Paylaş
Evlendiğim adam çalışmıyordu, evimize bakmıyordu. Günübirlik çalıştığını da alkole yatırıyordu. Para bulamayıp alkol almazsa beni dövüyordu.
Yıllar böyle geçti, iki çocuğumun hatırı için katlandım; ama sağlığım da gitti.
Babamın evine dönemezdim, çünkü babamın ondan geri kalan tarafı yoktu. O da beni evden ayrıldığım güne kadar dövmüştü.
Çocuklarıma bakabilmek için çok çalıştım. Gündüz farklı, gece farklı işte çalıştım, hafta sonları apartmanlarda merdiven temizledim.
Kocamla imam nikâhıyla evliydim. Buna karşılık kendime yediremiyordum yaşadığım şiddeti. Dayak yiyecek bir şey de yapmıyordum ki... Ama o benimle konuşacağına dövüyordu. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, benim de öyle davranmamı bekliyordu.
Benimle sevişmek için baskı yapıyordu. Çok gururlu bir kadınım, yapamıyordum. Ondan giderek nefret etmiştim zaten. En son attığı dayaktan sonra hastanelik oldum. Babam “Olur böyle şeyler, evine döneceksin, yerin kocanın yanıdır” diye beni istemediğini açık açık söyledi. Her tarafım yara bere içinde evime döndüm, çaresiz. Ve hemen o gece yine benimle sevişmek istedi. Karşı koyunca da yine dayağa başvurdu. Bir ara elinden kurtuldum. Gözüm döndü, mutfağa koşup bıçağı kaptığım gibi defalarca sapladım ona. şimdi gün sayıyorum parmaklıklar arasında...
İşte benim hikayem ablacığım. Dört duvar arasında yaşananları kimse bilemez. Bu nedenle biz kader mahkûmlarını kimse suçlamasın. Ancak şiddet kullanan erkekler de artık bilsinler ki, kadının da dayanma gücünün tükendiği bir nokta var. Gözlerinin döndüğü bir an var.
Rumuz: Bir kader mahkûmu
Farkındayım canım kızım, farkındayım... Kadınların da artık dayanma güçleri giderek azalıyor. Onlar da artık bunca haksızlığa ve şiddete isyan ediyor, hiç düşünmeden, saldırıya geçebiliyorlar. Elbette senin gibi kader mahkûmlarını kınamadan önce, gerçekleri görüp anlamakta yarar var.
Kadın şiddet karşısında hep boyun eğdi, hep kendini alttan almak, kocasının, babasının ya da ağabeyinin dediklerini yapmak zorunda gördü. şimdi kadınların da gözü dönmüşe benziyor. Artık şiddete karşı şiddet göstermeye kalkışıyorlar. Eziyet eden, şiddet uygulayan, dayak atan ister koca, ister baba olsun, ister ağabey... O erkeğe karşı saldırıya geçmekten kaçınmıyorlar. Yalnız şiddet mi? Biliyorsun, kadınlar göz göre göre öldürülüyorlar ya bir kuşku ya töre ya da bir hiç uğruna...
Şimdi bakıyorum 3’üncü sayfa haberlerine, baba dayağından yılmış bir genç kız, onu öldürmekten kaçınmıyor. Ağabey dayağına karşı koymak için onu yaralıyor. Hapishaneler senin gibi dayaktan bıkmış, tükenmiş, perişan olmuş koca katili kadınlarla dolmuş. Bana gelen mektuplarda bu konuda tepkilerini sergiliyorlar.
Tehdit ediyorlar adeta...
Okurlarımın gerek tepkileri ve gerekse yaptıkları aslında kurulu düzene bir çeşit isyandır. Erkeklerin tutumunda bir şeylerin değişmesi gerektiğinin sinyalini veriyorlar. Kadının, can almanın ne kadar korkunç bir günah olduğunu, buna hiç hakkı olmadığını düşünecek hali kalmadı sanki. Bu yüzden dayakçı erkeklere dikkatli olmalarını söylemeliyim. Kadınların dayağa, eziyete acı çekmeye tahammülleri kalmadı gördüğüm kadarıyla...
Saf ve temiz yürekli insanlar hep kötülüğe maruz kalıyor
Güzin Ablacığım, maalesef son günlerde insanlar birbirlerine paspas muamelesi yapıyorlar. Herkes birbirini kullanıyor. Saf ve temiz yürekli olanlar hep kötülüğe maruz kalıyor. ışte ben de onlardan biriyim. 29 yaşındayım. Yurtdışında bir diplomatım. Ailem beni zorluklar içerisinde büyüttü ve okuttu. Bana hep iyi, doğru ve dürüst olmayı öğrettiler.
Ben onların öğrettiği gibi olmaya çalıştıkça insanlar iyiliğimi kötüye kullandı. Deli gibi aşık olarak evlendiğim kadın da bana ihanet edince, artık değişmeye karar verdim. şüpheci, cimri, kötü kalpli biri oldum. Ama şimdi de insanlar benden uzaklaştı, yalnız kaldım. Bu ikisinin ortası yok mudur? Bir akıl verirseniz çok sevinirim.
Rumuz: Değişim
İşte sen de onlardan biri olup çıkmışsın oğlum. Bu mudur istediğin? Elbette kendini ezdirmemeli, iyiliğinin karşılığında kullanılmamalısın. Ama vur deyince öldürmüşsün.
Bence hatalısın. Ailenin seni böyle bir insan olarak görmek istemeyeceğini hatırlamalısın. Elbette kendini kötü ve istismarcı insanlara karşı korumalısın. ıyiliğini kötüye kullananlarla görüşmeyi kesmelisin. ınsanlardan darbe yememek için herkese sonsuz güvenmemelisin. Ama takındığın bu tavrın karşılığı da işte yalnızlık olmuş.
İyi mi oldu şimdi bu?
Annem ölecek mi
Rumuz: ANNEM
Rüyamda ben, annemin arkadaşı ve annem caddede yürüyorduk. Annem birden bizden ayrıldı ve önden hızlı bir şekilde yürümeye başladı. Üstünde gri, bedeni büyük bir erkek ceketi ve siyah bir pantolon vardı. Elinde de kahverengi bir evrak çantası. Ben arkadaşına “Annem neden hızlı yürüyor?” diye sordum. Arkadaşı da “Bütün Ankara ona bakıyor” dedi. Ben, neden annemin yanında yürümüyorum diye üzüldüm.
Klasik tabirde, hızlı yürümek, ecelinin hemen yaklaştığını ve öleceğini söylüyor, çok korkuyorum.
YORUM
Rüyanızda, erkek kıyafetleri, özellikle de takım elbiseyi andıran bir kıyafet giymesi nedeniyle, annenizin gerçek yaşamında evin erkeği pozisyonunda bulunduğunu, evin yönetiminde önemli bir rolü olduğunu veya daha çok erkeklerin görev aldığı bir iş kolunda çalıştığını söyleyebilirim.
Dolayısıyla, rüyanızda annenizin sizin yanınızdan hızla uzaklaşması, gerçek yaşamındaki iş yoğunluğunu, arkadaşının “Ankara onu izliyor” cümlesi ise, annenizin çalıştığı işin Ankara halkını ilgilendiren bir içeriğe sahip olduğunu gösteriyor olabilir. Yani, rüyanız günlük olayların etkisiyle oluşmuş rastlantısal bir rüya. Korkulacak bir şey yok, rahat olun!
Paylaş