Samet öğretmenin adını yaşatalım

Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’nda çok zorlu şartlarda okuyarak anaokulu öğretmeni olan Abdussamet Kanter, henüz 23 yaşında ve iki aylık öğretmenken Van depreminde göçük altında kaldı.

Bu genç adam, eğitimini tamamlamak için olağanüstü çaba göstermiş, okulu bitirdiğinde tüm ısrarlara rağmen İstanbul’da kalmamış, Van’daki çocuklara hizmet vermek istemişti.

Deprem sonrasında, son ana kadar ondan güzel haber almak ümidiyle yaşadık.

Arkadaşlarının çoğu Van’a gitti. Kendisiyle de sürekli telefonda konuştuk.

En son telefon görüşmemizde “Artık nefes almakta zorlanıyorum” demişti. Sonra da malum kötü son...

Depremde ölen öğretmenler listesinde adı Samet Kanter olarak geçebilir.

Bu çok sevdiğimiz öğrencimizin adını Van’da yaşatmak istedik, ana bilim dalı başkanımız Prof. Dr. Ozana Ural’ın öncülüğünde yola çıktık.

Erciş ilçesinde bulunan Atatürk İlköğretim Okulu bünyesinde kaymakamlık tarafından tahsis edilen mekânı, Abdussamet Kanter Kütüphanesi yapacağız.

Belki bu sayede bir nebze de olsa acımız hafifleyecek.

Çocuklara, yetişkinlere ve öğretmenlere hitap edecek her kitaba ihtiyacımız var.

Dileyen doğrudan Atatürk İlköğretim Okulu’na, dileyen bizim ana bilim dalına kitap gönderebilir.

Bağışta bulunanların isimleri kütüphanede belirtilecek. 

Desteğiniz ve ilginiz için çok çok teşekkür ediyorum.
Öğretim üyesi Necla Tuzcuoğlu

Sevgili Necla Hanım, bu gencecik fedakâr öğretmenin öyküsü beni de can evimden vurdu.

Torunum Yasemin’in okuduğu Fenerbahçe Nurettin Teksan İlköğretim Okulu 3-A sınıfı öğrencileri de başarılı öğretmenleri Çağlayan Demiray öncülüğünde, velileriyle birlikte bu kampanyaya destek veriyor.

Abdussamet Kanter’in geçen yıl sınıflarına “Topluma Hizmet” dersi için gelen ve çeşitli uygulamalar yapan çok sevdikleri ablaları ile aynı ana bilim dalında okuduğunu öğrenince kampanyayı yürekten desteklemeye başladılar.

Minik kalpler her gün kütüphane için kitap topluyor.

Umarım, okurlarım da bu genç öğretmenin anısına kurulacak kütüphaneye destek verirler.

Oğluma bakamıyorum

Dünya tatlısı bir oğlum var. Şu anda tam 1 aylık. Ona bakabilmek için çalışmam lazım ama onu bırakabileceğim kimsem yok. Şu an bir otelde kalıyorum.

İçimden bir ses “Daha iyi bir ailede daha iyi bir geleceği olabilir” diyor ama onu nasıl verebilirim?

“Bebek yaparken aklın neredey-di?” diyeceksiniz belki ama inanın bu yüzden payıma düşen cezayı çektim. Tek istediğim, yaptığım aptallığın bedelini bu melek çekmesin.�
Rumuz: Yiğidim

Kızım, belli ki bir cahilliktir yapmışsın. Ben çocuğunu birilerine vermene asla taraftar değilim...

Düzgün bir işe gir. Hiçbir şey yapamıyorsan, evlere temizliğe git. O otelden ayrıl, mütevazı bir eve taşın.

Bebeğine baktıracak ya uygun bir yuva bulur (sanırım devletin de böyle kurumları var) ya da bakıcı tutarsın.

Bana adresini ve telefonunu gönder, gruplarıma seni temizlik işleri için önerebilirim. Sakın evladını verme. Bak görürsün o sana uğur getirecek, hayatın değişecek.

Eşim cinsellikten kaçıyor bu duruma sinir oluyorum

Güzin Abla, eşimle altı yıllık evliyiz. 4 yaşında bir kızımız var. Eşim üç yıldır cinsellikten kaçıyor. Çünkü ilişkiyi uzatamıyor, ben tatmin olamadan tatmin yaşıyor. Bu durum evliliğimizi kötü etkiliyor.

Bazen katlanabiliyorum ama bazen de sinir oluyorum, asabileşiyorum, her şeye öfkeleniyorum.

Bu konuda ne önerebilirsiniz?
Rumuz: Asabi

Kızım, hemen hemen her erkeğin hayatının bir bölümünde yaşadığı bu sorun, sanılanın aksine sadece erkekten kaynaklanmıyor.

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CISED) Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, ülkemizde her 10 erkekten 7’sinin yaşadığı erken boşalmayla ilgili bilinmeyenleri şöyle anlatıyor:

“Cinselliğin ayıp, yasak, günah olarak ifade edilmesi nedeniyle kadınlar, cinsel birlikteliğin ağrılı yaşanacağı düşüncesini bir tabu haline getirdi.�

Erken boşalmanın en sık görülen nedenlerinden biri, yüzde 60’lık bir oranla, cinselliği erkeğe karşı bir görev olarak gören, cinselliğin ruh ve beden sağlığının en temel olgularından biri olduğunu bilmeyen kadınlardır.

Ayrıca cinselliğin ‘penis-vajina’ birleşmesinden ibaret olduğunu düşünen ve acele eden erkekler nedeniyle sağlıklı cinsel birleşme yaşayamayan kadınlar, ilişki sırasında acı duyabiliyorlar.

Partnerleri acı duyduğu için memnuniyetsizlik yaşayan erkekler de ilişkiyi aceleye getirmek zorunda kaldıklarını savunuyorlar.”

O, profesörün kızı ve aramızda uçurumlar var

Ablam merhaba, size yazmamı bir arkadaşım önerdi bana. İnşallah derdime derman olursunuz.

Aslında bugüne kadar sevgili, flört işleriyle hiç uğraşmadım. Şimdi ise gerçekten bambaşka bir şey yaşıyorum.

Beni etkileyen kişi bir an olsun aklımdan çıkmıyor. Sabah kahvaltıda onu düşünmeye başlıyorum, gece yatıncaya kadar hep o var aklımda.

Gerçekten imkânsız bir illete tutuldum. Çünkü o kişi üniversitede hocam. Beni umutlandıran, yaşının 22 olması. Benim yaşım da 20.

Yine de olmaz biliyorum, çünkü o bir profesörün kızı. Görevini yapıyor, para kazanıyor. Bense ne askerliğimi yaptım ne de okulumu bitirdim.

Kendi kendime “Boşa ümitlenme” diyorum ama yapamıyorum.

O, o kadar mükemmel ki. Bir görseniz... O kadar saf, o kadar temiz ki.

Zaten beni ona çeken kalbinin temizliği oldu.

Ne olur yardım edin, ne yapabilirim?
Rumuz: Lütfen

“Olmayacak bir sevgi bu” diyorsun, bence de doğru söylüyorsun.

Öğrencilerin genç öğretmenlerine karşı hayranlık duymaları çok doğaldır oğlum. Bunu kaç kez yazdım burada.

Aranızdaki yaş farkı çok fazla olmasa da konumunuz çok farklı. Senin daha elinin ekmek tutması, bir meslek sahibi olman için yıllar var.

Diyelim o da senden hoşlandı, ki okul şartlarında bu çok zor, ailesinin ilişkinize karşı çıkacağını unutma...