BELÇİKA milli bayramı 21 Temmuz gününe denk gelir.
Uzun, kanlı ve pahalı Napolyon savaşlarından ağzı yanan büyük devletler Viyana Kongresi’nden sonra İngiltere, Prusya, Fransa ve Hollanda arasında yapay ve tampon bir ülke oluşturmaya karar verip onun tahtına, "ben böyle cüce bir saltanata mı láyığım" diye önce epey nazlanan bir Cermen soylusunu 1831 yılında 1. Leopold námıyla oturtmuşlardır ki, işte yeni kralın taç giydiği tarih yukarıdaki bayramı oluşturur.
İşte aynı Belçika’da bu yıl, aynı bayrama ilişkin olarak şöyle bir "vukuat" gerçekleşti.
* * *
O milli bayram arifesindeydi ki, hin gazeteciler, son 10 Haziran seçimlerinden büyük zaferle çıktığı için hükümeti kurmakla görevlendirilen Flaman Sosyal Hıristiyan Parti lideri Yves Leterme’ye şu soruyu yönlendirdiler:
"21 Temmuz tarihi sizin için ne ifade ediyor?"
Söz konusu Flaman milliyetçiliğinin "yılmaz savunucu" olan siyasi lider ıkındı, sıkındı; bir düşündü, iki düşündü; kameraya baktı, önüne baktı ve nihayetinde de, "hatırlayamadım" dedi.
Evet evet, müstakbel başbakan yöneteceği ülkenin milli bayram tarihini bilemedi.
Fakat olay bu kadarıyla da bitmedi.
* * *
BİTMEDİ, çünkü potu yakalayan hin gazeteciler işi tam hinoğlu hinliğe vardırdılar.
Tekrar fırsat kolladılar ve aradan bir müddet geçtikten sonra, yine kameralar önünde Leterme’ye "Belçika’nın milli marşı nedir" sorusunu yönelttiler.
Önceki "unutkanlığından" dolayı canı fena halde sıkkın olan Flaman lider, "papaz her zaman pilav yemez" diyormuşçasına, bu defa müstehzi bir edáyla objektiflere baktı.
İstenmemiş olduğu halde de mikrofonda marşın nakaratını söylemeye başladı:
"Haydin vatan evlátları / Zafer günü geldi çattı / Mazlumdan zalime karşı / Kanlı sancak kalktı".
Ne mutlu değil mi, işte geleceğin Belçika başbakanı milli marşı televizyon ekranında tek başına heceleyecek kadar ulus aşığıdır ve böylelikle de atasını teláfi etmiş olmaktadır.
Fakat heyhat, kazın ayağı hiç mi hiç öyle değil!
* * *
DEĞİL, çünkü yukarıdaki marş Belçika milli marşı değil!
Adıyla sanıyla o pek ünlü, o çok meşhur, o sonsuz evrensel "La Marseillaise" ki, bunun Fransız milli marşı olduğunu her halde Amazonya yerlisi ve Tibet rahibi dahi bilir!
Ama işte, Benelüks Krallığının en önemli politikacısı bilmediği gibi; inanılmaz ölçüde daha vahimi, başka bir ulusun simgesini kendi ulusunun simgesini sanıyor.
Milli bayram tarihine ilişkin "unutkanlığını" (!) teláfi etmeye kalkıştığında, kaş yapacağım derken, bu defa tam anlamıyla göz çıkartıyor.
Ve de söz konusu şahsiyet Belçika devletinin başbakanı olmaya hazırlanıyor.
Böyle bir "ulus - devlet" olabilir mi ve de onun sürekliliği tahayyül edilebilir mi?
Hayır olamaz ve edilemez!
* * *
MEVCUT olamaz,hayal edilemez ve zaten yukarıdaki anekdotları da durumun vahámetini vurgulamak için aktardım.
Evet, kuruluşundan 177 yıl sonra, Belçika şimdi gerçekten "yok oluşa" doğru gidiyor.
Muhtemeldir ki, Serbest İrlanda bağımsızlığı hariç, modern zamanlar tarihinde ilk defa, Batı Avrupa siyasi coğrafyasında bir bölünme ve bir doğumlar süreci yaşanacak.
Aslında bütün bir kıtayı etkilenesi ihtimalinden dolayı, konuyu yarın da işleyeceğim.