Ülkemizde sağlık ne zaman ciddiye alınacak

Merhaba Güzin Abla... Ben sana çok rahatsız olduğum ve defalarca karşılaştığım bir sorunu yazmak istedim; hastanelerdeki hastabakıcıların eğitimsizliği...

Ben 2000 yılında bir kaza geçirdim ve 3,5 ay hastanede kaldım. Bu sırada arka arkaya üç ameliyat geçirdim. Son ameliyatımda, hastabakıcılar beni ameliyathaneden odaya götürmek üzere sedyeye koyarlarken, kırık olan ve ameliyat olduğum ayak bileğimi tekrar kırdılar.

Bundan bir süre sonra, hamilelik kontrolü için gittiğim özel bir hastanede, doktorum bebeğin kalp atışlarını dinlemek için beni makineye bağladığı sırada acil bir hasta için anons edildi ve beni hastabakıcıya teslim edip gitti. Ben makinede bağlı oluğum halde hastabakıcı kadın beni bıraktı ve hemen yan odadaki dikiş makinesinin başına geçti, kendine perde dikmeye başladı. Buna tepkisiz kalamadım ve bağlı olduğum makineyi sökerek ayağa kalktım ve hastaneyi terk ettim.

Aradan bir yıl geçti. Çalıştığım iş gereği müşterilerimi arayıp tahsilat yapmam gerekiyor. Bir doktor müşterimi aradım. Santral bir yere bağladı, çıkan hastabakıcı televizyonun sesini öyle açmıştı ki sesimi duymuyordu. Ancak bir dakika sonra televizyonun sesini kısmayı akıl edebildi.

Söylemeye çalıştığım, sağlık kadar önemli bir alanda böyle insanların ne işi var; insan hayatı bu kadar ucuz mu? Bu kuruluşlarda daha kültürlü, daha bilgili personellerin olması gerekmiyor mu? Ya çalışanlarına yeterli eğitimi versinler ya da daha bilgili personel alsınlar.

Cehalet yüzünden ölen birçok insan biliyorum. Zaten ülkemizde sağlık gibi hayati önemi olan bir konu hiçbir zaman yeteri kadar ciddiye alınmıyor. Can bu, oyuncak değil! Haksız mıyım ablacığım; ne dersin?

n RUMUZ: DERYA DENİZ

Aman kızım, sen ne diyorsun? Hastanelerde, hastabakıcılara gelinceye kadar ne denli ciddi hatalar yapılıyor, görmüyor musun? Hemen her gün gazete manşetlerinde okuyor, görüyoruz. Kendi yaşadıklarımızı ise hiç saymıyorum.

Geçtiğimiz gün yüreğimi dağlayan bir haber vardı. Minik bir yavru, ilaç yuttuğu kaygısıyla hastaneye götürülüyor ve orada midesine sokulacak boru yanlışlıkla akciğerine gönderiliyor, verilen ilaç akciğere dolunca, güzelim bebek kaybediliyor.

Özellikle son zamanlarda, bu tür doktor hatalarına çok daha sık rastlanmakta... Ben de bu tür olayların eğitim yetersizliğinden kaynaklandığını düşünüyorum.

Kızımı au-pair olarak uzaklara göndereyim mi

Sevgili Güzin Abla, ben 18 yaşında kız annesi bir genç kadınım. Kızım bu yıl liseyi bitirdi. Şimdi İngiltere’ye gidip, yaz boyu au-pair’lik yapmak istiyor. Hem para kazanacakmış, hem lisan öğrenecekmiş, bir yandan da yeni bir ülke ve yeni insanlar tanıyacakmış.

Ben tutucu bir anne değilim. Ancak kızım şimdiye kadar tek başına yolculuğa çıkmış bile değil... Acaba kendi başına kalırsa bir tehlikeyle karşılaşır mı? Böyle bir şeye izin vermeli miyim? n RUMUZ: ENDİŞE


Kızının günün birinde kendi kanatlarıyla uçmayı öğrenmesi gerekecek sevgili okurum... Çocuklar elbette ki kişiliklerini kazanmalı, anne ve babalarından bağımsız yaşamayı öğrenmeliler.

Ancak bunu tehlikelerle karşılaşmadan, onları sarsacak, ruhsal açıdan tehdit edecek sorunlarla boğuşmak zorunda kalmadan da yapabilirler.

Kızın 18 yaşında olduğuna göre, bazı konularda artık kendi kendine karar verebilecek olgunluktadır.

Yeni bir lisan öğrenmek ve yeni insanlar tanımak istemesi de çok doğal. Birkaç ay boyunca, au-pair’lik yapıp bebek bakması, ciddi aileler yanında kalması hiç de fena fikir değil. Ancak bu konuya anne ve babası olarak el koymalı, ciddi bir organizasyon aracılığıyla gideceği yeri ve aileyi saptamalısınız. Kızınızı kabul edecek aileyi araştırmalısınız.

Ayrıca orada kalacağı süre boyunca sağlık sigortası yapılmasını istemelisiniz. Onu uzaktan da olsa kontrol altında tutmak şartıyla bence izin vermelisiniz.

Üniversitede karşılaştık ama bana yüz vermiyor

İki yıl önce bir arkadaşım beni bir gençle tanıştırdı. Önceleri çıkmadık, ama üç ay boyunca aynı dersanedeydik. Sonradan arkadaş olduk. Bir süre sonra bana karışmaya ve takılmaya başladı; giydiğim eteğin boyuna, kiminle yemeğe gittiğime, kimlerle mesajlaştığıma, makyajıma kadar her şeyime...

Sonra üniversite sınavına girdik ikimiz de... Sınavlar sırasında birbirimizi göremedik, ama iki yıl sonra aynı okulda tesadüfen karşılaştık. Önce tanıyamadı beni; derken eskisi gibi davranmaya başladı. Ondan sonra da tamamen değişti. Üstelik bu sefer ben ondan hoşlanmıştım.

Sanırım biraz fazla belli ettim, yine de onun bu hareketleri yapması gerekmiyordu. Şimdi aramız kötü sayılır. Sence iki yıl önce benden hoşlanıyor muydu? Nasıl davranmam lazım? Bana unut deme lütfen.

n RUMUZ: GUERNİCO


Sevgili kızım, öncelikle mektubundan fazla bir şey anlayamadığımı söylemek istiyorum sana. Bana cevap yazmadığım için sitemler etmişsin... Ama inan ki senin yazın bana "Bu nasıl bir üniversite öğrencisi" dedirtti. Mektubunu yukarıdaki haline getirmek için akla karayı seçtim! Merak ediyorum, lisede edebiyat öğretmeniniz kimdi?

Mektubundan anlayabildiğim; önceleri sana ilgi gösteren bu gencin, şimdi senden uzak davranması... Eğer gerçekten de bahsettiğin buysa, aradan geçen iki yıl içinde sana karşı duyguları değişmiş olabilir. O dönemde sen ona pek yüz vermemişsin, o da seni unutmuş anlaşılan. "Sakın unut deme" diyorsun. Ama ortada pek bir şey yok, aranızda flört tarzı bir yakınlık da olmamış. Ona duygularını belli ettiğin halde sana yüz vermiyorsa, ne demeliyim şimdi sence?
Yazarın Tüm Yazıları