Paylaş
Merhaba Güzin Abla, aylar önce Türkiye’de bir genç adamla tanıştım. Master için yurt dışına çıkacaktım. O kişi de benim gideceğim okula başvurmuştu. Sonra bir şekilde birbirimizi tanımaya ve sevmeye başladık. Türkiye’nin sayılı üniversitelerinden birinden çıkmış, başarılı, yakışıklı biri.
Kadınlara karşı güvensizdi, birkaç defa aldatılmıştı. Yine de beni tanımaya ve tanıdıkça sevmeye başladı...
Türkiye’den ayrıldım ve biz birkaç ay uzaktan yürüttük. Kendisi bana güvensin, diye elimden geleni yaptım.
Ancak benim bulunduğum okula kabul edilmedi. Türkiye’ye tekrar döndüğümde onunla zaman geçirdim ve ilk cinsel deneyimimi bu kişiyle yaşadım.
Çünkü o benim gibi birisiydi, güven sorunları olan ve sevince de çok seven. Ona güveniyordum. Pişman olmadım.
Aynı ülkede olmasak bile yurt dışında olmak istiyordu, hem daha rahat görüşecektik, hem de eğitim açısından. Ben de onu başka okullara yönlendirdim. Tüm bunlar olurken durmadan ayrılıyor tekrar barışıyorduk. “Sen beni gerçekten sevmiyorsun” diyordu.
Bu kişi çok ilgiliydi, görüntülü konuşurdu her gün, beraber bir şeyler izlerdik. Gelecek planları yapardık.
Ama fikrini değiştiremiyordum, okulumda yoğun bir dönemdeydim. Eskisi kadar ilgilenemiyordum.
Sonra “ilişkinin stresine dayanamıyorum” diyerek ayrıldı.
Beni sevdiğini biliyorum, çünkü her kavgamızdan sonra ağlayarak arar, ulaşmaya çalışırdı. Ben de onu seviyorum, hayatımı onunla geçirmek istiyorum. Ama ne yapacağımı bilmiyorum artık.
Nasıl sevdiğime inandırırım?
Bu arada Güzin Abla benim sana bu yazıyı yazma sebebim birkaç hafta önce köşende okuduğum, “Sevgimi göstermekte zorlanıyorum” başlıklı yazı oldu.
“Ben çocukken sevgi görmedim, bu yüzden mi sevmekte zorlanıyorum? Çok âşık olduğum halde ona sevgimi de tam olarak gösteremiyorum” diyordu okurun.
Sanki bu yazıyı yazan kişi benim sevdiğim adammış gibi geldi. Aynı şeyleri yaşıyorum. Lütfen bana yardım edin. ◊ Rumuz: Güvensiz erkek
YANIT
Sevgili kızım, önce bu mektubu bana yazan okurum bir genç hanımdı. Ayrıca onun sorunu kendi ifadesiyle çocukken ailesi tarafından sevgi görmemesiydi. Ailesi sadece ilgi göstermiş ama ruhunu okşamamış, sevgi sözcükleri söylememiş.
“O yüzden mi ben de birini sevmekte zorlanıyorum” diye soruyor. Yine de “onu sevmeseydim bu kadar çok düşünmezdim” diyor.
Öfke patlamaları nedeniyle sevdiğini kırdığını, sık sık bu yüzden ondan ayrıldığını da söylüyor. Sevdiğin genç adamın ailesiyle ilgili böyle bir sorunu olup olmadığını biliyor musun?
Bana kalırsa onun sorunu daha çok sana rastlayıncaya kadar, tanıdığı kızlarla ilgili belirli bir güvensizlik yaşaması.
Onlar tarafından aldatıldığı için her seferinde böyle bir davranışla karşılaşma endişesi.
Sana güven duyduğunu söylüyorsun ama, sen de ona beklediği ilgi ve yakınlığı gösterememişsin... Çünkü o tıpkı şımartılma ihtiyacı duyan küçük bir çocuk gibi, ilgi bekliyor.
Sürekli yanında olmanı, onu aramanı, sevmeni ve okşayıp şımartmanı istiyor. Senden ayrı kaldığında ya da sen derslerin nedeniyle biraz ihmal etmek durumunda kaldığında, bunu sevgisizlik olarak yorumluyor, sevgi eksikliği duyuyor ve acı çekiyor.
Bu tabii ki sağlıklı bir davranış değil. Bu aşırı ilgi ve sevgi ihtiyacı belli bir süre sonra yıpratıcı olabilir. Onu bu açıdan tatmin etmekte zorlanabilirsin.
Ama seviyorsan, anlattığın gibi belirli bir uyumu yakalamışsanız, biraz daha çaba gösterebilirsin gibi geliyor.
Paylaş