Efe Rusya

RUSYA, "efeleniyor"!

Hem genel olarak uluslararası camiaya, hem de özel olarak Türkiye’ye karşı efeleniyor.

Her şey meydanda, Putin-Medvenev ikilisinin Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü hiçe sayarak Güney Osetya ve Abhazya’yı resmen tanımasından; yani aslında onları fiilen ilhak etmesinden sonra, Moskova artık sopayı aba altına gizlemek zahmetine bile katlanmıyor.

O sopayı açık açık gösteriyor.

Ve, ABD ve AB’ye henüz teoride meydan okurken, kendisine olan enerji, ihracat ve turizm bağımlığından dolayı dişine daha uygun gelen Ankara’ya fiilen gözdağı veriyor.

* * *

ÖYLE ve ilkin "iláçlı domates" (!) yasağıyla başlayıp sonra kamyon bekletmelerine uzanan ve şimdi de Avrupa aktarmalı Türk mallarına engelleme getiren yaptırımlar tabii ki adı konmamış bir "kademeli ambargo"dur!

Bunu anlamamak için kör olmak gerekir.

Başka bir deyişle, Kremlin Türkiye’yi "cezalandırmaktadır" (!).

Daha doğrusu, cezalandırabileceğini imá ederek "hizaya gel" demektedir.

Ve, yukarıdaki tehdit s-t-r-a-t-e-j-i-k bir anlam taşımaktadır.

* * *

EVET stratejik anlam taşımaktadır ve Ankara’nın Tiflis’e "sıcak bakan" tutumuyla yahut NATO gemilerinin Boğazlardan geçmesiyle sınırlı güncel ve taktik "uyarılar" değildir.

Çok daha geniş kapsamlıdır! Çok daha kalıcı bir siyasetin habercisidir!

Yani, Vladimir Putin’le birlikte zaten aslına rucü etmiş olan ve kızıl veya beyaz daima Rusya olarak kalan Rusya artık tam "palazlandığına" kanaat getirdiği içindir ki, hem Türkiye’ye, hem de Türkiye üzerinden bütün bir Batı’ya "ihtar" vermektedir.

Tabii açıklamaya dahi gerek yok, tüm bunların geri planında ise petrol ve gaz nakil hatlarının denetimi yatmaktadır.

* * *

FİİLİ ambargoya misilleme olarak kısmi bir mütakabiliyet ilkesinde söz etse dahi, Ankara şimdilik "aşağıdan alıyor". Doğaldır!

Kabul, ABD veya AB yukarıdakine az benzer bir yasak koysa, misilleme yapılmadığı takdirde "ulusal onur" diye kıyameti kopartacak olan bizim Rusofil "ulusalcılar" bu defa havaya bakıp ıslık çalıyorlar ama, onların ikiyüzlülüğünü saymayalım, yine de doğaldır.

Çünkü enerji, ihracat ve turizm bağımlılığımız, el kol bağlayan nesnel bir vakıdır.

Bu açıdan da, iki ülke dışişleri bakanlarının bugün gerçekleştireceği temas sırasında Sergey Lavrov’un söyleyecekleriyle, Kremlin’in "arzuları" (!) daha bir netlik kazanacaktır.

Her halükárda da, gerek seçim arifesindeki ABD’de esen "muallak rüzgárlar"dan; gerekse, dün bu satırlar yazıldığı sırada henüz sonuçlanmasa bile, Brüksel’deki olağanüstü zirvede bir araya gelen Topluluk liderlerinin havanda su dövecek olmasından dolayı, Türkiye’nin Rusya karşısında "dişe diş, göze göz" politikasından kaçınması anlaşılabilir bir tutumdur.

Durum biraz daha idare edilebilir ama, hayalciliğe ve teslimiyetçiliğe kapılmayalım!

* * *

ÖYLE, çünkü eğer Moskova Batı’ya karşı yeni bir "soğuk savaş" başlatmak ve onunla bilek güreşine girmekte kararlıysa, Ankara için de tercih kaçınılmaz olacaktır.

Ve şüphesiz ki, tüm önemine rağmen yine de Rusya’yla kıyaslanmayacak oranda iç içe yaşadığı; daha hayatisi, hanidir demokratik iklimini soluduğu o Batı’nın yanında yer alacaktır.

Aksi mümkün değildir! Düşünmek dahi mümkün değildir!

Fakat umalım ki, şimdilerde pek bir "efelenen" o Rusya tez vakitte "yola gelir" de, dünyamız ve ülkemiz böyle bir tercih yapmak zorunda kalmaz.
Yazarın Tüm Yazıları