Paylaş
Herkesin annesi çok özeldir, eminim. Benim annem de dünyanın en güçlü kadınlarından, en güçlü ve en özel annelerinden biridir. Kardeşimle beni öyle özenle büyüttü ki. Ve bundan bir gün bile şikâyet etmedi.
Çok özel bir anne o. Diğer anneleri ve bizim dışımızdaki diğer çocukları da öyle güzel anlayabildi ki...
Hatırlıyorum da... Henüz ortaokul birinci sınıftayım. Sınıf ve sıra arkadaşım, annesini çok üzücü bir hastalıktan kaybetti. Babası ve kendisinden birkaç yaş küçük kardeşi ile kalıyor.
Babası okuldan sonra bir yerlere gitmesine ya da oyalanmasına müsaade etmiyor, çünkü eve gidip kardeşi ile ilgilenmek zorunda.
Gün geçtikçe arkadaşımın derslere ilgisi azalıyor, zayıflıyor, hep burnu akıyor, saçları hep dağınık. Bir de sürekli kokuyor! Aynı sırada oturuyoruz, dolayısıyla koku beni çok rahatsız ediyor ama kimseye hiçbir şey söylemiyorum.
Bir gün okulda saç, tırnak temizlik kontrolü yapılıyor. Ben her zaman tertemiz ve her gün değişen mendillerimle, yeni yıkanmış ve özenle ütülenmiş dantelli yakalarımla, saçlarımdaki beyaz kurdelelerle hep örnek gösteriliyorum.
Öğretmenler beni tahtanın önüne çıkararak, saçlarınız böyle olacak, çoraplarınız şöyle olacak, diye örnek gösteriyorlar.
ANNESİZ ÇOCUĞUN NE KADAR KİMSESİZ OLDUĞUNU ANLADIM
Temizlik kontrolü esnasında bir karışıklık oluyor, ters giden bir şeyler var. Sonradan anlıyoruz ki arkadaşım okuldan kaçmış. Öğretmenler evini arıyorlar, cevap veren olmuyor. Ders sonrası, öğretmenlerden biri evi bildiğim için beni de yanına alıyor ve evlerine gidiyoruz.
O gün anneli ev ile annesiz ev arasındaki farkı anlıyorum işte. Anneli çocuk ve annesiz çocuğun farkını, annesiz çocuğun ne kadar kimsesiz olduğunu anlıyorum.
Eve döndüğümde aslında neye ağladığımı bilemeden ağlıyordum. Evin haline mi, arkadaşımın haline mi, öğretmenimizle konuşan babasının haline mi, arkadaşımın artık okula devam edemeyeceğine mi... Bütün gün boyunca ağlıyorum.
Anneme anlatıyorum, annem de benimle birlikte ağlıyor. Ertesi sabah tatil. Bizim evde bir telaş. Annem, babam bir yerlere gitmeye hazırlanıyorlar. Bende takılıyorum peşlerine. Arabamız bizi arkadaşımın evine götürüyor.
Babasıyla bir şeyler konuşuluyor, arkadaşım bütün okul malzemelerini topluyor, bizimle arabaya biniyor. Arkadaşım bize geliyor. Yaşasın ertesi gün de tatil nasılsa, sabaha kadar müzik dinleyip, dedikodu yapabileceğiz arkadaşımla!
Eve gitmeden bir yerlere gidiyoruz, bana alınan her şeyden arkadaşıma da alınıyor. Eve girer girmez, banyo kazanı yakılıyor, yanan banyo kazanı hem suyu hem banyoyu sıcacık yapıyor. Annem arkadaşımı yıkıyor, saatler sürüyor neredeyse yıkanma faslı.
Banyo kapısında sıramı bekliyorum, arkadaşım benim içeri girmemi istemiyor benden utanıyor. Beklerken düşünüyorum, benden utanıyor da niye annemden utanmıyor? Çocukça bir kaprisle kapıdan bağırıyorum, ‘annemden utanmıyorsun da benden niye utanıyorsun?’ Cevap geliyor içeriden, ‘ama o anne, annelerden utanılmaz.’
Tırnakları kesiliyor, sarı saçlarına süslü tokalar takılıyor. Arkadaşım artık bizde kalıyor. Okula birlikte gidip geliyoruz.
HER ANNELER GÜNÜNDE KUTLAMA KARTLARI YOLLARDI
Bir pazar sabahı, annem, babam, ben ve kardeşim, annemle babamın kocaman yatağında ‘dolmuş doldurmuş’ oynarken (dolmuş doldurmuş oyununu bilir misiniz? Herkes yatağa üst üste doluşur ve sonra birbirini yataktan aşağı atmaca oynanır hani) o da bizim aramıza katılıyor. Annemin kolunun altına girip yatıyor. Annem hep ağlamaklı, gözünün bir kenarında hep bir damla yaş var.
Sonra arkadaşımın Almanya’da yaşayan teyzesi geliyor. Arkadaşımı ve kardeşini alıp Almanya’ya götürüyor. Arkadaşım giderken, artık onu göremeyeceğim için çok ağlıyorum. Annem de çok ağlıyor, ama o neden ağlıyor bilmiyorum. Ara ara birbirimize mektup yazıyoruz, uzunca bir süre her Anneler Günü’nde, anneme, Anneler Günü’nü kutlayan ve üzerinde rujla öpücük izi yapılmış kutlama kartları geliyor. Annemin gözünün kenarındaki o bir damla yaşı, her Anneler Günü’nde bu kartları aldıkça yine görüyorum.
Bizimse annemin hissettiklerini ve yaptıklarını anlayabilmemiz için aradan yıllar geçmesi gerekiyor. Annem, küçücük bir kızın, yaşaması muhtemel travmaların önüne geçmeye çalışmıştı.
Kendi çocuklarının yanında, annesiz kalmış küçük bir kız için de elinden geleni yapmıştı.
Benim annem çok özel. Aslında her anne özel. Anneler Günü kutlu olsun.
Aysun B.
Paylaş