Bir anayasa nasıl çarpıtılır?

MALÛM CHP lideri klasik bir “Baykal manevrası”na daha başvurdu.

Haberin Devamı

Hükümet resti restle görünce aynı Baykal, bizzat önermiş olduğu referandum uzlaşmasından derhal çark etti.

Sırtını dayadığı “yüksek yargıçlar oligarşisi”nden medet umacağını tekrar duyurdu.


Eh, “şef” böyle yaptı ya “kul” geri kalır mı? Altı oklu partiye mensup iki milletvekili, İsa Gök ve Attila Kart TBMM Komisyonu’ndaki tartışmalarda çizmeyi hepten aştılar.


Anayasa’da öngörülen değişikleri, “yürütmeye sınırsızlık tanıdığını” iddia ettikleri Weimar Cumhuriyeti’yle kıyaslamakla yetinmediler. İş bu kadarla kalsa sırf cehalete girer.


Fakat bir de hiç sıkılmadan “bundan bir tek Hitler yararlanmıştı” gibisinden lâf buyurarak iktidar kurumuyla Nazi partisi arasında çağrışım yaptılar ki, doğrusu pes!

* * *

Haberin Devamı


BİR
kere her şeyden önce hayır! Bin defa hayır! 1. Harp ertesindeki ilk kurucu meclisi Goethe şehrinde topladığı için Weimar Cumhuriyeti diye anılan ve Hitler iktidarı gasp edene dek da aksal topal sürmüş olan o Alman rejimi yürütmeye asla ve asla “sınırsızlık” tanımaz.


Tam tersine, yüz seksen derece zıddına, aynı yürütmeyi h-a-d-ı-m eder! Budar!


Daha doğrusu onu parlamenter yasamadan soyutlar. Cumhurbaşkanı insafına bırakır.


Zaten az biraz hukuk felsefesi yalamış olanlar da şunu baştan bilir: O anayasadaki iki temel zaaf yukarıdaki Weimar’ın can çekişe çekişe ölüme gitmesinde hayati rol oynamıştır.


İlki, meclisi hiçe sayacak bir cumhurbaşkanının diktatoryal yetkilerle donatılmasıdır.


Diğeri de zırt pırt referanduma götüren “plebisiter demokrasi”ye öncelik tanımasıdır.


Ve bilhassa birinci zaaf öylesine önemlidir ki, kitabe-i sengi mezar işte orada yazılıdır.

* * *


ÖYLEDİR
, zira CHP iddiasının aksine Bavyeralı onbaşıyı “yürütmenin sınırsızlığı” değil, bizzat söz konusu yürütme “ü-ze-rin-de-ki” ölçüsüz tahakküm iktidara getirmiştir.

Legal hiçbir mecburiyet yokken hem hin, hem avanak von Papen’in tavına gelip 30 Ocak 1933’de Hitler’i şansölye atayan bunak bir Hindenburg, kendisine
olağanüstü yetki veren 48. maddeyi gamalı haç lideri lehine işlettiği içindir ki Nazi sultası pekişebilmiştir.

Haberin Devamı


Yani aynı Hitler koltuğa yürütme “üzerindeki” sınırsızlık tarafından buyur edilmiştir.


Zaten sözümona sosyal demokrat salçalı bir partiye üye Gök ve Kart şunu bilirler mi?


O sosyal demokrasiye öncü SPD bu “yürütme tırpanı”na daha baştan karşı çıkmıştır.


Sözcü Hermann Molkenbuhr Anayasa’nın tartışıldığı 25 Şubat 1919 oturumunda cumhurbaşkanının yürütme ve yasama üzerindeki hükümranlığını kastederek, “İmparatoru def eyledik ama şimdi de ona başka bir naib getiriliyor” diye zabıtlara not düşürmüştür.


Eee, hani nerde CHP’li üyelerin tasvir ettiği hayali ve afaki Weimar Cumhuriyeti?


Hani nerde, hayâsız bir benzetmeyle Hitler’in kullandığı öne sürülen “yetkiler” (!)?

Haberin Devamı

Nesnel gerçekle atmasyon arasındaki muazzam çelişki kimseyi utandırmıyor mu?

* * *


İMDİİ
, ister tarihi çarpıtarak demagoji yapan yukarıdaki türden CHP’liler olsun; ister her TSK darbesi önünde susta durduklarını unutup Pakistan’ın vakur hukukçularıyla kendini kıyaslamaya yeltenen ve dolayısıyla daha da batan HSYK’liler cinsinden “yüksek yargı” olsun, “statüko zaptiyeleri” gerçekleri böylesine tahrif etmek cüretini nereden buluyorlar?


Kimsenin Weimar Cumhuriyeti encamını pertavsızla incelemediğini zannediyorlar?


Kimsenin Paki yargıçların cesur duruşunu hayranlıkla izlemediğini mi sanıyorlar?


Herkesin de kendileri gibi yalap şalap uydurmasyonla mı yetindiğini düşünüyorlar?

Haberin Devamı


Ve gerçeği bilenler “hop dedik, ‘a’ artı ‘b’ aslı budur” dediğinde de, onlar utanmak ve özür dilemek yerine havaya bakıp ıslık çalmak vurdumduymazlığı nasıl sürdürebiliyorlar?


Ne diyeyim, Allah akıl, mantık ve bilgiye ek olarak “statüko zaptiyeleri”ne bir nebzecik de ar ve haya duygusunu ihsan eylesin ki, amin! 

Yazarın Tüm Yazıları