Psikolojiniz bozulunca sağlığınız da etkileniyor

Merhaba Güzin Abla; ben bir biyoloji öğretmeniyim, bu mektubu size teşekkür etmek için yazıyorum.

Ailevi problemlerimi; eşim ve çocuklarımla yaşadığım sorunları çözebilmek için köşenizde öyküsünü okuduğum bir beyefendiye yardım eden bir psikoterapist nedeniyle bu teşekkürüm.

24 yıllık evliliğim sırasında hep kendimi ve ailemi bir arada tutmak adına, tepkisiz kalmayı, eşimin ters ve kavgacı tavrına anlayış gösterip, suskun davranmayı seçmiştim. Biri 18 diğeri ise 22 yaşındaki kızlarımı da babalarına karşı saygılı ve sessiz kalmaları için yönlendiriyordum.

Bu durum yıllardır sürüyordu... Ancak son zamanlarda ailemde bazı sorunlar baş gösterdi. Küçük kızım odasına kapanıyor, bize hiç ilgi göstermiyordu. Eşim giderek eve daha geç gelmeye başlamıştı. Büyük kızımda ise bir ses kısıklığı ortaya çıkmıştı... Bende de, zaman zaman çok şiddetlenen mide ağrıları ve hazımsızlık başlamıştı.

Büyük kızımı bir kulak burun boğaz uzmanına götürdüğümde, organik hiçbir şey bulamadı. Ama bu durumun psikolojik olabileceğini söyledi. Benim mide rahatsızlığım için gittiğim doktor da türlü tetkiklerden sonra, gerginlik ve strese bağladı sorunumu.

Ben de işte tam o sırada, köşenizde psikoterapist Prof. İlkay Kasatura hanımın adını görünce, ona başvurmaya karar verdim. Bu yazıda sözü geçen Prof. Dr. İlkay hanımın telefonunu bilinmeyen numaralar servisinden buldum ve tüm hayatım değişti... Beni üzen tüm sorunlar, sanki bir tılsımlı değnek değmişçesine birer birer silinmeye başladı.

Bu yazıyı bir yandan size ve Prof. Dr. İlkay hanıma teşekkür edebilmek, bir yandan da okurlarınızı bilgilendirip, gerektiğinde psikoterapi görmekten çekinmemelerini hatırlatmak için yazıyorum. Terapi sırasında aslında sorunların ne kadar anlamsız olduğunu ve çok basit nedenlere dayandığını görebiliyor insan.

Bizde de sorunların kökeninde yatan neden ortaya çıktı. Evde huzuru sağlamak adına sürdürdüğüm suskunluğun, hem beni hem de kızlarımı hasta ettiğini anladım. Eşimin evden giderek uzaklaşması da yine buna bağlıydı. Ben eşime hiç hesap sormaz, her şeyi içime atar, suskun kalırken, aklım sıra kontrollü davranırken, meğer tüm aileme kötülük ediyormuşum. Tabii en başta da kendime...

Kızımın ses kısıklığı benim suskunluğum karşısında farkına varmadan geliştirdiği bir tepkiymiş. Küçük kızımın tutumu evdeki havaya karşı bir başkaldırıymış. Benim hazımsızlığım ise, yediklerimi değil, eşimin bana söylediği sözleri ve davranışlarını hazmedemememden kaynaklanıyormuş. Yapılan psikoterapi sonunda kendime geldim, kişiliğimi buldum, eşimi yeniden kazandım. Kızlarımız da artık babalarıyla konuşabilen, her konuyu paylaşabilen, mutlu genç kızlar oldular. Yuvamız kurtuldu; huzura kavuştuk. Bütün sorun insanın kendini tanıyabilmesinde ve yaptığı hataları görebilmesinde. Bunu da işte ancak bir uzman size yardımcı olunca başarabiliyorsunuz. Bu arada uzmanımızın, öğretmen olduğum için, maddi açıdan da bana kolaylık sağlamasını asla unutamam.

RUMUZ: SUSKUNLUK


Her zaman, "Sorunlarınızı kendi başınıza çözemiyorsanız, mutlaka bir uzmana başvurun" diyorum okurlarıma... İşte bu nedenle bu öykünüzü bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim size. Eminim bu değerli uzman da size ve ailenize yardımcı olabilmekten çok büyük mutluluk duymuştur.

Tekrar huzurlu ve mutlu bir yuvaya kavuşmanızda biraz olsun katkım olduysa, gerçekten bu beni çok sevindirir.

Onun da beni sevebileceğine inanmayı çok istiyorum

Sevgili Ablacığım, ben 18 yaşında bir genç kızım. Bir gence çılgınlar gibi aşığım. Ona telefonda duygularımı açmıştım. Aradan bir yıl geçti ama ondan hiçbir karşılık görmedim. Bu durumda onu unutmaya çalışıyorum ama belki günün birinde o da beni sever, diye umutlanmaktan kendimi alamıyorum. Ümidimi kesemiyorum. Sence ne yapmalıyım? 

RUMUZ: ÇILGIN AŞIK


Canım kızım, o gence sevgini açıkladıktan sonra aradan bir yıl geçmiş. O zamandan beri, seni umutlandıracak hiçbir şey yapmamış. Seni sevdiğine ya da sana karşı ilgisi olduğuna dair hiçbir işaret vermemiş. O halde, ne bekliyorsun? Neden hala "Günün birinde belki beni sever" diye olmayacak bir duaya "Amin" diyorsun. Bu güzel gençlik yıllarına yazık değil mi? Boş bir umuda bağlanmış gidiyorsun. Erkekler bir genç kız tarafından beğenilmekten, sevilmekten gururlanırlar. Ondan hoşlanmasalar bile ona karşılık verebilirler. Bu genç, hiç değilse dürüstmüş. Seni boş yere umutlandırmak istememiş. Sevginden yararlanmaya kalkmamış. Çok gençsin; elbette günün birinde sevgine karşılık verecek biri çıkar karşına. Bu boş hayali unut gitsin.

20 yaşındaki bir gence tutuldum

Sevgili Güzin Abla, çevresi tarafından sevilen, iş sahibi bir kadınım. Evliyim, çocuklarım var. Evliliğimde bir sorun olduğunu da söyleyemem. Ancak bir süre önce dükkanımda çalışmaya başlayan, 20 yaşındaki bir gence karşı, elimde olmayan, garip duygular beslemeye başladım. Onun duygularıma karşılık vermesini beklemiyorum. Sonuçta elbette ondan çok yaşlıyım, üstelik onun patronuyum. Yine de onu çok sık düşünmekten, onunla ilgili hayaller kurmaktan kendimi alamıyorum. Onu görmek için bahaneler uyduruyorum. Bana ne oluyor sizce?

RUMUZ: BU NASIL DUYGU


Sevgili kızım; bu tümüyle eksikliğini duyduğun duygusal yakınlığın, belki de uzun zamandır yaşamadığın bazı heyecanların sende yarattığı ihtiyacın belirtisi... Eşinle baş başa romantik bir yemek yemeyeli ya da el ele deniz kıyısında yürümeyeli kim bilir ne kadar zaman geçti? Evlilik monotonluğu her şeyi silip süpürdü, elbette.

Onun gençliği ve canlılığı sana o eski günleri anımsatıyor... Bir süre için her şeyi bırakıp, eşinle bir tatile çık. Yeniden eski güzel günlerinizi hatırlamaya çalışın. Ona hala genç ve çekici bir kadın olduğunu hissettirip, evliliğine canlılık kazandır.
Yazarın Tüm Yazıları