenilgi ve kollektif bir burun sürtme gayet ehven sonuçlar verir.
Heyhat, Sırpların ezici çoğunluğu için de bu tür tedavi gerekmektedir.
Eh, Türkiye ruhbilimci hekimler grubundaki görevini ifa ederse hem ülke çıkarlarımızı kollamış olur, hem de Sırp halkına gerçekten bir hayrı dokunur.
* * *
KALDI ki, Ankara ne zamandan beri dış politikasını hasımlarındaki irrasyonel ‘düşmanlık dozuna’ göre ayarlamakta ve inşa etmektedir ?
Yunanistan, Suriye, Irak, buralardaki ‘Türk düşmanlığı’ da en az Sırbıstan 'daki kadardır fakat Türkiye'nin onları ‘kışkırtmayacağım’ diye aşağıdan almak gibi bir tutumu yoktur. Yelkenler neden Belgrad'a önünde mayna edilecektir ?
Oysa asla unutmayalım, Çetnik katillerin şimdi de söylediği Sırp şarkısı ‘Ey güzeller güzeli Türk kızı / Keşiş vaftiz edecek birazdan seni’ demektedir.
Ve yine asla unutmayalım, ‘güzeller güzeli Türk kızı’nın namusu da, imanı da herkesten ve herkesten önce bize emanettir.
Paylaş