Maalesef insanların o kadar gereksiz dertleri var ki, sizin köşenizde bile şehitlere yer kalmamış. Farkında mısınız; ölüyorlar, her gün birkaçı ve bir yenisi...
Toprağı sularcasına kanlarını dökerek şehit oluyorlar. Biz evlerimizde rahat uyurken onlar uykusuz nöbet tutuyorlar. Bu kadar mı duyarsız olur bir millet!
Bu ülke bu şekilde kazanılmadı. Kahpe tuzaklarla, kahpe kurşunlarla öldürüyorlar yiğitlerimizi ve öldürmeye devam da edecekler.
İnsanlar niye bunları düşünmeden ufacık, olmayacak sorunları kendilerine dert ediyorlar? Bu aşk sorunları bu kadar mı önemli? Yazık, hem de çok yazık.
Evet. Şehitler ölmez diyorlar, ama ölüyorlar. Her gün bir ocak sönüyor. Bir anne yüreği yanıyor, bir baba yüreği eriyor, bir eş yüreği yalnız kalıyor... Küçücük çocuklar babasız kalıyor... Ölmez diyorlar ama ölüyorlar.
Vuruyorlar, kök salmamış fidanları kırıyorlar, toprağa düşürüyorlar. Yıkıyorlar hayallerini, hayallerimizi... Sevdiklerini yalnız bıraktırıyorlar. Suçları sadece vatanlarını sevmek olan, sevdiği için ölümü göze alan ve ölümü göze aldığı sevdiğini yalnız bırakanlar...
Yok mu, bunlara dur diyen, yok mu durduran? Yok mu toprağı sularcasına yere düşerlerken el uzatan? Yok mu hayallerini yeniden yeşertecek olan? Ölmedi diyorlar, ölmez diyorlar. Ama ölüyorlar.
Ben düşündükçe ölüyorum. Onlar vuruldukça nasıl ölmezler?
Suluyorlar toprağı gül kokan kanlarıyla. Vatan sağ olsun diyerek. Ve her sulayışlarında toprağa yeni tohumlar bırakarak...
Vatan sağ olsun. Ardınızda bıraktığınız anneleriniz, annelerimiz, babalarınız, babalarımız, evlatlarınız, evlatlarımız, eşleriniz, kardeşlerimiz olarak kalıyorlar. Vatan için toprağa düştüğünüzü bilip, vatanı koruyoruz. Tıpkı sizin yaptığınız gibi. Gözünüz arkada kalmasın. Vatan sağ olsun ve hep öyle olacak.
RUMUZ: HER ŞEY VATAN İÇİN/ H. SANCABİ
Bana sitem ediyorsun sevgili oğlum, ama köşeme yazılan aşk sorunları, gençlerin özel yaşamlarıyla ilgili dertleri, onların memleket meseleleriyle ilgilenmedikleri anlamına gelmemeli. Her şeyin yeri farklı elbette...
Ama benim köşem, takdir edersin ki ülke sorunlarının tartışıldığı ve çözüm arandığı bir adres değil.
Gazetemin birbirinden değerli köşe yazarları var, her gün bunları dile getiren. Yine de, işte dileğin üzerine, bu haklı yakınmanı, vatan sevgini; vatanı için ölen şehitlerimiz ve aileleri adına bugün buraya taşıyorum.
Ya sevdiklerimin başına kötü bir şey gelirse
Merhaba Güzin Abla; iki yaşında bir oğlum var; çalışıyorum. Oğluma annem bakıyor. Ben işten eve gelirken oğluma bir şey olmuş mudur, acaba pencereden mi düştü, yoksa boğazına bir şey mi kaçtı gibi düşüncelerle varıyorum kapıya... Sadece oğlum için değil; bütün sevdiklerim için aynı şekilde endişe içindeyim. Ne kadar iyi düşünmeye çalışsam da başaramıyorum.
Ben babamı ani bir kalp krizi sonucu kaybetmiştim. Babam bizimle yaşamıyordu ve ben ölümünü telefonda öğrendim. Belki de bu yüzden hep kötü şeyler düşünüyorum. Ve bir türlü bu düşüncelerden kurtulamıyorum.
RUMUZ: ENDİŞELERİM
Bak kendi kendini ne güzel tahlil etmişsin. Elbette babanın ölüm haberini ani olarak telefondan öğrenmek, sende böyle bir korkunun temelini atmış olmalı. Günümüzde panik atak diye adlandırılan bir rahatsızlık sıklıkla görülmekte. Seninki biraz buna benziyor. Ama ben teşhis koyamam, bu yüzden zaman kaybetmeden bir psikolog daha iyisi bir psikiyatrla görüşsen, bu sorununu ona anlatsan, eminim sana çözüm bulacaktır.
Üstelik nedenini açıkladığında, tedavin daha da kolaylaşabilir. Bazen bu tür rahatsızlıklar, ilaç bile gerektirmeden, telkinle tedavi olabiliyor. Merak etme kızım, bu tür endişe ve korkular içinde yaşayan tek anne sen değilsin.
Kalbimin kapısını kapattım artık
Güzin abla, ben uzun zamandır köşenizi okuyorum; size yine Güzin abla diyorum. Biliyorum ki kızısınız; ama siz de onunla özdeşleştiniz. Benim aslında sorunum yok; şu erkekler hariç. Bunların nesi var bilmiyorum, aslında benim neyim var, onu da bilmiyorum ya... Neyse...
Ben 10 yıl önce babamı kaybettim ve sevdiğim insanların eninde sonunda beni terk edeceklerini anladım ayrılarak. İnsanları özel manada sevemez oldum. Yani herkesi seviyorum ama benim için özel biri yok. Sevmeyi bilmiyorum sanırım ya da korkuyorum; siz nasıl değerlendirirseniz.
Birini ilk defa sevdim ama olmadı; söyleyemedim bile. Olmayacağı belliydi; şimdi yine kapattım kalbimin kapılarını ve umudum da kalmadı sevdiğim birinin olacağına dair...
Hálá o kişiyi seviyorum ama benim için sevmek, sevdiğin insanın mutlu olmasına yardım ve tanıklık etmek demek. Saçma gelebilir size ama benim için öyle. Benimle ya da bensiz mutlu olsun yeter. Böyle giderse sevmediğim ama beni seven biriyle evleneceğim; sizce yanlış mı düşünüyorum?
RUMUZ: RUMUZSUZ
Tespitin ne kadar doğru, evet çok haklısın... Sevmek, insanın sevdiğini mutlu etmek, mutlu görmek için çaba göstermesi demek. Yoksa sık sık rastlanan ve sadece yararlanmaya yönelik bir sevgi, gerçek sevgi olabilir mi?
Ancak kalbinin kapılarını kapatmana itirazım var. Şanssız bir sevgi yüzünden tüm umudunu yitirmen çok anlamsız; belli ki beklediğin sevgi henüz çıkmamış karşına. Sevmediğin biriyle laf olsun diye evlenmeni de çok yanlış bulurum.