Paylaş
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı, Çevre Komisyonu’na geldiği iki yıl öncesinden bugüne bir adım felaketin eşiği, bir adım felaketten geri dönüş şeklinde ilerlemekte.
Cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla bir süredir ertelenen tasarının son şekli bizler için hâlâ endişe verici.
Yasa tasarısına eklenen “hayvan refahı” kavramı, hayvanı koruyan, kollayan bir düzenden söz etmez. “Hayvan refahı”, dünyada uygulandığı hali ile; ‘en insani şekilde’ hayvanların öldürülmelerini, kullanılmalarını ve sömürülmelerini düzenleyen bir sistemdir.
Örnekle açıklamak gerekirse; ülkemizde fare zehri ile hayvan itlafları son bulacak, hayvanların acı çekmeden ölmeleri sağlanacaktır. Buna da “uyutma” adı verilecektir.
Yasa tasarısı ile mevcut yasanın bel kemiği olan 6. Madde içerisinde yer alan “sahipsiz hayvanları topla, kısırlaştır, aşıla, aldığın yere bırak” ilkesinden vazgeçildiği görülmektedir.
Tasarıda bu hayvanların okul, hastane, oyun alanı ve ibadethane gibi yoğun kullanım alanı dışındaki yerlere bırakılması düzenlenmektedir.
Bu ne demektir? Lütfen, biri, bir mahalle göstersin ki içinde park alanı, camii, okul olmasın!
Hayvan mobildir, gezer. Hayvan o alanlardan birinin civarına gittiğinde (ki bu kaçınılmaz) anında toplanacaktır. Getirilen istisnalar, prensibi bozmak için çok ustaca düzenlenmiştir.
“3R” KURALI GETİRİLDİ ANCAK...
Yine hayvanlar üzerinde deney yapılmasına ilişkin düzenleme, onca muhalefete rağmen yasa tasarısından çıkarılmamıştır.
Ayrıca “AB direktif ve prensiplerine uyulacaktır” denilerek Türkiye’ye “3R” prensibi getirilmiştir. 3R prensibi; replacement, reduction, refinement kelimelerinin baş harflerinden oluşur. 3R kuralı kısaca:
1) Deney hayvanlarına ihtiyaç duyulmadan yapılabilen deneylerin, hayvan deneylerinin yerini alması,
2) Deneylerde kullanılan hayvan sayısının mümkün olduğunca azaltılması,
3) Deney hayvanlarının duyacakları acının olabildiğince azaltılması prensibini savunur.
Ancak Şubat 2014’te çıkarılan Hayvan Deneyleri Etik Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik ile sokak hayvanlarının deney hayvanı olarak kullanılmasının önü açılmıştır.
Bununla beraber, yasa tasarısına “sokak hayvanları ve bakımevlerindeki hayvanların deneylerde kullanılması yasaktır” şeklinde bir düzenleme eklenmiştir.
Ancak bir sonraki maddeye göre internet üzerinden hayvan bakımevlerinden hayvan satın alınabilecektir. Bu da kanun yapıcının samimiyetinin sorgulanmasını gerektirmektedir.
Çünkü ülkemizde barınaklardan ücretsiz hayvan sahiplenilmesi oranı dahi çok düşükken, bir de üstüne para vererek sokak hayvanlarının satın alınmasını beklemek, ancak başka niyetler var ise söz konusu olabilir.
Evet, sokak hayvanları ve bakımevindeki hayvanlar üzerinde deney yapılması yasaklanmıştır, ancak hayvanların bakım evinden satın alınarak deneylerde kullanılmasına karşı bir engel yoktur.
Petshop’larda balık ve kanatlı hayvanların dışında hayvan satışı yasaklanmış, hayvan satışının sadece üretim çiftliklerinden yapılması prensibi benimsenmiştir.
Son anda eklenen düzenleme; üretim çiftliklerinden ve hayvan bakımevlerinden internet üzerinden satışın mümkün kılınmasını sağlıyor.
Denetimin sıkı ve düzenli yapılamayacağından endişelendiğimiz bu üretim çiftliklerinin bir de internet üzerinden satışlarının merdiven altı ticareti körükleyeceği şüphesizdir.
CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL
Öte yandan “hayvanlara karşı işlenen şiddet suçu”, ceza kapsamına alınmıştır. Sahipsiz bir hayvanı kasten öldüren, 4 aydan 3 yıla kadar, hayvanlara işkence yapan, cinsel ilişkide bulunan 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Bu, olumlu bir gelişme olmakla beraber amaca hizmet etmemekte. Çünkü Ceza Usul Kanunu gereği; 2 yıl altı hapis cezaları paraya çevrilebilmekte, 3 yıl altı hapis cezaları ise hükmün açıklanmasının geriye bırakılması ile askıda kalabilmektedir.
Kısacası, sabıkaya işlenmeyecek bir hükmün, caydırıcılığı da yine olmayacaktır.
İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanlığı
Paylaş