Bir mitinge dair

‘BOYLARININ ölçüsünü aldılar’ demeyeceğim, çünkü nispet duygularıyla bir yere varılamaz.

Ama inkar eden de çarpılır, çünkü Pazar günü Abide-i Hürriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen ‘‘Rauf Denktaş'a destek’’ mitingi kelimenin gerçek anlamıyla tam bir fiyasko oldu.

En, en iyimser tahminler dahi katılımcı sayısını iki bin kişi civarında veriyor.

Bu hazin rakamı açıklamak için öne sürülen ‘‘yağmur yağdı, rüzgar esti’’ türünden ‘‘meteorolojik mazaretler’’ ise ancak ‘‘özrü kabahatinden büyük’’ tanımlamasını hak eder.

Düşünün ki, bilmem kaç yüz örgütün gösteride yer alacağı açıklamalarına ek olarak hem bütün şehir afişlerle donatılmıştı, hem de gazetelerin bazı köşelerinde ‘‘katıl’’ çağrısı dile getiriliyordu.

Böyle bir durumda ve de üstelik ‘‘milli dava’’ teması kullanılıyorsa, değil yağmur dolu yağsa ve değil rüzgar tayfun esse, alanın on binlerce ve on binlerce insanla dolup taşması gerekirdi.

Zaten aynı gün oynanan futbol maçı örneği de ortada.

* * *

BEN ilkin bir mekan sembolizminden yola çıkacağım.

Malum Abide-i Hürriyet'te, Wilhelm bıyık Enver'den komita fedaisi Talat'a, İmparatorluğumuzu hayasızca batırmış ve milyonlarca evladımızı korkunç ölümlere göndermiş İttihatçı mezarları bulunur.

Ve, milletlerin kolektif hafızası dehşet bir maceraperestlikle nereye gidildiğini kolay unutmaz.

Çünkü, hepimizin ya Allah-ü Ekber dağlarının zemheri tipisinde donmuş genç zabitandan bir ecdadı vardır, ya da Kanal Cephesi'nin cehennemi çölünde şehit düşmüş toy redifandan bir dedesi.

‘‘Denktaş'a destek mitingi’’nde fiyaskoya uğrayanlar en önce, alanda neden inin ve cinin top oynadığını, geçmişin ahmak tecrübelerini unutmamış ulusumuzun akl-ı selim refleksinde arasınlar.

Ardından ikinci olarak da, yamalı bohça ‘‘taraftarların’’in sosyo- politik yelpazesinde.

* * *

EVET öyle, çünkü düşünün ki Denktaş ortak paydası altında bir araya gelen grubu ‘‘ultra devletçi’’ Mümtaz Soysal'dan ‘‘muhafazakar-liberal’’ DYP'ye ve ‘‘ülkücü’’ MHP'den MaocuDoğu Perinçek'e, pokerde ‘‘beş benzemez’’ denilen türden bir karman çorman oluşturdu.

Hele bu sonuncusu, bırakın binde sıfır küsuratlık Maocunun daha dün Apo'yla sarmaş dolaş gerilla teftiş etmesini, 1974 harekatında DGB'li arkadaşlarımıza ‘‘İşgale nihayet - Kıbrıs'a hürriyet’’ diye bağırtarak onları 7,5 yıl mahpusa hüküm giydirttiği veya Pekin'den öyle talimat geldiği için, ‘‘Ege' nin 4. Ordu Yunanistan'a değil SSCB'ye karşı kullanılsın’’ diye yazıp çiziktirdiği, arşivde duruyor.

Siz, ‘‘Denktaş milli davadır’’ diye böyle yenip yutulmaz bir koalisyonla miting yapacaksınız, sonra da alana kimse gelmeyince bunu ‘‘meteorolojik şartlar’’la (!) açıklamaya çalışacaksınız.

Rica ederim, lütfen kimlerin kim için ve ne için bir araya geldiği hakkında biraz daha düşünün.

Zaten meselenin esas noktası da tam burada !

* * *

ÇÜNKÜ, kah mitingte, kah başka yerde Denktaş'ı için buluşan kesimleri bugünün Türkiye' sindeki en statükocu güçler oluşturuyor. Yukarıdaki ‘‘yamalı bohça’’ bir tesadüf değil.

Ada'da değişim istemek özünde Türkiye'de değişim istemek anlamına geldiğinden, bunu reddedeni duraganlık zaptiyeleri de tabii ki aynı mihverde eklemleşiyor. Kıbrıs bir turnusol kağıdı!

Ve, söz konusu zaptiyeler çözüm taraftarlarına yine her zamanki gibi ‘‘hıyanet-i vataniye’’ veya ‘‘ver kurtulcu’’ damgası vurarak, ‘‘milli dava’’ seferberliği körüklemek istiyorlar.

Ama işte Pazar günkü fiyasko da ortaya koydu, bu hamasi edebiyat şimdi eskisi gibi sökmüyor.

Türkiye insanları artık ‘‘hain’’ iftiralarına öyle kolay kolay kanmıyor ve Kıbrıs'ta bir sonuca varılmasından yana olanların ‘‘ver kurtulcu’’ falan değil, ‘‘çöz kurtulcu’’ olduğunu görüyor ve anlıyor.

Evet, çöz ve kurtul!

Kıbrıs'tan değil, hem ülkemizi, hem de Kıbrıs'ı duraganlığa mahkum ederek demokrasi, uygarlık ve refah coğrafyasıyla bütünleşmemizi engellemeye çalışan statüko prangasından kurtul!

O takdirde görün bakalım, ister dolu yağsın, ister tayfun essin, şölen mitingimize katılacak milyonlarca insana değil kıytırık İttihatçıların Abide-i Hürriyet Meydanı, en dev alan dahi dar gelecektir.
Yazarın Tüm Yazıları