Paylaş
İKİNCİ Dünya Savaş sırasında, Güney Almanya'yı bombalamaya giden Amerikan uçakları, yol kestirme diye tarafsız İsviçre'nin hava sahasına girerler...
Konfederasyon askeri otoriteleri, yukarıya acil telsiz mesajı gönderir:
‘‘Dikkat, dikkat! İsviçre toprakları üzerindesiniz.’’
Filo komutanı pilot, alaylı sesle cevap yollar: ‘‘Biliyoruz, biliyoruz...’’
Aşağısı yeni uyarı yapar: ‘‘İhlal sürerse, uçaksavarlarımız ateş edecek!’’
Yankee pilotun müstehzi sesi tekrar yanıt verir: ‘‘Biliyoruz, biliyoruz...’’
Salvo atışı başladığında, bu defa aynı komutan aşağıya mesaj gönderir:
‘‘Alçak irtifaya ateş açıyorsunuz, kılımıza dokunmanız mümkün değil...’’
İsviçre'nin karşı cevabı şöyledir: ‘‘Biliyoruz, biliyoruz...’’
* * *
YUKARIDAKİ fıkrayı, önceki gün İsviçre'de gerçekleşen ve Konfederasyon'un muhtemel AB üyeliğini halkoyuna sunan yeni referandumdan dolayı hatırladım.
Sandıklardan yine ‘‘hayır’’ çıktı!.. Hem de dörtte üç çoğunlukla...
Zaten bu kaçıncı referandum, bu kaçıncı ‘‘niet’’, haddi hesabı belli değil!
Aman aman, pek muhterem İsviçreliler ballı badem çikolatalarını yesinler, tam yağlı sütlerini içsinler ve de sivri zirveli dağlarının tepesine otursunlar, zerre kadar umurumdaysa namerdim...
Tabii, bilhassa da o çok kıymetli paracıklarının üstüne otursunlar!
Çünkü, Yaşlı Kıta'nın tam göbeğinde bulunmasına rağmen, eğer Helvetya memleketi Avrupa'ya böylesine alerji duyuyor ve kendisini böylesine ağırdan satıyorsa, hiç şüpheniz olmasın, bunun esas nedeni, ‘‘banka dokunulmazlığından’’ yararlanan bilimum üçkağıtçıların, dalaveracıların, karmanyolacıların bu ülke kasalarına istiflediği inanılmaz servetten kaynaklanıyor.
Eh, AB'ye üye olduğu takdirde Bern, kirli çıkı hesapları açıklamak zorunda kalacak ve ‘‘altın yumurtlayan tavuğun’’ ne menem bir karga olduğu anlaşılacak.
Dolayısıyla, İsviçre nasıl ki İkinci Savaş'ta sahte bir ‘‘tarafsızlık’’(!) maskesi takındı ve ilkin muharebeler Almanya lehinde giderken, hem Nazizmden kaçan Yahudileri Hitler'e teslim ederek, hem de onun aynı Yahudilerden çaldığı zenginlikleri ‘‘emniyete alarak’’ Berlin'in gizli yandaşı gibi davrandı ve nasıl ki sonra Savaş'ın seyri değişip, Müttefik zafer kesinlik kazanınca, hava sahasından geçen Amerikan uçaklarına laf olsun kabilinden ateş açarak, bunu hatırlatan pilotlara ‘‘biliyoruz’’ cevabını verdi. İşte bugün de kendisini Avrupa'dan soyutlamakla aynı bencilliği ve aynı ikiyüzlülüğü tekrarlıyor.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın demekle kalmıyor, o yılan sayesinde edindiği refahı, bir nebze olsun kimseyle paylaşmaya yanaşmıyor.
İsviçre, İsviçre, sakın ‘‘ben direkt halk demokrasisi uygularım, merkezi Brüksel bürokrasisine gelemem’’ falan diye bin bir dereden su getirme, eh naçizane biz de kaçın kurrasıyız, senin ne mal olduğunu ‘‘biliyoruz’’!
* * *
ELİMLE koymuş gibi başka bir şey daha biliyorum ki, ülkemizdeki AB düşmanı lobi, şimdi Konfederasyon'un referandum sonucu üzerine mal bulmuş Mağribi gibi atlayacak ve ‘‘küçücük bir İsviçre kadar onurumuz yok mu? Bakın orası bile egemenliğini Ortak Pazar'a bırakmayı reddediyor... Koskoca bir devlet olan biz, nasıl Brüksel'e teslim oluruz’’ diye yüksek perdeden ahkam kesecektir.
Zaten de Helvetya örneğinden hareketle, aynı şeyi kaç defa yapmışlardı.
Hay İsviçre'nin ‘‘onuru’’na!.. Hay onun ‘‘egemenliği’’ne(!)
Üstelik, bunu söyleyen ve söylecek olan ‘‘nasyonal cumhuriyetçi’’lerimiz de malum, namus, ahlak, dürüstlük, mertlik bab'ında mangalda kül bırakmaz...
İşte, yukarıda malumu ilan ettim, şimdi bunlara ne dememi istiyorsunuz ki?
Tek bir şey söylemek kalıyor:
İsviçre'yi de, sizi de, ‘‘biliyoruz, biliyoruz’’!
Okuyucularımın mübarek Kurban Bayramı kutlu olsun...
Paylaş