Eğer geçen haftaki yazımı hatırlarsanız, kendim için olmasa dahi genelde öğrenci üniformalarını çok sevdiğimi söylemiştim.
O halde, işte size bir ahiret sorusu:
Hadi bakalım, bu
"aşk"ın (!) nereden kaynaklandığını bir tahmin edin!
Hayır, öyle lacivert renkli uyum estetiklerini ve ekose etekli kolej kızlarını kastetmiyorum. Bunların dayanılmaz cazibesini şimdilik bir kalem geçelim. Sonraya bırakırız.
Daha ciddi, daha doğrusu, daha toplumsal boyutlu bir neden arayın.
Biraz daha tiyo vereyim, kısmen siyasi bir tercih üzerinde de durun.
Vakit doldu ve bulamadınız. Eh, teselli ikramiyesi olarak hava cıva kazandınız.
Sizin yüzünüzden bütün okuyucuları sabırsızlandıramayacağıma göre de, şimdi sıkı durun.
İşte sırrımı ayan beyan ifşa ediyorum: Ben öğrenci üniformalarını cumhuriyetçiliğimden dolayı severim.
İyi anlaşılsın diye bir daha ve üzerine basa basa tekrarlayayım:
O üniformaları
cum-hu-ri-yet-çi ruhumdan dolayı severim!
ÜNİFORMAYI NİÇİN SEVİYORUM
Evet efendim, ne sandınız ya, işte aynen böyle!
Bu satırlar yazarı ki demokrasiyi, sivilliği ve özgürlüğü tavizsiz sahiplendiği için yıllardan beri
"statüko zaptiyeleri"nin hedef tahtasını oluşturuyor; artı,
"takkesiz liboş"tan
"mandacı dönek"e, en terbiyelisi
"avanak entel"e, bini bir paradan küfür yiyor, fakat aslında öğrenci üniformalarını gerçek bir cumhuriyetçi özden dolayı seviyor.
Fakat tabii, pazar pazar burada polemiğe girişerek tatil günü keyfinizi kaçıracak değilim.
Hoş, girsem de ne değişir ki? Ne değişebilir ki?
Onların iddia ettiğinin aksine, cumhuriyetle demokrasinin çelişmediğini ve tersine, aslında aynı bütünün parçası olduklarını bir defa daha beyinlere huniyle akıtmaya çalışsam, kim anlar?
Daima ve daima dogmalara iman eden ve
"ulusalcı"dan
"karanlıkçı"ya uzanan nato kafa, nato mermer o beyinler bunu almaz ki! Sıvı huniden taşar.
Dolayısıyla da, tatlı canımı üzüp suya yazmak zahmetine değmez.
Fakat, sizin şu an sorduğunuz soruya cevap vermek zahmetine değer!
Çünkü biliyorum ki, şimdi büyük ihtimalle,
"Cumhuriyetle okul üniformasının ne álákası varmış?" diye düşünmektesiniz.
KÖKÜ EN SOYLU KOLEJLERDEÜstelik, belki de o üniformaların köken itibariyle, üzerinde güneş batmayan
"Majesteleri İmparatorluğu"ndaki en soylu kolej ve üniversitelere uzandığını hatırlayarak,
"Yahu, kremanın bile kaymağı ve aristokrasinin daniskası olan okul üniforması adetiyle cumhuriyetçiliği irtibatlandırmak nasıl mümkün olur?" demektesiniz.
Hele hele, sonsuz fukaralık çekmelerine rağmen, Bangladeş’ten Zimbabve’ye uzanan ve eskiden İngiliz sömürgesi olan pek çok ülkenin, sanki Dakka gecekondusu Oxford banliyösüymüş, yahut Harare sınıfı Cambridge amfisiymiş gibi hálá aynı cicili bicili üniforma geleneğini sürdürmeye devam ettiğini biliyorsanız, benim hesabıma, yandı gülüm keten helva!
Onları mutlaka
"Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider şaapmaya" diye alaya alacaksınızdır ama, esas bana ağzınızı açıp gözünüzü yumacaksınızdır.
Evet evet, elimle koymuş gibi biliyorum ki aşağı yukarı şöyle konuşacaksınız:
"Seni gidi sömürge aydını, seni gidi! Seni gidi oryantalist besleme, seni gidi!
Dilin kopsun inşallah, o
"statüko zaptiyesi" diye nitelendirmeye yeltendiğin kahraman ve vatanperver insanlar sana az bile söylüyorlar.
BEYAZ EFENDİNİN DAYATMASIHer halükárda da, yerden göğe kadar hakları var!
En kralından bir
"beyaz efendi"nin zavallı halklara dayattığı ve şartlandırdığı; daha doğrusu, maymunun bakıcıyı taklit ettiği o okul üniforması adetini allayıp pullayıp şimdi bir de bizlere cumhuriyetçilik diye yutturmaya kalkışıyorsun.
Yemezler ağam, yemezler paşam!
İstemez, sen o yamyam cumhuriyetini al ve de okul üniformanı başına çal!"
Aaaa, yetti yahu! Tamam işte, aldım ve başıma çaldım! Var mı diyeceğiniz?
Af buyurun, annenizin karnında nasıl dokuz ay sabrettiğinize şaşırıyorum.
İlk sorduğum soruya cevap verememenin intikam hırsıyla, lafın bir altından girip bir üstünden çıktınız ki, okul üniformalarını niçin cumhuriyetçi ruhla özdeşleştirdiğimi ve bunda sonsuz haklı olduğumu açıklamama fırsat bırakmadınız.
Tekrarlıyorum, eh madem öyle buyurdunuz, işte ben de cumhuriyetimi aldım ve üniformamı başıma çaldım.
O halde, işin aslını öğrenmek istiyorsanız, gelecek pazara kadar siz de başka kapıyı çalın.