Paylaş
Saat 13.00’te "Tepe Nautilus"un önüne gideceğim, sonra da meydana yürüyeceğim.
Çünkü, "Küresel Isınmayı Durdur, Gezegeni Kurtar" mitingine katılacağım.
Umalım ki, üç hafta önce aynı yerde "Obama defol" diye atıp tutan ve sen, ben, bizim oğlanla sınırlı kalan o tatlısu "solcu"su fraksiyonlardan çok daha fazla kalabalık toplansın.
Zaten sizi de davet ediyorum!
Yaşadığımız dünyaya ve ait olduğumuz insanlığa karşı sorumluluk duyan herkesi, "gezegeni kurtaralım" uyarısını yapmak için bugün Kadıköy’de olmaya çağırıyorum.
***
HALBUKİ, böyle bir gösteriye katılıyor ve üstelik buradan da "reklam"ını (!) yapıyor olmama rağmen, ben aslında hiç mi hiç "ekolojist" değilim!
Yani demek istiyorum ki, çevre sorunlarına karşı sonsuz duyarlıyım ama, ekolojinin militan bir söyleme dönüşmesini ve "mürtecilik" raddesine varmasını reddediyorum.
Hatta açıkçası, buradaki dogmatizmi ancak "refah toplumları"na ve "ináyeti devletler"e özgü bir şımaraklık, bir lüks, bir "eğlence" addediyorum.
Başka bir deyişle, rasyonel, gerçekçi ve makûl davrandığım içindir ki, nükleer enerjiyi savunmaktan, iklim değişimini göreceleştirmeye, o militan ekolojistlerin tamamen aforoz ettiği ve "sapkın" (!) addettiği pekçok şeyi sahiplenmekte tereddüde düşmüyorum.
Oysa, Kadıköy’deki mitinge de yukarıdaki eğilimlerin damga vuracağını biliyorum.
Fakat yine de gideceğim ve tekrar, sizleri de katılmaya davet ediyorum.
***
HAYIR, bile bile ládes diyerek gösteriye katılacak olmam ne kendine eziyetten haz duyan bir mazoşizm müptelası; ne de "in" (!) yer ve durumlarda boy göstermeyi ádet edinmiş bir snobizm budalası olmamdan kaynaklanıyor.
Eğer bugün "gezegeni kurtar" şiarı altında yürüyeceksem, bu, böyle bir kur-tar-ma hamlesine mutlaka ve mutlaka ihtiyaç duyulduğuna kesinkes inandığımdandır!
Çünkü, 1 Nisan şakası değil; çocuk oyuncağı değil; onların tüm abartılarına rağmen de "ekolojist şımarıklığı" hiç değil, söz konusu gezegenimiz balıklama şekilde faciaya dalıyor.
İşte ortada, açgözlülüğünden dolayı insanlık yerküreyi öyle bir uçuruma itti ki, yine bütün bir insanlık olarak çevre sorunlarına derhal ve acilen eğilmezsek, gitti gider dahi gider!
Torunlarımıza, hatta belki çocuklarımıza, Fizan çölüne dönüşmüş ve soyup soğana çevrilmiş bir dünya bırakacağız. Onların ebedi lánetleri de bizim mezar taşlarımıza kazınacak.
Oysa hiç unutmayalım, dünyanın insanlara ihtiyacı yok ve onlardan sonra da varolmayı sürdürecek ama, o insanlar asla ve asla dünyasız olmayacaklar ve olamayacaklar.
***
ÖTE yandan, militan ekolojizm "refah toplumları"na ve "ináyetli devletler"e özgüdür diye de, sakın Türkiye’nin sütten çıkmış ak kaşık olduğu zehabına kapılmayalım!
Aksine, o Türkiye ki "Kyoto Çevre Sözleşmesi"ni zaten metazori ve neden sonra, sırf láf olsun kabilinde imzaladı, bugün sera gazı salımında tam sürat ve ilk sırada gidiyor.
Aman ne övünülecek rekor, aynı seyri sürdürürse de, yakında "şampiyon" (!) olacak.
Artı, Konya ovası çölleşmesinden Karadeniz balık talanına; heyüla oto budalalığından kurşunlu pil kirlenmesine, ülkemizin çevre sorunlarını ne denli alargadan aldığı göz çıkartıyor.
Dolayısıyla da, bugünkü "gezegeni kurtar" seferberliğine katılmak önce çocuk ve torunlarımıza, sonra da tüm insanlığa karşı bir "dünyalılık görevi" oluşturuyor.
Militan ekolojizmin buradaki aşırılığı ve azamiyetçiliği ise aslında yararlı rol oynuyor.
Zira o aşırılık hem duyarlılığı kamçılıyor, hem de "makul" bir orta yola götürüyor.
O halde, önce saat 13.00’te "Tepe Nautilus"un önünde, sonra Kadıköy Meydanı’nda!
Paylaş