HABERİ televizyonda tesadüfen işittiğim an, orada saat gece yarısının kaçıymış falan zerre umursamadım ve derhal New York'taki borsacıma telefon ettim.
Alo bile demeden, hışımla, ‘‘sattın mı’’ diye sordum.
Metresinin mi, karısının mı, dostunun mu her ne haltsa, koynundaki kadının sıcaklığıyla konuşan mahmur ses ‘‘neyi’’ cevabını verdiği an ise kafamın tepesi attı.
‘‘Elinin körü’’ diye başlayıp, açtım ağzımı ve yumdum gözümü.
Ne salaklığını bıraktım, ne ahmaklığını ve de ahizeye bağırarak ‘‘sat, sat, sat be adam, senin yüzünden kurda kuşa muhtaç duruma düşeceğim. ‘Book maker'liğin batsın’’ diyerek aparatı suratına kapattım.
Bacaklarım titreyerek de bilgisayarın başına koştum.
*
TABİİ ki yanılmamışım. Wall Strett tahtası ekranda belirdiği an, benim hisselerin daha şimdiden yüzde altı değer kaybetmiş olduğunu gördüm.
Başlangıcı böyle olursa kim bilir sonu dereye varır?
Dolayısıyla, zararın neresinden dönersem kárdır hesabı, işi New York’taki salağa teslim edip sermayeyi kediye yatıracağıma, kendim kolları sıvadım.
Buenos Aires ve Sydney borsalarına saldırarak, aldım, aldım, aldım!
Klavyede şakır şukur şifreleri yazıyorum ve Güney Yarımküre'de ne kadar çiftlik, mezbaha, mandıra, et kombinası tahvili varsa, hepsini topluyorum.
Fakat biliyorum ki bütün bunlar dahi kaybettiğimi karşılamaya yetmeyecek.
Gitti gider dahi gider, benim paracıklar dananın midesinde gümbürdeyecek.
*
DANA sözcüğünü kullandığımda belki anlamışsınızdır, başıma gelen felaket işte o mendebur dört ayaklıdan kaynaklanıyor. Adı üstünde hayvan, n'olacak ki!
Zira, hani bilgiç baytarcasında ‘‘Sığırgiller Ansefolit Süngerleşmesi’’ denilen ve gündelik lisanda ‘‘deli dana’’ diye anlandırılan hastalık var ya, lanet olsun, işte o kadar zaman sırf Avrupa'yla sınırlı kaldıktan sonra şimdi Amerika'ya da sıçradı.
Çayırda paşa paşa otlamak varken, Washington eyaletindeki bir öküz efendi pusulayı şaşırdı ve tir tir titreyerek, kelimenin tam anlamıyla nalları dikiverdi.
Hücre tahlili, kromozom formülü ve bu işi en iyi bilen İngiltere'den acilen çağrılan uzmanlar falan, kesinlik kazandı ki, Yeni Dünya ineği de ineklik etmiş ve ‘‘deli dana’’ hastalığından hayvanlar cennetini boylamıştır.
*
PEKİ, herhangi bir dört ayaklı denizin üstünde geviş getire getire okyanusu yürüyerek geçemeyeceğine göre, bu hastalık karşı tarafa nasıl sirayet etti?
Tamam, Sığırgiller Ansefolit Süngerleşmesi'nin Yaşlı Kıta'daki sebebini, fazla protein alıp da çabuk semirsinler diye, ölmüş hayvanların kemik ve sakatatından öğütülerek yapılmış suni yemlerin bu defa canlı hayvanlara verilmesi oluşturuyordu.
Fakat teorik olarak Amerika'da böyle bir riziko yoktu.
Yoktu çünkü bir, malum kovboylar diyarında hálá göz alabildiğine uzanan çayırlardan geçilmiyor. Yoktu çünkü iki, Amerikalı üreticileri aynı orandaki proteini onlara çok ucuza gelen soya usaresiyle sağlayabiliyor. Ve nihayet yoktu çünkü üç, hastalık karşı yakada patlak verir vermez ABD ‘‘Avrupai tip’’ yemleri yasaklamıştı.
Ama şimdi ayıkla pirincin taşını, Washington eyaletindeki o nane molla ineğin ‘‘beyin süngerleşmesi’’nden vefatıyla hem ‘‘deli dana’’nın Kristof Kolomb rotasını izlediği anlaşıldı; hem de en berbatı, benim borsadaki servetçiğim de süngerleşiverdi.
*
SAKIN ha, ‘‘sana ne oluyor ki be adam’’ demeyin.
Doğrusu, o takdirde zekanızdan şüpheye düşerim.
Çünkü sorarım size, sığır, öküz, inek, dana ne demek?
Kabul, bearnez salçalı antrikot veya patates kızartmalı biftek de demek ama, sığır, öküz, inek dana esas olarak kıyma demek efendim, kıyma demek!
Peki kıyma ne demek?
Küre ölçeğinde bakarsak, Karaköy'deki Rumeli köftesi ona garnitür piyaz gibi fasulyeden kalır, kıyma demek de tabii ki ‘‘ham - bur - ger’’ demek!
Eh, artık siz de biraz feraset sahibi olun da söz konusu hamburgerlerde tartışılmaz ‘‘dev’’ kimliği taşıyan Amerikan firmasını hatırlayın.
‘‘Mide sektöründe her zaman iş vardır’’ diyerek, benim borsadaki papellerimi oraya yatırdığımı da unutmayın.
Dolayısıyla, Yeni Dünya'daki en büyük ‘‘hamburgerobur’’ kitlesi şimdi ‘‘deli dana’’
korkusuyla tavuğa, hindiye, domuza falan tornistan edince, benim tahvillerini almış olduğum o firmanın işleri kesatlaşacak.
Böylelikle de, kárım zarara, param pula dönüşecek.
Söyleyin ey sevgili okuyucular söyleyin, titreyerek nalları diken ‘‘deli dana’’ya beddua; durumu hemencecik çakozlayamayan New York'taki borsa simsarıma da lanet okumakta haksız mıyım?