GEL keyfim gel, petrol fiyatlarındaki fahiş fiyat artışı şimdilik ániden durdu.
Háttá, varilin ederi Londra brent borsasında bir ara üç dolar virgül küsur sent geriledi.
Uzmanlara göre de bu sürpriz iskonto iki nedenden kaynaklanıyormuş.
Kalkınma hızı varsayımları düşmüş ve ABD’deki stok depoları ağzına kadar dolmuş.
Yani, sizin benim gibi "sokaktaki insan"ın anlayacağı dile tercüme edersek, talebin azalacağını ve arzın yeteceğini hisseden kalantor simsarlar fiyatları kırmak zorunda kalmış.
Aman ne álá, puanlar düşsün ve depolar taşsın ki, boru fıskiyesinden fışkıran kara altın haddini bilmezlik edip, kuyumcu vitrininden gülümseyen sarı altınla yarışmasın!
* * *
HAYIR hayır,eğer petrol borsası düştü diye böyle çoşkulu ve böyle şıkıdımlı bir sevinç sergiliyorsam, bu, benim egoist ve merkantilist yaklaşımımdan kaynaklanıyor. Asla!
Kabul, artarsa tabii ki bana da koyacak. İki yakamı daha zor bir araya getirebileceğim. Fakat bunun dışında, benim etim ne, budum ne!
Heyülá motoruna fil hortumuyla benzin yutan dört çarpı dört otomobil kullanmıyorum.
Isıtması, soğutması, havuzu, jakuzisi, saunası falan derken, kalorifer kazanına ve yedek jeneratörüne depo depo mazot gerektirecek bir káşánede ise hiç mi hiç oturmuyorum.
Dolayısıyla, varil fiyatı çıktı veya indi, yine o "sokaktaki adam" kadar etkilenirim.
Olmadı, arabama ayda yılda bir binerim. O da yetmedi, kıçına ucuz LPG gazı takarım.
Apartman dairemin kombisini ise soğukta tıkırdamaktan bir üst dereceye ayarlarım.
O halde bári baklayı ağzımdan çıkartayım, fiyatlara yalnız ülkem adına seviniyorum.
* * *
AMA dikkat, "ülkem adına" dediğim için bir yanlış anlamaya meydan vermeyeyim.
Bu ifadeyle ekonomik bir trendi kastetmedim. Fiyat düşüşünün döviz tasarrufuna ve üretim maliyetlerindeki azalmanın da ihracat patlamasına yol açacağını falan söylemiyorum.
Tabii bunlar da mümkündür ama, benim odaklandığım nokta en acil konuyu kapsıyor.
Başka bir deyişle, "ülkem adına sevinmem", hanidir "gazlanan" Kuzey Irak harekátı olasılığının, daha doğrusu macerasının artık gittikçe uzaklaşmasından kaynaklanıyor.
* * *
ÖYLE, çünkü şimdi yavaştan yavaşa anlaşılıyor ki, gerek Başbakan Erdoğan’ın Washington’daki Bush buluşması ertesinde; gerekse ilk başlardaki "şahin çıkışlar"a rağmen TSK’nın daha sonraki gerçekçiliği sayesinde, bin şükür, akl-ı selim gálebe çalmaktadır.
Genel hava odur ki, hem ABD, hem de Irak Kürtleriyle eşgüdümlü olarak yapılacak ve sınırlı nitelik taşıyacak "polisiye operasyonlar" hariç, ülkemiz serüvene atılmayacaktır.
Uluslararası camiayı tedirgin edecek geniş çaplı bir girişim gündemden düşmektedir.
Zira, yine bin şükür, sivil ve askeri Ankara’da realpolitik mantıkçılık ağır basmaktadır.
Háttá, medyanın tamtamla duyurduğu son topçu ve uçak taarruzu iddiasının aynı askeri cihet tarafından yalanmasını da bu akl-ı selim mantıkçılığına oturmak gerekmektedir.
O halde, petroldeki düşüşe ülkem adına sevinmeyeyim de, kimin adına sevineyim?
* *Ê*
İKİSİ arasında şu áláka var ki, kulağı delik ve de kesik spekülatörler eğer Kuzey Irak’taki gerilimin fazla tırmanmayacağını öngörüyorolmalalardı, o petrol fiyatları zor düşerdi!
Tam tersine, iki hafta önce sınır tansiyonu yüksekken zaten gördük, varil bezirgánları ciddi bir "barut kokusu" almış olsalardı, hiç kuşku duymayın, yine tavan para isterlerdi.
Adı üstünde "spekülasyon", kalkınma hızı varsayımı en alta insin, kodamanlar hırgür rizikosu sayesinde kendi ceplerini, ABD stok depolarından bile kat be kat fazla doldururlardı.
Ama madem ki öyle değil ve de yükseleceğine petrol fiyatları düştü, o halde demek ne mutlu ki bizim a-k-ı-l-c-ı-l-ı-k fiyatımız yükseldi!