Paylaş
Skandal patlak verip fotoğraf gazetede yayınlanır yayınlanmaz Cermen hatunun gudubet suratını derhal tanımıştım. Tanınmayacak gibi değildi ki!
Çünkü herhalde Brüksel'deki NATO merkezinde hizmet veren sekreterlerin en çirkiniydi. Müthiş kaknem bir çehresi vardı ve rüküşlük abidesi giyinirdi.
Toplantı izlemek için bu merkeze gidip kafetarya uğradığımda, self servis kuyrukta belki tesadüfen rastlanabilecek aynı kadın ancak iticiliğinden dolayı dikkati çekerdi. Onu ‘kesmeyi’ düşünecek erkeğin midesine tükürmek gerekirdi.
Ama haber bomba gibi düştüğünde öğrendik ki gayet ‘playboy’ bir Doğu Alman casusu ucubeyi ‘kesmiş’. Kız kurusuna ilan-ı aşk ederek onu kafese koymuş.
Dolayısıyla, İttifak nezdindeki Bonn delegasyonunda katibe olarak çalışan ‘çılgın bakire’ fotokopisini çektiği ‘kozmik gizli’ belgelerin birer örneğini de sevgilisi için çıkartmış. Müttefik sırlar Varşova Paktı karargahına uçmuş.
Zampara ajan da hatunu koluna takarak nihayetinde Doğu Berlin'e uçmuş.
* * *
YUKARIDA anlattığım olay yaklaşık yirmi yıl öncesine uzanıyor ve casusluk literatüründe ‘apış tavlaması’ olarak adlandırılan kategoriye giriyor.
Ama malum söz konusu uğraş alanında bir de parayla tavlanan kategori var.
Bizden örnek verirsek, 2. Savaş sırasında Ankara'daki İngiliz sefaretinde uşaklık yaparken hayati bilgileri Alman Elçisi von Papen'a sahte sterlin karşılığı aktaran ve ‘Cicero’ kod adıyla anılan Arnavut asıllı Türk vatandaşı Elyesa Bazna veya burada ismini telaffuz etmek istemediğim ve yetmişli yıllar başında müttefik sırları Moskova'ya dolar bazında sızdırarak NATO tarihine ‘en hasarlı casus’ olarak geçmiş diğer bir Türk vatandaşı bu türe giriyorlar.
Listeyi Mata-Hari'den modern sanayi ispiyonlarına kadar uzatmak mümkün.
Nihayet üçüncü bir cins daha mevcut ki bunlara ‘idealist casus’ deniyor.
Onlar ‘inanç’ uğruna ve sebil niyetine çalışıyorlar. Ortada para pul, aşk meşk olmadığından da bunları yakalamak diğerlerine oranla daha zor.
‘İdealist casus’lar karşı casusluk örgütlerinin kabusunu oluşturuyor.
* * *
TEKRAR başa döneyim, kronolojik sıralamaya göre NATO parayla tavlanmış Türk ispiyonunu ve uçkur işiyle ayarlanmış Alman sekreterini enseledikten sonra, geçen cuma günü, belki tarihinde ilk kez ‘idealist casus’ yakaladı.
Brüksel'deki Fransız askeri misyonunda özel kalem müdürü olarak görev yapan Albay Pierre Bunel'in Kosova'ya yönelik muhtemel bir Kuzey Atlantik Paktı harekatı hedeflerinin listesini Belgrad'a aktardığı ortaya çıktı.
Paris'te tevkif edilen Albay suçlamayı kabullendi ve casusluğu Sırplara duyduğu sempati nedeniyle gerçekleştirdiğini bildirdi. Tabii ortalık karıştı.
Zira Bursa'daki Sağır Sultan bile biliyor Fransız ricalinde ve bilhassa da Fransız ordusunda 1. Savaş'ın ‘silah arkadaşlığı’ndan miras bir Sırpperestlik vardır. Bu sempati yakın geçmişte Mitterrand'ın Bosna'ya yönelik operasyonlara çomak sokmasından aynı yöredeki Paris kurmayının katil Karadziç'i kollamasına kadar iğrenç bir boyuta ulaşmıştır. Diğer müttefiklerde tiksinti yaratmıştır.
Ne var ki son dönemde yukarıdaki tavır değişmekteydi. Fransa hem İttifak'ın askeri kanadına dönerken güney bölge komutanlığını kopartmak, hem de Kosova'ya gidecek kuvvetleri yönetmek için eski tutumundan caymış gözüküyordu.
Paris hükümetinin samimiyetinden şüphe etmek için de bir neden yoktu.
Ama şimdi Brüksel'de Fransız subayı bir ispiyonun paçayı ele vermesi, üstelik bunun da ‘idealist casus’ türüne girmesi her şeyi allak bullak etti.
Fransa militerlerindeki bu kör Sırp taraftarlığı sivil hükümetin Atlantik Paktı projelerini suya düşürdü. NATO'yu da Paris'e karşı tetiğe geçirdi.
Albay'ın ahmakça ‘ideal’i bizzat kendi vatanının çıkarlarını tırpanladı.
Eh ister apış, ister para, isterse de ne idüğü belirsiz bir ‘ideal’ tavına gelsin son tahlilde casus casustur ve hıyanet kime yarar getirmiştir ki !
Paylaş