Paylaş
Ankara'dan Hüzün Meleği/
Güzin Abla, ben boşanmış bir ailenin iki çocuğundan biriyim. Bugün 16 yaşındayım. Ama inanın doğru dürüst bir aile ortamı bilmedim. Annemle babam ben 7 yaşındayken ayrıldılar. Babamı bir daha hiç görmedik. Annem ise bize bakabilmek için çalıştı, didindi durdu. Bu yüzden sevgisiz, sert, katı bir insan oldu çıktı. Hep yorgunluğundan yakınan, hep sorunlu, hep hasta, hep bizden şikayetçi bir insandır. Bizi anneannemiz büyüttü. Kardeşim de ben de onun biraz da cahilce eğitimi altında güya geliştik. Küçük kardeşim erkekti. Biraz daha bağımsızdı. Ama ben kız olduğum için müthiş bir baskı altındayım. Anneannemiz eski devirlerden kalma bir düşünce sistemiyle bizi büyütüyor. Annem ise asla bize sevgi göstermiyor. İyi karne getirmiş miyiz, iyi not almış mıyız? Büyüdüğümüz için eteğimiz mi kısalmış, çorabımız mı yırtılmış? Hiç ilgilenmez. Bize para verirse verir, kendimize bir şeyler alırız. Çevremizde efendiliğimle tanınıyorum. Ama öylesine sevgisiz bir ortamda büyüyorum ki, zaman zaman korkuyorum. Bu sevgisizlik beni oburca yemek yemeye iteliyor. Bu yüzden bu küçük yaşta çok şişmanım. Bazen evi terk edip gideyim diyorum. Ne dersiniz?
SEVGİLİ küçüğüm, hayatın gözümün önünden bir film gibi geçti. Evde yaşlı bir hanım, tabii ki kendine göre sorunları var. Kızı genç yaşta çocuklarıyla dul kalmış. Çalışmak zorunda ve de mutlaka zor şartlar altında çalışıyor olmalı. Maddi sorunlar bir yandan. Manevi sorunlar bir yandan. Erkeksiz bir ev, genç bir kadın, hayata küsmüş. Dediğin gibi sanki eşiyle ayrılmalarının sorumluluğunu iki küçük çocuğun omuzlarına yüklemiş. Yorgun, bezgin, isteksiz, sevgisiz bir kadın. Ömrü işiyle evi, eviyle işi arasında geçiyor. Hiçbir hayatı yok. Belki büyük bir ihtimalle o evdeki yaşlı anne, ona da hayat hakkı tanımıyor. Bir arkadaşı olmasına, bir flörtü olmasına bile izin vermiyor. ‘‘Çocukların var unutma, yoksa sana kötü kadın damgası vururlar’’ diyerek onu korkutuyor. İşte bütün bunlar onun da canından bezmesine yol açmış. Sen ve kardeşin böylece bir sevgi sözcüğünden, bir sevgi öpücüğünden mahrum yaşıyorsunuz. Çok üzüldüm kızım, ama merak etme. Aslında annen sizi sevmiyor demek değil bu. O da hayatını sevmiyor. Artık senin için kendi hayatının sorumluluğunu yüklenme zamanı geldi denebilir. Annenin ve babanın ayrılığı, anneannenin baskısı, hiçbir şey senin artık yaşamını değiştirmene engel olmamalı. Yaşadığın acılarla kazandığın deneyim ve olgunluk sana destek olacaktır. Acılarınla sızlanmak yerine, bu kötü koşulları kişilyiğini oturtmak ve kendini hayata hazırlamak için bir basamak olarak görmelisin. Kendini kapıp koyvermek ve sevgiyi oburcasına atıştırmakta arayacağına güçlü olmalısın.
Paylaş