Paylaş
14 Eylül 2014 Pazar günü saat 11.00 gibi belediye zabıta görevlileri kapımı çaldılar.
Tarafıma bir uyarı belgesi bırakıldı. Bu belgede imzası olan görevli, oturduğum bölge ve blok çevresinde hayvan besleyen kişinin sadece ben olduğumu, insanların hayvanlardan korktuklarını söyledi.
Sokak hayvanlarına bıraktığım yiyecekleri bir kaba koymadığımı, hayvanları beslememden ötürü çevrede bir yığılma, çoğalma yaşandığını ve yemek verdiğim hayvanların, yemek yedikleri sürece başında beklemem gerektiğini dile getirdi. Çevreden çok şikâyet geldiğine dair beni uyardı.
Ben de kendisine 12 yıldır düzenli olarak yasal çerçeve içinde sokak hayvanlarına yiyecek verdiğimi, hayvanların tedavi, kısırlaştırma, uyuz ve parazit ilaçları gibi, türlü sağlık sorunlarını çözdüğümü, onlara devamlı olarak baktığımı anlattım.
Toplumun baskısının yasaların önüne geçemeyeceğini hatırlatıp işime devam edeceğimi söyledim.
Sokak hayvanlarına yiyecek ve su koymak amacı ile aldığım kaplar, akşamdan sabaha kayboluyor. O nedenle hayvanların yiyeceklerini büyük bir poşetin üstüne bırakmaktayım. Elbette belediye sekiz yıllık çağrılarımıza rağmen örneklerde olduğu gibi, şehrimizde besleme noktaları oluştursaydı, yiyecekleri oralara bırakırdık.
Her gün 3 km’lik alanda kedilerle birlikte yüzlerce cana ulaşmaya çalışıyorum. Bunların yemesini beklemek için, başında beklemek mümkün mü?
Hayvanlar kimsenin eğlencesi, oyuncağı değildir. Hayvanın yeri, doğadır, doğa kalmadığına göre, sokaklardır, parklar bahçelerdir. Sokak hayvanların varlığına itiraz edenlerin, çözüm bulması ve onlara yaşam hakkı tanıması söz konusu değil. Burada keyfi, yanlı davranıldığını görmek mümkün.
Böyle uyarılar, toplumun binde birinin yaptığı bu insani faaliyeti caydırma, sindirme cihetine gitmek anlamına gelir. Bu kötü gelişmeye herkes taraf olmalıdır.
Kim bilir kaç insan böyle uyarılar yüzünden sokak hayvanlarına yiyecek vermekten imtina etmiştir.
Oysa ki sokağınızda ve çevrenizde bulunan kedi-köpek-kuş-kirpi vs. gibi hayvanların, insani ve vicdani duygularla yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamanız yasaya aykırı değildir.
Bazıları tarafından şikayet edilmeniz ve bu çerçevede ilgili belediyeniz tarafından, uyarı ve ceza kesilmesi yasaya aykırıdır!
2004 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen ve yürürlükte olan 5199 sayılı hayvanları koruma kanunu yıllardır gönüllülerin insani ve vicdani duygularla yaşamlarını desteklediği, hayvanların alışkın oldukları yaşam alanlarında yaşamalarını güvence altına almıştır.
Yaşamsal (beslenme-su) gereksinimlerinin karşılanması tamamen yasal olup, engellenmesi suçtur.
Yasal hüküm gereği, sahipsiz hayvanların zaruri yaşamsal gereksinimlerini sağlama görevi belediyelerindir.
Hamiyet Şahin / Yahyakaptan-İzmit
Çok sevgili Hamiyet Hanım’ın bu yaşadıkları ve uyarıları gerçekten herkese ulaşmalı. Siz de lütfen paylaşın çevrenizle...
Paylaş