RUHU rahmet istedi, canım ciğerim Ufuk Güldemir sonradan lûgatımıza da malolan "Beyaz Türk" deyimini icát ettiğinde, Amerikancadaki "WASP" teriminden esinleşmişti.
İfade, önce Vietnam Savaşı karşıtlığına, sonra da Carter dönemi ahlakçılığına tepki olarak ve "gemisini kurtaran, kaptan" bencilliğiyle gelişen "Reagan’lı yıllar"a uzanır.
"Beyaz, Anglo-Sakson, Protestan" sözcüklerinin İngilizce ilk harflerinden oluşur.
Anlam olarak da, kökeni Birleşik Devletler’in doğu kıyısına yerleşmiş öncü kolonlara uzanan ve ABD’deki "elit kesim"i, yahut "ricál kadro"yu oluşturan sosyal grubu tanımlar.
Başka bir deyişle, politikadan üniversiteye, bürokrasiden medyaya, kurumların en üst kademelerine yönetici "ihraç eden" (!) "kaymak tabaka"yı çağrıştırmak için kullanılır.
***
İMDİİ, canım ciğerim Ufuk ne bilsin ki, kifayetsiz muhterisler yukarıdaki "WASP"tan türettiği deyimin üzerine mal bulmuş Mağribi gibi atlayacaklardır.
Nasıl tahmin etsin ki, bu yeni zenginler, bu görmemiş budalalar, bu yarı-münevverler kendi kendilerine gelin güvey olacak ve zat-ı devletlûlarını "Beyaz Türk" ilán edeceklerdir.
Üstelik, bırakın Amerikan Doğu Sahili’ndeki burjuva oturmuşluğundan süzülmeyi, o bütün yeni zenginler, o bütün görmemiş budalalar, o bütün yarı - münevverler gibi, mütevaziliğin "m"sinden bile nasiplenmedikleri için, cüret cehaletten kaynaklanır hesabı, rezil bir fütursuzlukla "ötekiler"e "kara kafa" (!) damgasını vurmaktan çekinmeyeceklerdir.
Artı, derine vakıf olmadan yalap şalap mürekkep yalamışlık en berbat cahilliğe dahi taş çıkarttığından, ne entelektüel, ne analitik bab’a tırnağına bile ulaştıkları için nefret ettikleri özgürlükçü demokratlara şimdi de, yine ABD’den apartıkları ve tanımını asla bilmedikleri bir "faşizm" sözcüğünü ekleyerek, "liberal faşist" küfürbazlığıyla saldıracaklardır.
Ayol sevsinler ve sizin "Beyaz Türklük"ünüzün olmayan "ak"ını yesinler!
***
ÖTE yandan, serçe parmağıyla dokunulduğunda dahi sahte cilásı dökülüveren böyle bir kofluk, böyle bir yüzeysellik, böyle bir tıntınlık ve böyle bir kibirlilik, tabii ki doğası icábı, kendi kendine "Beyaz Türk" yaftalı şarlatanların güce tapınmasını da zorunlu kılıyor.
Nitekim, bu kalpazanlar "esas iktidar odakları"nın gözüne girmek ve onların yedeğinde kalmak için, tetikçi olarak yerleştikleri medya organlarında, hem TSK apoletlilerinden gazete yöneticilerine uzanan bir yelpazede "efendiler"e methiye düzüyorlar; hem de yukarıdaki demokrat özgürlükçüleri hedef göstererek ve patronlara jurnalleyerek varlık sürdürüyorlar.
Kendi kendilerine bol keseden dağıttıkları o teneke madalyaları ise fasulyeden sayıyorum.
***
ASLINDA bunlar tabii ki "Beyaz Türk" falan değiller. Bunlar olsa olsa "Boz Türkler"!
Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi denirmiş misáli, şu körler diyarında şaşı sultan olarak tafra atan va-sat-lar! Bir tek renk körleri onların bu griliğini farkedemiyor.
Benzetme yaparsak, bizim hazretler özendikleri Amerikan Doğu Sahili "WASP"larındaki köklü birikimi ve oturmuşluğu tümden ıskaladıkları için, yine aynı "WASP"lığa can atan ama hazımsızlığı göz çıkaratan, Batı Sahili’nin o "kitsch" ve o sığ görmemişlerini andırıyorlar.
Yani, "beyaz" veya "kara" bütün Türklerin taş çatlasa yüz elli sene önce sini etrafına bağdaş kurduklarını unutarak, sanki yedi kuşak ataları da beşamel soslu aristokrat sofralarda büyümüşmüş gibi, hálen masaya oturmak evrimini yaşayan ve bu süreçten geçmek zorunda olan insanları aşağılayarak, aslında kendilerinin ne denli cüce olduğunu ortaya koyuyorlar.
Üstelik, her vasat küçük burjuva; her çapsız yarı-münevver; her tıynetsiz bezirgán gibi, hem kendilerini inkár ederek, hem bükemedikleri eli öperek, hem de öpmeyi reddedenlere kin kusarak, kendilerine vehmettikleri "Beyaz Türklük"ün renk gradosunu da düşürüyorlar.
"Boz Türkler", esmer un tonunu tutturmak için bile daha yüz fırın ekmek yemelisiniz!