AK Parti’nin sağı mı solu mu? (son)

YEDİ yıllık AK Parti iktidarının “soldan” eleştirilecek yanı yok mu?

Olmaz olur mu, tabii ki var! İbadullah! Yığınla! Bir araba!

Haberin Devamı

Hükümet partisi sütten çıkmış ak kaşık değil ve de pek çok “sol eleştiri”yi hak ediyor.

Ancaak!

*


ANCAĞI
şu ki yukarıda “sol eleştiri” derken deyimin hakkını vermeye çalışıyorum.


Yani kendi hesabıma “sağ” gibi “sol” kavramının da “Duvar”ın 1989’daki yıkılışından sonra anlam yitirdiğine inanıyorum ama mademki hala dil pelesengi ediliyorlar o halde onları, iki gündür açıkladığım tarihi ve evrensel çerçevede kullanmam gerekir.


Diğer bir deyişle, pratikte sonsuz vahim yanılgılara düşmüş olsa bile aynı “sol”un teorik özünde, ruhi mayasında ve siyasi ahlakında varolan kıstasları temel referans alıyorum.


Yenilikçilik, insaniyetçilik, eşitçilik, sorgulayıcılık gibi en hayati kriterleri kastettim.

Haberin Devamı


Dolayısıyla da buradan itibaren, AK Parti “sol”dan nasıl eleştirilir sorusu gündeme geliyor.


Ama aslında tersten sormak ve hangi eleştiri “sol” değildir diye başlamak gerekiyor.

*


EN
önce, ülkemizde zapt-u rapt kurmuş statükoyla bütünleşen ve onun askeri planda militarist, hukuki planda ise jüristokratist zaptiyeleriyle uzlaşan hiçbir eleştiri “sol” değildir!


Tam tersine, böylesine eleştiriler “sağ” bile değil, “aşırı sağ”ın ta kendisidir!


Zira bırakın “sol”un ruhunu belirleyen ve ona yenilikçilik ufkunu açan genel “statüko sorgulayıcısı” refleksi, Türkiye’de mevcut “müesses nizam” zaten bir s-a-ğ paradigmadır!


Komünist totalitarizmleri geçiyorum, rejimin ceberut zihniyetinden ve o ceberutluğukurumlaştıran organlardan başlayın; artı, daha dibacesinde “devlet ideolojisi” tanımlayan Anayasaya uzanın, böylesine hoyrat bir sistematik ancak “sağ” otoritarizmlerle özdeşleşir.


Biraz Franco salçasına az Salazar sosu katın, karıştırın ve Ankara sofrasına buyurun.


Üstelik türbanlı genç kızlara üniversite yasaklamak dâhil, Türkiye’deki o “müesses nizam” evrensel “sol”un en asgari demokrasi, özgürlük ve laiklik kavramlarıyla da zıtlaşıyor.


Ülkemizdeki vesayet rejimi sırf kendi ideolojisini kapalı devrede ve tekrar tekrar üretmekle kalmıyor. Bir nebze ferahlayacak nefes borusunu dahi anında tıkaçla boğuyor

Haberin Devamı


Dolayısıyla tekrarlıyorum, statükoyu sahiplenen her eleştiri en “sağdadır” ve nokta!

*


AMA
işte bizim sahte “sol” bütün bu etik tavrı ve bütün bu nesnel tabloyu çöpe atıyor.


Elinde AK Parti’yi cesur davranmamakla eleştirmek gibi gerçekten “sol” bir koz varken, kalpazan taife bunun tam aksini yapıyor. Bu parti statükoyla biraz cebelleşti diye aynı takım kıyameti kopartıyor. Çünkü onlar “müesses nizam”ın en gerici avukatlığını üstleniyorlar.


Ve utanmadan da böylesine aşırı sağ bir tavrı “sol” (!) diye yutturmaya yelteniyorlar.


Üstelik, aynı iktidar kurumu dâhil hukuki jüristokratizm halk iradesini temsil eden tüm siyasi partilerin üzerinde Demokles kılıcı sallarken; artı, askeri militarizm her gün bir yenisi ortaya saçılan kumpaslarıyla zorbalık ideolojisi sergilerken, bizim hazretler milleti kör yerine koyup, “sivil faşizm” fasaryalarını yine “sol eleştiri” (!) diye piyasaya sürmeye çalışıyorlar.

Haberin Devamı


Fakat iş AK Parti’nin AB dinamiğini tavsatması; Kürt açılımını unutması; Apollinaire şiirinin bile yasaklanmasına göz yumması; yahut Ermenistan’la normalleşmeyi yokuşa sürmesi gibi mutlaka “sol” eleştiri gerektiren konulara geldi miydi, hiç mi hiç tınmıyorlar.


Veya tersine, “egemenlik AB’ye satılıyor”; “üniter devlet yıkılıyor”; “soykırım resmileşiyor” gibi sağın bile en sağı tutumları tekrar “sol” (!) diye pazarlamaya kalkıyorlar.


Ve ben evrensel “sol”un kıstas ve değerleri dürüstçe özümsediğim içindir ki AK Parti’ye yönelik eleştirilerimi “Şarkta muteber” bir sahte “sol”un (!) falsolu merceğiyle sağa, en sağa, en aşırı aşırı meylettirmek sahtekârlığına kapik prim vermiyorum ve vermeyeceğim.

Yazarın Tüm Yazıları