"TÜBİTAK"ın son Darwin sansürünü işittiğim an aşağıdaki anekdotu hatırladım.
Gerçek midir, yoksa uydurmasyon mudur tam çıkartamıyorum ama, her halükarda çok bilinen ve tá 1859 yılına uzanan rivayet şöyledir:
***
BÜYÜK doğabilimci o sonsuz ünlü "Türlerin Kökeni" kitabını yayınladığında, insanın maymundan inmiş olabileceğini öğrenen bir İngiliz leydi dehşetlere düşmüş.
Ve de, şokun tesiriyle şakkadak düşüp bayılmış.
Histerik nedimelerin "oh, my gooood" çığlıkları falan, kendisi nihayet kolonya ve tuzruhuyla ayılttığında da, asilzade hanımın ilk söylediği cümle şu olmuş:
"Umarım doğru değildir. Fakat eğer doğruysa, sakın maymunlar duymasın."
***
EMİNİM, "TÜBİTAK" sansürcüleri de yukarıdaki anekdottan haberdardı.
Ancak, bunu tersine çevirdiler.
Yani, "aman, sakın insanlar duymasın" demeye getirdiler.
***
ÖYLE ya, "DNA" ve kromozom formüllerindeki müthiş yakınlık dahil, biz "homo sapiens" cinsi iki ayaklılarla mevcut bütün benzerliklerine rağmen, hısım türdeşimiz ve uzak akrabamız maymunlar henüz okuma yazma öğrenebilmiş değiller.
Nitekim, sizi bilmem ama ben kendi hesabıma, bilim-kurgu filmleri hariç, yamyassı burnunun üzerine "entel gözlük" taktıktan sonra, kıllı elleriyle bir yandan muz atıştırıp, diğer yandan da "Doğal Seçim Yoluyla Türlerin Kökeni, Veya Hayat İçin Mücadelede Ayrıcalıktan Yararlanan Irkların Varlık Sürdürmesine Dair" gibi çok bilgiç bir başlık taşıyan kitabın safyalarını çeviren bir şempanzeye, bir gorile, bir şebeğe hiç rastlamadım.
O kadar hayvanat bahçesi dolaştım, o kadar sirk sahnesi seyrettim, o kadar laboratuvar kafesine baktım, iláç için bir tanesinin bile Charles Darwin kıraat ettiğini görmedim.
***
VAKIA, doğru, bazılarının bir bölüm zeka testinden geçtiğine ilişkin epey şey işittim.
Lákin yine de, bunların alfabeyi sökebildiğine dair tek bir haber duymadım.
Dolayısıyla, madem ki durum böyledir, Darwin’in 200. doğum yıldönümü nedeniyle hazırlanmış olan "TÜBİTAK" dergisi maymunlara değil, insanlara hitap etmeyi amaçlıyordu.
Eh bu takdirde, sansürcülüğün arkasında "aman, sakın insanlar duymasın" tasasının yattığını söylemekle ne kimseye iftira atmış oluyorum, ne de yöneticilerin günahına giriyorum.
İngiliz asilzadenin tepkisine atıfta bulunarak, aslında nesnel bir vakıayı saptıyorum.
***
OYSA bu vakıa sonsuz vahimdir. Zira, Büyük Charles Darwin’in keşfettiği ve bilim felsefesi temelinde de ispatladığı "Evrim Teorisi"ni sumen altı etmeye kalkışmak; üstelik bunu o "bilim" kelimesiyle donanmış bir kurumun çatısı altında yapmak, Kraliçe Victoria dönemi leydisine atfedilen anektodla bile karşılaştırılmayacak ölçüde hezeyan yansıtmaktadır.
Artı, bu hezeyan Türkiye’deki "dini duyarlılıklı" iktidarla falan da sınırlı değildir!
Esas köken, çağımızı tüm dünya sathında belirleyen ve rasyonel akılcılığı aşındırmak için elinden geleni ardına koymayan şu melûn "post-modern zamanlar"a uzanmaktadır.
Diğer bir deyişle, "TÜBİTAK"ın "aman, sakın insanlar duymasın" refleksi, "derin Amerika"daki "yaratıcılık" şarlatanlığından, "derin Rusya"daki Gürciyef"ışıldakçılık"ına uzanan bir yelpazede, "gayri mantıkçılık"ın gemi azıya almasından kaynaklanmaktadır.
Ve, yukarıdaki "aman, sakın insanlar duymasın" içgüdüsüne meydan okuyarak, "Evrim Teorisi"ninbilim felsefesi açısından doğrulanmışlığı da dahil, bu "gayri mantıkçı" akımın ipliğini pazara çıkartacak nesnel gerçekleri yarın burada tekrar du-yu-ra-ca-ğım.