Yaşar Nuri Öztürk Hocamızın ardından

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, kendi kurduğu İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde kurucu dekan olarak çalıştı. Aydın bir ilahiyatçı olarak kendisi gibi aydın din adamları yetiştirdi. Onu çok erken kaybettik. Oysa hepimize aktaracağı çok daha fazla bilgi vardı.

Haberin Devamı

Yaşar Nuri Öztürk ile tanışmış, onunla aynı serviste çalışmak şansını elde etmiş biri olarak, onu her zaman izlemiş, düşüncelerine ve görüşlerine hayranlık duymuşumdur.
Onu çok erken kaybettik. Oysa hepimize aktaracağı çok daha fazla bilgi vardı.
“Kuran-ı Kerim’i duvarlarda asılı olduğu yerden indirin, alın elinize ve okuyun, defalarca okuyun öğrenin” derdi. “Ancak bu şekilde onun bunun cahilce söyledikleri sizi etkisi altına almaz. Siz kendiniz kitabımızı okuyun, başkalarından öğrenmeye çalışmayın” sürekli olarak tekrarladığı cümleleriydi.
Hurafelerin, gerçekle ilgisi olmayan uyduruk hadislerin en büyük düşmanıydı. Dinimizi en gerçek şekilde öğrenmiş, 10 yaşından beri de hafızlık yapmış, en değerli ilahiyatçımız, en bilge insanlardan biriydi.
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, yıllarca kendi kurduğu İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde kurucu dekan olarak çalıştı. Aydın bir ilahiyatçı olarak kendisi gibi aydın din adamları yetiştirdi. “İslamiyete en büyük kötülüğü uyduruk bir din icat eden yobazların yaptığını” söylerdi.
Hürriyet gazetesinde yıllar önce ben Kelebek ekinde magazin bölümündeyken, o da Ramazan sayfasını hazırlamak üzere bizimle aynı serviste çalışırdı.
O dönemde yanına gidip sürekli soru sorardım. İnanılmaz bir bilgi kaynağı idi.
Ona bir gün “Hocam, İslam’da kadının yeri hakkında yanlış inanışlar var, siz ne düşünüyorsunuz” diye sordum.
Gülümseyerek şu cevabı verdi: “Feyza Hanım, İslamiyet’te kadın aslında yüceltilmiştir. Ancak zamanla her şey yanlış yorumlandı.
Zaten sadece bizde değil, diğer dinlerde de, şöyle bir geçmişe bakarsanız, bazı karanlık kişilerce kadın hep ezilmiş, üzülmüş, evlere kapatılmış, ikinci plana atılmaya çalışılmıştır.
Kimi zaman kadınları cadı, büyücü suçlamalarıyla, yakarak öldürmekten bile kaçınmamışlar...
Bu tamamen kadının zekâsından, gücünden, cesaretinden, güzelliğinden korktukları içindir.
Kadın onlara hem çekici görünür, ona karşı dayanılmaz bir çekilme hissederler, ama bir yandan da bu nedenlerle ondan korkar, kurtulmak isterler.
İşte bu yüzden onu toplumdan dışlamak, eve kapatmak, örtüp basmak, ikinci cins olarak görmek eğilimi içindedirler. Kısacası kadınlar tarih boyunca erkeği hep korkutmuştur...” Bu sözlerini unutmadım, nitekim daha sonra gerek yazılarında, gerekse TV konuşmalarında sık sık tekrarladığı şu sözleri bu açıklamanın çok anlamlı bir özetiydi.
“Yobazın olmadığı her yer cennettir, kadın yaktınız, ozan yaktınız, köpek yaktınız, yobaz varken cehenneme gerek yok” derdi.
Hocamızın büyük çoğunluğu İslâmiyet hakkında 50’ye yakın kitabı vardır.

