Bu pazar Hürriyet ilavesinde, belki de bazılarınızın gözünden kaçan, ya da sizleri, bir pazar günü, keyifli bir yazı olmadığı için huzursuz kılan bir yazı yayınlandı.
‘T.Ö. sadece ailesinin değil, suskun mahallenin de kurbanı’ başlıklı bu yazı sevgili arkadaşımız Şermin Sarıbaş’ın gerçekten araştırmacı gazetecilik adına kutlanacak bir röportajıydı.
Bu konu biraz da benim konum ve ben bu çocukların yaşadıkları acıya sıklıkla şahit oluyorum. Bana gelen mektuplarda bu T.Ö. olayının benzerlerine o kadar sık rastlanıyor ki...
Köşemde aynı sıklıkla yer veremememin nedeni, belki de çaresiz kalışım. Arada bir seslerini duyuruyor ama, bununla yetinmek zorunda kalıyorum. Çünkü çoğu bana yaşadıkları bu inanılmaz acıyı aktarırken, yine de korku içinde, olayın duyulmaması, ailelerinin haberdar olmaması için açıklama istemiyorlar.
Başlarına gelebilecek daha korkunç olaylardan kaçınmak istemeleri yüzünden ya adres vermiyor, ya da gizli tutulmak için yalvarıyorlar. ‘Annem duyarsa bana inanmaz, beni evden kovar’ diye çırpınıyorlar.
Gerçekten de sevgili arkadaşımız Şermin Sarıbaş’ın yazdığı gibi toplum olarak, güvenlik görevlileri olarak, aileler olarak bu tür olaylara sanırım ‘Bizi ilgilendirmez, sonuçta aile içi bir sorun’ şeklinde bakıyoruz.
O küçücük kızları, yaşadıkları bu inanılmaz ensest olayı karşısında yapayalnız bırakıyoruz. Görmezlikten gelebiliyoruz.
Ve bekaretle ilgili bir konu karşısında ‘Biz Müslümanız!’ diye hemen tepki gösterenler, flörtü teşvik ettiğimi söyleyerek bana yüklenenler, bu tür olaylara ne yazık ki seyirci kalabiliyor.
Bir babanın, bir ağabeyin, öz ya da üvey kızına daha çocuk yaştan itibaren uyguladığı bu korkunç taciz, bu iğrenç sapıklık, nedense sessiz bir umursamazlıkla karşılanıyor.
Pazar günkü bu röportaj belki bir uyarı olur. Belki T.Ö gibi korku ve utançla, sessiz kalmaya itelenen kurbanlar, artık şikayet edebileceklerini ve bu işkenceden kurtulabileceklerini görüp, umut edebilirler.
Artık bana yazıp, ‘Sakın adımı yayınlama, sakın benden söz etme... ’ demek yerine, Emniyet Şube Müdürlükleri’ne başvurup, korunma isteyebilirler.
Güvenlik güçlerinin yanlarında olduğuna, suçluların cezalandırılacağına inanabilirler artık.
Okurlarınızın içtenliğine ve kalitesine inanıyorum
Merhaba Güzin Abla. Köşenizle tanışmam iki ay önceye dayanır. Ve gördüm ki gerçekten okuyucularınızla çok samimi bir bağ kurmuşsunuz.
Ben 20 yaşında çalışan bir gencim. Bugüne kadar ilişki açısından sadece yüzüm hiç gülmedi ve inanın, ruhumda çektiğim acı ve özlem, fiziksel olarak da hissediliyor. Artık sadece ciddi son bir ilişki yaşamak istiyorum.
Okurlarınızın samimiyetine ve kalitesine inandığımdan bu kişiyi okuyucularınız arasından tanımayı çok istiyorum. Bu yazıyı yayınlarsanız, inanın dünyanın en mutlu insanı olacağım. Mail adresimi veriyorum.
amac.a@mynet.com
Sevgili oğlum, ben de senin gibi okurlarımın samimiyetine ve kalitesine inanıyorum. Ama aslında bu tür mektuplara pek yer vermek istemesem de, bazen dayanamıyorum.
Ancak bu mektuplar genellikle karşılık bulsa da, bazen karşınıza iyi niyetli insanlar çıkmayabiliyor. Zaman zaman üzüntüler yaşanıyor, tıpkı geçenlerde bana köşem sayesinde evlenmeye hazırlanırken, büyük hayal kırıklıkları yaşadığını söyleyen o genç hanım okurumda olduğu gibi.
Bu nedenle mail adresini yayınlıyor ama, dikkatli olmanı ve sonunda beni suçlamamanı rica ediyorum senden.
İntikam almak için başkasıyla çıkıyordum
Sevgili Güzin ablacığım herkesin derdi kendine göre büyük. Ben henüz 19 yaşındayım. Geçen sene oturduğum ilçeye iş için Ankara’dan gelen birisiyle tanıştım. Yaklaşık 1 sene çıktık. Aynı zamanda da geldiği yerdeki bir kızla 3 senelik bir ilişkisi varmış. Bunu sonradan öğrendim ve sürekli ayrılıp barışarak, 1,5 ay ayrı kaldık.
Ben de bu dönemde ondan intikam almak için, Almanya’dan birisiyle çıktım. Bu genç beni her gün arıyor, her dakika mesaj çekiyor ve bu yaz benimle evlenmek istiyordu. Eski çıktığım böyle bir beraberliğim olduğunu öğrenince, öteki kızdan ayrılıp bana döndü. Ben de ondan intikam almak için, aynı anda ikisiyle de çıktım. Almanya’daki arkadaşım bunu öğrenince benden uzaklaştı, ama hala beni çok seviyor.
Diğeriyle hala görüşüyorum ama, onu ailem istemiyor, Almanya’daki erkek arkadaşımı istiyorlar. Oysa ben buradakine aşığım ve ondan vazgeçemiyorum. Şimdi o da bana aşık olduğunu ve benimle evlenmek istediğini söylüyor. Acaba onunla mutlu bir evlilik yapabilir miyim?
Kafam çok karışık ne yapacağımı bilmiyorum.
RUMUZ: KARMAKARIŞIK
Sevgili kızım, senin kafan karmakarışık da, benimkini de bu kadar karıştırmaya hakkın var mı? Bu ilişkilerin arasında git- gellerin içinde, ben de şaşkına döndüm.
Birini seviyorsun, ötekiyle intikam için çıkıyorsun, ailen birini sevmiyor, ötekini istiyor ama, sen diğerini seviyorsun, derken kim, nedir, nerede, bilemez oldum.
Ancak şunu söylemeliyim, intikam duygusuyla, böyle erkekleri birbirine düşürmek, hiç de hoş olmayan davranışlar ve bir genç kıza bunu hiç yakıştıramadım. Açık ve dürüst olmalısın, kimseye karşı da böyle intikam taktikleri uygulamamalısın.