Madem ki çok yoğun talep geldi, bari şu ucuz tábirle "genel istek üzerine" diyeyim ve de son defa olmak kaydıyla, Jacques Brel’in başka bir şarkısını daha serbest tercüme edeyim.
Jacques Brel’in ne de çok sevdalısı varmış! Şaşırdım kaldım.
Çünkü, hani ruh halimi yansıtıyor diye önceki pazar günü burada Belçikalı şair-şarkıcının "Le Moribond" adlı güftesini tercüme etmiştim ya, anında mektuplar yağdı.
Yani demek istiyorum ki, o sabahtan itibaren elektronik posta kutum "Aman gözünü seveyim, başkalarını da yayınla" diyen iletilerle dolup taştı.
Oysa, doğruya doğru, ben mütercim değilim. Hele hele, şiir çevirisi gibi çok zor bir işe girişmek ne haddime!
Ancak madem ki böylesine yoğun talep geldi, bari şu ucuz tábirle "genel istek üzerine" diyeyim ve de son defa olmak kaydıyla, Brel’in başka bir şarkısını daha serbest tercüme edeyim.
Bir de hatırlatayım ki, "Bu adamlarda" başlığını taşıyan aşağıdaki güfteBelçika’ya özgü sıradan ve küçük burjuvaların hayat tarzını, ufuk yoksunluğunu, kişi bencilliğini dehşet biçimde hicveder ama, "model" aslında evrenseldir. Hemen her toplum için geçerlidir.
Neyse, sadede geliyorum ve sözü Fransız şarkısının dev sihirbazına bırakıyorum.
BU ADAMLARDA
"İlkinbabalık var. / Kabak kavun olanı, / Burnu pabuç olanı, / Adından bile biháber olanı.
"Çünkü efendi öylesine içer ki / Yahut öylesine içmiştir ki / On parmağı lüzumsuz, / Kendisi fütursuz, / Kendisi dut. /
"Ve, boktan şarapla her gece fitil / Şah zanneder kendini.
"Sonra, itele herifi sabahın köründe / Çünkü sızmıştır kilise dibinde / Kaskatı, taş mihráp gibi / Akbeyaz, Paskalya mumu gibi. / Ve sonra mırıldanır, / Ve sonra şaşı gözü.
"İşin doğrusu beyim, / Bu adamlarda beyim, / Kafa çalışmaz beyim. / Kafa çalışmaz da dua çalışır".
*
"Sonraötekisi var. / Saçı fırça olanı, / Saçı taraksız olanı, / Mendebur olanı. / Sırtından gömleğini verir / Küçük bahtiyar insanlara. /
"Çünkü kızı everdi ya, / Yani şehrin kızı, / Yani başka şehrin kızı.
"Ve bitmedi daha o küçük dalavereleri, / O küçük afi şapkaları / O küçük oto kaportaları.
"Havası olsun ister, / Ama yok hiç havası / Paşalık taslamamalı / Züğürtken kasası.
"İşin doğrusu beyim, / Bu adamlarda beyim, / Yaşanmaz beyim. / Yaşanmaz da riyakárlık edilir".
*
"Sonraöbürleri var / Anası bir şey demez / Dese de, işte elinin körü.
"Ve sabahtan akşama kadar / O evliya suratlı babası / Odun çerçeve fotografisi / Posbıyık hergelesi / Vefat etmiştir de kaza eseri / Öküz trene bakar çehresi.
Hep hopurtadır çorbayı / Hep hopurdatır çorbayı.
Sonra kocakarı var. / Sabah akşam titreyip duranı, / Acilen geberir umulanı / Miras mangırını tutanı. / Ve hiç kulak verilmeyeni, / Buruşuk ellerinin dediğine.
"İşin doğrusu beyim, / Bu adamlarda beyim, / Konuşulmaz beyim. / Konuşulmaz da hesabiyat yapılır".
*
"Sonra, sonra Frida var. / Ay parçası kadar güzel olanı / Bana deli diváne olanı / Benim yavuklum olanı.
"Ve diyoruz ki çoğu defa / Evimiz olacak, dört yanı pencere / Sanki hiç duvarı yokmuşmuş gibi, / Sanki hep Leyla ve Mecnun yuvasıymış gibi.
"Ve kesin değilse de eğer / Ve belki mümkün. / Çünkü öbürleri istemiyorlar / Çünkü öbürleri istemiyorlar.
"Çünkü diyorlar ki öbürleri / Çünkü láyık değilmişim ben Frida’ya / Çünkü o çok güzel benim için / Çünkü ben yalnız kedi gırtlaklamaya müstahákmışım."
*
"Oysa yemin, hiç öldürmedim hiç kedi / Yahut çok eskiden / Yahut leş kokuyorlardı, / Yahut unuttum. / Bahane arıyorlar işte.
"Ve sonra, rastlaşınca bazen / Sanki kasten değilmişmiş gibi / Sanki tesadüfmüş gibi. / Geleceğim diyor Frida, gözleri yaşlı / Kaçacağım diyor Frida, aşkları saklı.
"Ve ben bir saniye beyim, / Yalnız bir saniye beyim, / İnanıyorum beyim.
"Çünkü bu adamlarda beyim, / Bir yere gidilmez beyim. / Bir yere gidilmez.
"Ve saat geç oldu beyim, / Dönüş vakti geldi beyim."