Tedbir nafakası mağduru erkekler yakınıyor

24 Temmuz’da “Süresiz nafaka terörü” başlıklı bir yazı yayımladım. Nafaka mağduru bir erkeğin anlattıkları gerçekten dikkat çekiciydi. Bu yazıyla ilgili birçok mail geldi. Birkaçını yine köşemde paylaşıyorum. Evet, bu yaşananlar gerçekten hiç hoş değil ama bunlar sanırım aşırı uçlarda ve acımasız, hatta ruh hastası eşlerin yaşattıkları mağduriyetler. Şükürler olsun ki, kadınlarımız bu kadar acımasız değil. Buna karşılık elbette ki köşemi izlediklerini söyleyen Aileden Sorumlu Bakanlığımızın ileri gelenlerinin yeni bir düzenleme için çalışma yapacaklarına inanıyorum. Çözüm her iki tarafı da mağdur etmeden, hiç kimsenin hayatını karartmadan düzenlenecek yeni yasalarda olmalı.

Haberin Devamı

Ağır yaptırımlar erkeklere zulüm oluyor

Değerli Güzin Ablamız, nafaka ile ilgili makalenizi okudum ve sizinle gurur duydum,

Teşekkürlerimi iletmek istedim. 30 yıldır süre gelen Türkiye’nin kanayan yarasına parmak bastınız. Bu nafaka ve 6284 sayılı kanun yüzünden birçok aile yok olmuş, halen yok olmaya devam etmektedir.

Şu an bu madde bir silah olarak kullanılıyor.

Nedeni de ‘kadının beyanı esastır’ maddesinden gelmektedir. Hemen arkası boşanma davaları ve buradan alınacak tazminat, ziynet eşyaları ve tedbir nafakasıyla başlar, yoksulluk nafakasıyla devam eder.

Çocuk olduğu takdirde süresiz yoksulluk nafakası yanında çocuk için iştirak nafakası bağlanmakta.

Ayrıca yine beyan üzerine uzaklaştırma kararları alınıyor, erkek evine dahi yaklaşamıyor, nafakasını ödeyemediği takdirde her ay için 3 ay tazyik hapsine çarptırılıyor.

Haberin Devamı

Bu ağır yaptırımlar maddi ve manevi erkeğe zulüm oluyor.

Bizler Boşanmış İnsan ve Aile Platformu adı altında, kardeş gruplar da dahil olmak üzere yaklaşık 8-9 bin kişiyiz. Platform başkanımız İlknur Birsel...

Siz değerli basın mensupları ve yazarlar sayesinde sesimizi  duyurmaya çalışıyoruz.

İçimizde o kadar müşkül durumda insanlar var ki anlatamam. Sürekli tazyik hapsine çarptırılanlar, sırf nafakasını ödeyemediği için intihar girişiminde bulunanlar, boşandıkları eşlerinin psikolojik baskılarına dayanamayıp, cinnet getirenler...

Kanunlar boşanmış bir kadını korumaya alırken erkeği maddi ve manevi açıdan mağdur bırakıyor...

Dolayısıyla evlendikleri ikinci kadınlar da çok zor durumda kalıyor.

Artık bu kanunlar, kadını koruma yerine intikam amaçlı kullanılır hale geldi.

Bu yasanın Türk adet ve göreneklerine göre revize edilmesi şart oldu.

Bu vahim bir durum.

Artık bu kanun koruma değil cinnet sebebi olarak görülüyor. Kadınlarımız kendilerine sunulan hakları bir silah olarak erkeklere karşı kullanmaktalar.

Bu konunun acilen masaya yatırılıp gözden geçirilmesi gerekiyor.

Rumuz: Cinnet sebebi

Tedbir nafakası yüzünden hayatım karardı

Merhaba ben 5 yıldır tedbir nafakası ödüyorum... Çocuğuma 600 TL ve somut hiçbir gerekçe sunulmamasına rağmen hâlâ boşanamadığım (maalesef) eşime 900 TL ödüyorum... Yaşadığım maddi sıkıntılar bir yana, çocuğum bana gösterilmiyor.
Emniyet, BİMER (Başbakanlık İletişim Merkezi), Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Malatya Valiliği gibi çeşitli kurumlara başvurdum, sonuç alamadım....
Çocukla İlişkinin Düzenlenmesi davası açtım, maddi sıkıntılarıma rağmen 4 bin 600 TL daha harcadım ki çocuğumu haczedip görebilmek için... Bunun da ilk celsesi, 6 aydan daha uzun bir süre sonraya tarih verildi... Yardım edin ablacığım.
◊ Rumuz: Çocuğumu göstermiyor

Haberin Devamı

Kanunlar değişmediği sürece hiçbir kadınla evlenmem artık

Boşanmaya, malın mülkün yarısına ve süresiz nafakaya göz dikmiş eski karım ikide bir “ayrılacağım senden” derdi. Her hafta bir sebep bulup kavga çıkarırdı. Bir gün “boşanmak istiyorum senden” dedi. Çalışmayan bir ev hanımıydı. 4 çocuğumuz vardı.
Ben hep alttan alıyor, “Ayrılıp ne yapacaksın. Evimizde şiddet yok, geçim sorunu yok. Hayat standardın düşer” derdim. O da “Neden hayat standardım düşecek ki? Şimdiye kadar sahip olduğun emlakların yarısı benim. İkisini de alırım. Birinde otururum, diğerini kiraya veririm. Senden de ömür boyu nafaka alırım, gül gibi geçinir giderim” diye karşılık verdi.
Ona, “Çocuklar daha ufak, 3-4 sene daha bekle, biraz daha büyüsün de, hâlâ kararından vazgeçmez isen ayrıl. Dava açsan bile hiçbir gerekçen yok, hâkim boşamaz” dedim.
Bunun üzerine avukata gitmiş, avukat yönlendirmiş. Bir gün gönüllü olarak benimle birlikte olduktan sonra karakola gidip “kocam bana tecavüz etti” demiş.
Anında evden uzaklaştırma cezası aldım ve beni evden attılar.
Eve yaklaşamadım, çocukları göremedim.
Sonra da anlaşmalı olarak ne istedilerse verdim ve boşandım. Çocukları da istemedi, velayetleri bana bırakıldı. Çocuklarıma bakıyorum. Ona da süresiz nafaka ödüyorum. Malımı mülkümü, tazminatı, süresiz nafakayı alan eski karım özgür bir dul kadın hayatı yaşıyor. Keyfine bakıyor.
Bu yasaları silah olarak kullanan eski karımın bana yaptıklarından sonra şunu anladım:
“6284 sayılı kanun”, “TMK Kanunu’ndaki edinilmiş mallara ortaklık rejimi” ve kadının “süresiz ömür boyu nafaka” alabiliyor olması kadını boşanmaya teşvik ediyor.
Ben hayata küstüm, kadınlara güvenimi kaybettim.
Kanunlar değişmediği sürece hiçbir kadına güvenip evlenemem artık.
◊ Rumuz: Süründüm

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları