Paylaş
Sevgili Güzin Abla, size bu satırları ağlayarak yazıyorum...
Geçtiğimiz günlerde köşenizde, bir okurunuzun öğretmenine karşı duyduğu platonik aşkı çok güzel bir şekilde anlattığı yazısını gördüm ve bu konuda yalnız olmadığımı anladım.
Ben de size benzer aşk öykümü anlatmak istedim...
Bu sene Ege bölgesinin güzel bir üniversitesinde iyi bir bölümü kazandım. Hevesle okula başladım.
İlk hafta çok güzel geçti. İkinci hafta dersime girdiğimde yeni bir öğretmenle karşılaştım.
Genç ve karizmatik bir öğretmendi ve tahminimce benden sadece 9-10 yaş kadar büyüktü.
Onunla sık sık göz göze gelmeye başladık.
Önceleri ona karşı hiçbir şey hissetmiyordum, hatta siyasi görüşü yüzünden ondan hoşlanmadığımı düşünüyordum.
Ama bu bakışmalar sonucunda ondan etkilenmeye başladım.
Artık gün boyu onu gözetliyor, onu bir an olsun görmek için deli oluyordum.
Derslerde göz göze gelmek için inatla gözlerine bakıyordum.
Bazen de kendi kendime gelin güvey olduğumu anlıyordum.
Bir gün artık dayanama-yacağımı anlayınca, yoklama kâğıdının arasına onu sevdiğimi yazdığım bir not koydum.
Bu notu maalesef o değil de sınıftan kızlar bulmuş.
Bu olaydan beş gün sonra doğrudan karşısına çıktım, sınıfta herkesin konuştuğu o notu benim yazdığımı söyledim.
Ve ondan hoşlandığımı da ekledim.
Gülümsedi, sadece “Sağ ol, anlıyorum seni” dedi...
Bu belirsizlik yıktı beni ama yapacak bir şey yok...
Sana bu satırları yazarken ağlamamın sebebi ise onun bir arkadaşımla konuştukları...
Öğrenci-öğretmen ilişkisinden bahsetmiş, aramızda hiçbir şeyin olamayacağını, beni kırmak istemediğini söylemiş.
Her şeye rağmen onu rahatsız etmeden sevmeye devam edeceğim. Hiçbir zaman ondan vazgeçmeyeceğim.
Bunu herkes duysun; ben onu çok seviyorum. Umarım bu yazımı yayınlarsın Güzin Abla.
Rumuz: Elif
Güzel kızım, 15 Aralık Cumartesi günü yayınladığım o yazıda da çok açıkça belirtildiği gibi; senin yaşındaki genç kızlar aşık olmak için fırsat ararlar.
Aradıkları aşkı da karşılarına ilk çıkan yakışıklı, karizmatik erkekte bulduklarına inanırlar.
Aslında o adam, bu genç kızlık döneminde kendi yarattığın bir hayalden başka bir şey değildir.
Sen de 17 yaşın saflığı ve sevgi açlığıyla bu genç adama âşık olduğunu sanıyorsun.
Bir süre sonra ne kadar saçmaladığının ve boş yere üzüntü çektiğinin farkına varacaksın inan bana.
Hem o genç öğretmeni hem de kendini zor duruma düşürmemeli, okuldakilerin dedikodularına maruz kalmamalısın kızım...
Deniz gözlü çocuk, seni bulmak için hep aynı otobüse biniyorum
Güzin Ablacığım, tavsiyelerinizi çok beğeniyorum, yüreğinize sağlık...
Ben, kasım ayı başında, otobüste bir gençle karşılaştım. Onu gördüğüm anda beynimde, kalbimde şimşekler çaktı.
Aynı şeyleri o da hissetti sanırım. Çünkü tam karşımda durdu ve sürekli bana baktı.
Belki onu tekrar görürüm düşüncesiyle sürekli aynı saatte, aynı numaralı otobüse biniyorum ama bir daha karşılaşmadık maalesef.
Gençlerin sizi devamlı takip ettiğini bildiğim için müsaadenizle köşenizden ona seslenmek istiyorum; “Deniz gözlü çocuk, seni görebilmek için her gün 24 numaraya bineceğim.”
Rumuz: Denizli
O deniz gözlü çocuk köşemi okur, gelip seni bulur mu, bilemem artık sevgili kızım...
Bana Denizli’den mi, yoksa başka bir yerden mi yazıyorsun, kimsin? Keşke bunları da yazsaydın...
Belki yüzünü bile çoktan unutmuştur. Belki o gün sana öylesine bakmıştır...
Ah işte bu genç kızlık heyecanları... Aslında insanın yüreğini kıpır kıpır eden bu duygular iyi ki var. Gençlik de zaten bütün bunlar demek değil mi?
Paylaş