Tükenmeyen bir umut

Bir o yazdı, bir diğeri... Erkek yazdı, kız cevap verdi. İkisi de aslında gerçek anlamda karşılarındakinin o olup olmadığından emin olamıyorlardı.

Bilemiyorlardı ama tükenmeyen bir umutla, sürekli yazıştılar köşemde. Birinden birinin "işte o benim" demesini beklercesine...

Erkeğin bundan önceki yazısı Rumuz: "Seni hep bekleyeceğim" idi.

"Ablacığım aşkımı, sevdiğim kızı asla kaybetmek, üzmek istemezdim ama ne yazık ki daha önce başımdan geçen evlilik ve ilk eşimden olan çocuklarımın varlığı, toplumun ve yakın çevremizin baskısı bizi, birbirimizi taparcasına sevmemize rağmen ayırdı.

Ben işte bu duygularla dolu iken, çok ama çok seviyorken, aşkımdan deli divane iken, aşkımı bırakmak zorunda kaldım ve onu çok üzdüm. Ben ona layık olamadım. Dünyanın en güzel, en cici ve en mükemmel kızına layık olamadım ama inan ki benim asla suçum ve günahım yok.

Ben onun için her şeyi ama her şeyi yapmaya razıyım yeter ki o beni affetsin" diyordu yana yakıla...

Aşağıda okuyacağınız satırlar ise, kızın son mektubu...

Hálá tam olarak emin değil, o yazıları yazanın taparcasına sevdiği erkek olup olmadığından... Ama yine de cevap veriyor. Kaçıp gitmeyi düşünürken bile umutla bekliyor.

Gerçekten ben de bilemiyorum. Müthiş bir rastlantı mı? Kaderin bir oyunu mu? Yoksa gerçekten birbirlerini yarı tanır yarı tanımaz halleriyle, tam da emin olamadan yazıştıkları bu diğer yarıları mı?

İşte yeniden bu son mektubu yayınlıyorum. Birkaç değişik mail adresi var. Belki buluşmalarına yardımcı olur diye ikisini de veriyorum.

İçimden de, keşke gerçekten kaderin ayırdığı o iki sevgili olsalar, birbirlerini bulsalar, keşke bu defa kavuşsalar diye dua ediyorum.


Sanki aşık olduğum adamın seslenişi bu

Seni affediyorum desem ne değişecek? Her şey senin elinde biricik aşkım! Ben ne yapabilirim ki bu durumda...

Sevgili Güzin Abla, 15 Ekim Çarşamba günü yayınlanan "Seni Hep Bekleyeceğim" rumuzlu yazının sahibi sanki aşık olduğum adam. Bu yazının bana seslenişi, duygularının yakarışı olmasını o kadar çok isterdim ki... Hatta satırlarını okuyunca, yaşını belirttiği cümleyi görünceye kadar,

"Benim sevgilim olmalı bu; demek ki gerçekten olanlardan çok üzülmüş; boş yere ona kızmışım; sesli ve sessiz olarak onu kıracak şeyler söylemişim; bana insan olarak bile değer vermediğini düşünmüşüm" dedim kendi kendime. Ama sonra yaşını belirtince (eğer yayınlanınca anlaşılmasın diye yaşını değiştirmediyse tabii) bu insanın sevdiğim adam olmadığını, boş hayallere kapıldığımı düşündüm. Ayrıca size daha önce yazdığı yazıya verdiğim yanıtın da, benim canımdan çok sevdiğim sevgilime olmadığını...

"Gerçek aşkım" dediği o kişinin ben olduğumu düşünerek sevgilime, ondan çok daha fazla gözyaşı döktüğümü söylemek istiyorum. Sağlığımı ve onurumu kaybettim. Ama bana en çok acı veren şeyin onun bile bile hırpalanmama göz yumması; hep sessiz, hep suskun kalarak bana hiç değer vermediği gerçeği ile kahrolmama seyirci kalması... Çok ama pek çok kırıldığımı, incindiğimi bilmesini istiyorum.

NEDEN MÜCADELE ETMİYORSUN

Gerçi ona defalarca bunu anlatmaya çalıştım ama o her seferinde hiçbir şey söylemeden telefonu suratıma kapadı, bazen daha da kaba davranarak telefonlarımı açmadı.

Yakında çok uzaklara gidiyorum. Olan biten her şeyi unutmayı, hatta bu uğurda hafıza kaybı geçirmeyi bile istiyorum. Gördüğünüz gibi bu denli acı çektim ben. Kendimi toparlamak, her şeyi unutmak için bambaşka bir ülkede yepyeni bir hayata başlama hayali ile yola çıkmaya hazırlanıyorum. Ama, onu ve onun bana, olan bitene yaklaşımını ölünceye kadar unutamayacağım.

Sizin kendisine tavsiyede bulunduğunuz mücadeleyi o benim için göze almadı. Ben de bir yere kadar götürebildim. Artık mecalim kalmadı. Olanlara direnmek için çok yoğun çaba sarf ettim ama baktım ki ben ben olmaktan çıktım. Psikolojik sarsıntı geçirdim. En sevdiğim insanlara kırıcı davranışlar sergilemeye başladım.

Her şeyden uzaklaşmak mümkün de, kalbimin sahibi hálá o iken ondan ayrı kalmayı, ondan uzaklaşmayı, hele de o satırların sahibi gerçekten benim sevgilim ise, yeni hayatıma nasıl intibak edeceğimi ben de bilemiyorum açıkçası.

Ben seni pek çok özleyeceğim bir tanem. Gerçi değişen bir şey yok. Nasılsa burada da özlüyorum. Ama yazdıklarından anlıyorum ki sen beni asla aramayacaksın. Bizim için, ikimiz için öylece elini kolunu bağlayıp harekete geçmezsen ben ne yapabilirim ki? Senin söylediğin gibi, benim ailemin sana olan sevgime karşı çıktıkları doğru değil. Onların karşı oldukları senin olaylara yaklaşımın. Tavırların öylesine kolumu kanadımı kırdı ki. Yine de seni hálá çok ama çok seviyorum.

Keşke duygularını yüzüme karşı haykırsaydın. O zaman her şeyin çok farklı gelişeceğini sen de görecektin. Şunu hiç aklından çıkarma gururlu aşkım, hayalleri gerçeğe dönüştürmek insanın kendi inisiyatifindedir. Bak ben de yayınlanan yazının muhatabının ben olduğumu hayal ederek sana cevap yazdım. Belki de sen o değilsin. Ama karşımdaki duygu dolu beyefendinin sen olduğunu düşünmek istedim. Belki ben onu senmişsin gibi hayal etmeseydim son kez bizim için neler düşündüğümü bu satırlara dökemezdim.

İnsan bence hayallerinin peşinden gitmeli. Sen buna set çektin. Daha doğrusu, eğer seninse, yazından anladığım kadarıyla ailenin seni engellemelerine izin veriyorsun. Ben ne yapabilirim ki bu durumda? Her şey senin elinde biricik aşkım! Seni affediyorum desem ne değişecek sevgilim?

Madem her şeyi yapmaya razıyım diyorsun neden Güzin Abla’nın tavsiyesine kulak verip var gücünle mücadele etmiyorsun.

RUMUZ: ÖZEL BİRİ

E- mail: sonmezer1164@gmail.com/ mckinley.esmeralda05@gmail.com
Yazarın Tüm Yazıları