 

Herkes okusun

Haberin Devamı

İlk tercümesi Elmalılı M. Hamdi Yazır tarafından yapılan Kuran’ın yorum katılmamış Türkçe çevirisini yayınlamıştır.
Son yıllarda en çok satan ve ses getiren “Maun suresi” ve “Allah ile aldatmak” kitaplarını herkesin okuması gerektiğini tekrarlardı.
Gerçekten de özellikle günümüz gençlerinin, bu aydın din adamının, kitaplarını okumak, okutmak, çevrelerine yaymak güzel dinimizin gerçeğini öğrenmeleri ve öğretmeleri açısından kutsal görevleri olmalıdır.
Allah rahmetini ondan esirgemesin. Mekânı cennet olsun.

 

Haberin Devamı

Evlilik öncesi ilişkiye karşıyım

Sevgili Güzin Abla ben 18 yaşında, Erzurum’da yaşayan genç bir kızım. Zaman zaman köşenizdeki yazıları okudukça şok yaşıyorum.
Ne yazık ki milletimizde namus denen bir kavram kalmamış. Kızlar sevişiyor, sonra da bakireyim, hiç cinsel ilişkim olmadı, diyebiliyor...
Ya da evlenmeden hamile kalıyor, sonra da sizden yardım istiyor, ölmekten söz ediyorlar. Bu nasıl şey, bunları yaptıktan sonra, sevdiğiniz kişinin ya da ileride kocanızın yüzüne nasıl bakabileceksiniz?
Ben evlenmeden ilişkiye karşı biriyim. Bu düşüncem, hem erkek hem kadın için geçerli.
Şu an sevdiğim kişiyle 14 aydır beraberiz. O da ben de kendimizi evliliğimize saklıyoruz.
Ben 18 yaşında bu kadar bilinçli olabiliyorsam, eminim benden büyük yaştakiler de biraz daha olgun düşünebilir...
Rumuz: Kararlıyım

 

YANIT

Haberin Devamı

Sevgili kızım, bana gelen yazılardan gerçekten, ülkemizde cinsel açıdan ne kadar büyük bir cehalet yaşandığını, gençlerimizin hayatın bu vazgeçilmez olgusu hakkında en ufak bir bilgi edinmeden, cinselliğe adım attıklarını görmek mümkün.
Bunun sorumlusu tabii ki eğitim sistemimizdeki cinsel eğitim eksikliği...
Avrupa’da cinsel ilişkiye girme yaşı 14’e kadar düştü, deniyor. Bazı çevrelerde bizde de durum pek farklı değil.
Eğer bu yaygınlaşmışsa çok üzülürüm.
Çünkü eğitimsizlik ve ailelerin vurdumduymazlığı nedeniyle bu eğilimi gösteren çocuklar, çok büyük acılarla, çok ciddi sorunlarla karşılaşıyorlar...
Her ne kadar benim köşem bir cinsel eğitim köşesi değilse de, zaman zaman cinsellik açısından en basit bir konuyu bile bilmeyen, araştırmak, okumak ihtiyacı duymayan, yakınlarına da sormaya cesaret edemeyen gençler çaresizce bana başvuruyorlar.
Benim verdiğim cevaplar ise sadece basit bir uyarıdan öteye gitmiyor.
Ama çok iyi biliyorum ki, bazı çevreler benim bu tutumumu hoş karşılamıyorlar.
Onlar cinselliğin özgürce yaşanmasından yanalar...
Cinselliğin yaşamın çok değerli bir parçası olduğunu düşündüğüm için, ben onlar gibi “bu içgüdünü nasıl tatmin edersen et” diyemiyorum.
Çünkü belirli bir yaşa ve olgunluğa ulaşmadan cahilce seks yaşamına başlayan gençlerin en azından beklenmedik bir hamilelik karşısında nasıl da paniğe kapıldıklarını, nasıl büyük acılar çektiklerini görüp üzülüyorum.
Ben, kim ne derse desin, her şeyin, sevgiyle, mutlulukla, karşılıklı güvenle paylaşılmasından yanayım...
Her şeyin de bir zamanı olduğunu düşünüyorum.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları