Size vurdu mu? Aldattı mı? Atın tekmeyi gitsin!

11 Aralık 2008 ‘de yayınlanan “Aldatan erkeği bırakın, gitsin; ona geri dönmeyin” başlıklı Nikki rumuzlu yazıyı bilmem hatırlıyor musunuz?

Çok güzel bir kadın olduğunu söyleyen okurum, eşinin kendisini aldattığını anlayınca boşanmak istemiş. Cep telefonunda yarı çıplak bir kadının resimlerini bulmuş ve eşinin o kadına mücevherler aldığını öğrenmiş. Zaten eşi ona 21 yıl boyunca eziyet etmiş, kimseyle görüştürmemiş. Hep aşağılamış, üstüne başına bile hiçbir şey almazmış. Sonunda adam itiraf etmiş. Birlikte olduğu bir başka kadının varlığını kabul etmiş. Üstüne üstlük kadın evi arayıp telefonda eşine “Bana beni sevdiğini söyledin. ‘Karımı sevmiyorum ama boşanamam’ dedin. Çok para kaybederim, diyordun ya”diye sızlanıyormuş.

Bana bu adamdan nasıl kurtulacağını soruyordu. Bir de üstelik annesi “ Bak şimdi rahatın yerinde, parası var, boşanma” diyormuş. Ama tabii okurumun tüm bu yaşadıklarından haberi bile yokmuş. “Bazı kadınların para için bütün bunları nasıl hazmedebildiklerine aklım ermiyor. Ben o kadınlardan biri değilim” diye yazmıştı bana? “Kimbilir belki bir gün kıymetimi bilen birini bulurum. Bu yazımı yayınlarsan belki diğer kadınlar ibret alır. Aldatan eşlerine katlanmak zorunda hissetmezler kendilerini?”diye de ekliyordu.
İşte o mektubu yayınlanınca, Nikki rumuzlu hanım okurum, bana daha sonraki gelişmeleri anlatmak üzere, yeni bir mektup gönderdi. Bir kez daha ibret olması dileğiyle, sizlerle paylaşmamı istedi.

Sevgili Güzin Abla, o mektubu sana yazdıktan sonra epey bir süre geçti, pek çok olay yaşandı. Yayınladığını ve cevap yazdığını görünce içim bir tuhaf oldu nedense. Canım ablam sana yaşadıklarımı yazdıktan sonra, annem dahil hiç kimseyi dinlemedim ve boşanma işlemlerini başlattım. Annem ve yakınlarım beni kararımdan caydırmak için çok uğraştılar; ta ki bir gün anneme bana sadece yaptıklarından birini anlatıncaya kadar. Yıllarca her şeyi saklamıştım laf olmasın, kimse üzülmesin veya ne bileyim belki de küçük düşmemek için herhalde.
Anneme anlattığım olay şuydu: Ben iki çocuğumu da sezaryenle doğurdum. İlkinde yedi gün sancım oldu sonra acile aldılar beni, sezaryenle doğum yaptım. Beş gün hastanede kaldım, bu süre içinde iç kanama olduğu için kan nakli de yapılmıştı, kanamayı zor durdurdular ve acım anlatılamayacak kadar çoktu. Doktorlar benim bir süre daha hastanede kalmamı istemişlerdi ama dördüncü gün kanamam durunca, sandım ki evime gidersem kendime daha çabuk gelirim, eşim bana da bebeğimize de bakar diye düşündüm. Beşinci gün kâğıtları imzaladıktan sonra eve geldim. Ne kadar yanıldığımı daha eve adım atar atmaz anladım çünkü eşim daha kapıdan girer girmez, demez mi “Karnım aç, ne yemek yapacaksın?” diye. Ben ayakta bile durmakta zorluk çekiyorum, iki büklüm yürüyorum, karnımda dikişler, o halimle öldüm, dirildim ve yemeğini yaptım. O da yetmedi üç gün sonra demez mi “Ne zaman temizleyeceksin, süpüreceksin bu evi?” diye.
Kendisine doktorun dediklerini hatırlattım. O ise buna karşılık beni tembellikle suçladı, doktorun bir şey bilmediğini söyleyip bağırmaya başladı. Kalktım evi süpürdüm, temizledim. Sonuçta dikişlerim patladı, ama üç gün götürmedi beni doktora. Daha çocuğum iki haftalıkken utanmadan, canımın acıdığına bakmadan, dikişli halimle üstüme çıktı. Bu yaptığı sadece çektiklerimden bir tanesi, daha o kadar çok şey var ki yazsam sığmaz sütununa. Bunu anneme anlattıktan sonra annem benim bu kadar çok çektiğimi bilmediğini söyledi. O zaman da “ haklısın, vur tekmeyi gitsin” dedi.

Vurdum hem de öyle ki diğer erkeklere örnek olacak bir şekilde. Elimde hakkında pek çok delil olduğu için, arkadaşları ve çevresi öğrenmesin diye aramızda anlaşıp boşandık, evi üstüme yaptı çok şükür kiram yok. Bir de yüklü bir nafaka bağlandı, çocuklarımla gül gibi geçinip gidiyoruz şimdi.

Boşandıktan sonra evime gelip rahatsız etmeye de kalktı ama büyük oğlum, sağ olsun, arka çıktı bana. Telefonları bitmek bilmedi ama son bir aydır kesti aramayı. Sanırım polise şikâyet edeceğimi anladıktan sonra, ailesine söyleyeceğim korkusuyla... Ama hala mesaj gönderiyor “Beni affet sana bütün yaptıklarım için, benim için değilse kendin için” diye. Affetmem! Bir değil, iki değil, çektiklerim tam 21 sene... Arkadaşlarının yanında çok iyi koca numarasına yapıp, herkes gider gitmez bana yaptıkları unutulacak gibi değil. Abla ben de insan evladıyım, bana bu kadar çektirmeye ne hakkı vardı? Benim üstüme titreyeceğine benden çirkin edepsiz bir kadını başına taç edip, benden esirgediklerini ona alıp, bana eziyet çektirdi. Ondan sonra da kendisini affetmemi isteyecek kadar yüzsüzlüğü ele almış durumda bir de...
Şimdi tek başına, evim diyeceği bir yuvası da yok artık. Ona yüz veren kadınların da sırf parası için onunla olduğunu da çok iyi biliyor.
Belki şimdi anlıyordur, ne kadar büyük bir mutluluğu kaybettiğini, kendi eliyle yuvasını yıktığını... Biz çocuklarımla çok mutluyuz, evde korku içinde yaşamaktan, her an kavga çıkacak diye titremekten, “Aman şimdi neye bağıracak” diye korkmaktan kurtulduk. Şükürler olsun.
Çocuklarımın sessiz olmasını sağlamak için çırpınmak gereği duymuyorum artık. Bir de tahmin edeceğiniz gibi bu yaşananlar çocuklarımı da çok etkilemişti. Onunla yollarımızı ayırdıktan sonra, çocuklarımın okuldaki başarısı da arttı. Şimdi ikisi de istemiyor babalarını görmeyi çünkü zaten bu adam bana ne kadar kötüyse, aynı şekilde çocuklarına da o kadar ilgisiz ve soğuktu.

Kısacası sadece sıfatta “baba” idi. Boşanmadan evvel ve boşandıktan sonra beni her gün arayan adam henüz çocuklarını bir kez olsun aramadı. Bir kere bir telefon bile etmedi onlara? Bir ara çocukları bahane ederek yanıma gelmek istedi, bir seferlik izin verdim. Çocuklarıyla oturup sohbet edeceğine benim arkamda dolandı, “affet beni” diye, sonra da yine kavga çıkarıp gitti. Şimdi benim evime gelmesi yasak, çocukları her iki haftada bir görme izni de var ama daha bir kere kullanmadı o hakkı. Kullanmasın zaten yavrularım da istemiyor.
Bu yazımı okuyanlar ibret alsın: Eğer kocan seni önce şöyle bir iterse, o giderek tokada döner, tokat sonradan yumruğa, tekmeye? Kocan sana el kaldırıp, eziyet ettiği zaman benim yaptığım gibi sessiz kalma sakın. Bizi bu dünyaya annelerimiz, eloğlu eziyet etsin diye getirmiyor. Benim gibi yıllarınızı tüketmeyin. Bir kez size vurdu mu, bunu tekrarlamasını beklemeyin, atın tekmeyi gitsin. Eziyet mi ediyor, aldattı mı sizi, atın gitsin. Bir de gelip “Değiştim, lütfen affet bir daha yapmam” demesine de kanmayın sakın, huylu huyundan vazgeçmiyor.
İyi cins çok pahalı bir atınız olduğunu farz edin, kaçıp giderse onu yakalayıp geri getirdiğinizde, ilk işiniz yeniden kaçmasın diye çiti daha yüksek ördürmek olacaktır. Öyle bir adamı geri alırsanız, işte aynen size baskısı da öncekinden fazla olacaktır, bunu unutmayın. Çünkü ben birebir yaşadım bunları...

Benim kurtuluşum biraz geç oldu belki ama dediğin gibi Güzin Abla ihaneti bana cehennem hayatı yaşatan bu adamdan kurtuluşum oldu.
RUMUZ: NİKKİ
Yazarın Tüm Yazıları