Sevgili Feyza Hanım. Evlilik dışı çocuğun velayeti ile ilgili sorun yaşayan bir okurunuza ilişkin yazı vesilesi ile; çok sık yaşanan ve karşılaşılan, size de sıkça yöneltilen bir sorun olduğu için; yeni TMK ile kabul edilen yeni bir madde ile evlilik dışı çocuğun velayetinin hiçbir mahkeme kararına gerek olmadan, kanun gereği annesine ait olduğunu belirtmek istedim. 4721 Sayılı Yeni Türk Medeni Kanununun 337. Maddesi: "Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir" diye kesin ve açık bir hükümle evlilik dışı doğan çocuğun yasaya göre velayetinin anneye ait olduğunu belirlemiştir. Sorun sahibi hanım, velayet hakkı kendisinde olduğu için dilediği zaman ve gördüğü yerde çocuğunu babadan alabilir. Tabii tek sorun, çocuğun yerini bulmak. Ama ne yazık ki, bu yeni kanun maddesi bilinmediği için anneler acı çekmeye devam ediyor. Yani evlilik dışı çocuk doğuran anne, bu eski kanun zamanındaki gibi velayet için dava açması gerektiğini düşünüyor, yasal olarak zaten sahip olduğu velayet hakkını kullanamıyor.
Size yazan hanım, dava açtıklarını, ama nikah olmadığı için davayı kaybettiğini söylüyor ama gerçek böyle değil, o böyle zannediyor. Mahkeme büyük ihtimalle, kanunen zaten velayet hakkı davacı kadının, dava açmasına gerek yok, dava gereksiz demiştir. O da dava düştü sanmış olabilir. Ve yine çok önemli bir madde: yeni Türk Ceza Kanunu’na göre, velayeti kendisinde olmayan çocuğu, babanın kaçırması suçtur. Kadın bu konuda Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusu yaparsa baba, üç ay hapis cezası alır ve bu ceza paraya çevrilemez, ertelenemez ve hapse girer. Size bu konuda danışan çaresiz kişilere, bu bilgiler eşliğinde, çok daha etkin yardımda bulunma imkanınız olduğunu tekrar hatırlatmak ve kendimce size ve onlara yardımcı olmak için yazdım. Av. Hatun Olguner/ Adana
Çocuğun annesi olarak nikahlı eş görünebilir
Sayın Güzin Hanım, ben yılların hukukçusuyum. 24 Ağustos 2007 tarihli yazınızda "çocuk özlemi" rumuzlu yazı sebebi ile bu mektubu yazıyorum.
Bu yazıyı yazan hanıma resmi nikahlı olmadığı için mahkeme açmaya, velayet talep etmeye hakkı olmadığını söylemişler, kendisi öyle yazmış. Bu yanlış bir bilgi. Türk Medeni Kanunu’na göre, çocuğu doğuran kadın onun anasıdır. Anası sayılmak için nikahsız babalara uygulanan pek çok hukuki işlemin hiçbiri kadına uygulanmaz. Kadının nikahsız kocadan doğurduğu çocuk için dava açma hakkı ve velayet hakkı da vardır. Hatta nikahsız olduğu için velayet hakkına genellikle ve öncelikle ana sahiptir; zira baba kayıtlarda baba olarak görünmez.
Size yazan kadının durumu ise bence şöyle oldu: Çocuğu doğurdu ama nikahsız olduğundan çocuk erkeğin nikahlı karısı adına nüfusa yazıldı. Yani nüfus kayıtlarında çocuğu doğuran kadın olarak yani annesi olarak resmi nikahlı eş görünüyor olabilir. O sebeple öz annenin velayet talebini kabul etmemiş olabilir, mahkeme.
Çocuğunu isteyen bu kadın önce bir dava açarak çocuğun asıl anasının kendi olduğunu, nikahlı kadının asıl anası olmadığını bu sebeple nüfus kayıtlarının bu şekilde düzeltilmesini isteyebilir. Gerçek annenin kendisi olduğu ortaya çıktığında, yeni bir dava açarak velayeti de alabilir. Rumuz: Ann.
Soybağı doğumla birlikte kurulur
Merhaba Feyza Hanım, Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesinin 1. fıkrasına göre çocukla anne arasındaki soybağı, doğumla birlikte kurulur. Dolayısıyla, anne olduğunu ispat eden kişinin dava açamaması gibi bir durum söz konusu olamaz. Bu sebeple ya o yazıyı yazan kişi bir şeyleri eksik anlatıyor, ya da yargı aşamasında önemli bir hata yapılmış. Av. Asım Eray Taylan
Aşırı terlemeden şikayetçi olan okurlarıma
Ameliyat oldum kurtuldum
Merhaba Güzin Abla, köşenizde aşırı terleyen bir genç kızın mektubunu okudum. Daha önceden ben de aynı dertten muzdarip olduğum ve terlemenin nasıl kötü sonuçlar doğurduğunu bildiğim için, önerilerimi kendisiyle paylaşmak istedim.
Bundan 5-6 sene öncesine kadar aşırı terliyordum, giydiğim kıyafetlerim koltuk altımdan belime kadar ıslanırdı ve bu durum yaz-kış devam ederdi. Bu rahatsızlık için pek çok doktora gittim. Kimisi sakinleştirici verdi, kimisi bitkisel tedaviyi önerdi fakat hiçbirinden tam anlamıyla verim alamadım, ta ki Amerikan Hastanesi’ne gidene kadar. Oradaki cildiye uzmanı doktor bana Etiler’de Op. Dr. Nuri Battal’ı önerdi, kendisi koltuk altındaki ter bezlerini lokal anesteziyle küçük bir cerrahi müdahale ile alıyor. Koltuk altı terlemesi fizyolojik bir sorun olduğu kadar aynı zamanda sosyal bir sorun. Ter kokmasanız da, koltuk altınızın ıslak olduğunu gören insanlar psikolojik olarak ter koktuğunuzu düşünüp sizden uzaklaşıyorlar.
Ben bu cerrahi müdahaleyi yaptırdım ve şu anda koltuk altımda kesinlikle en ufak bir aşırı terleme yok. Psikolojik olarak da kendimi daha iyi hissediyorum. Eğer okurunuz İstanbul’da yaşıyorsa ve imkánı varsa, Dr. Nuri Bey’le görüşmesini öneririm. Rumuz: Beril G.
Terleme psikolojik rahatsızlık yaratır
Sayın Güzin Hanım; ben Londra’da çalışmakta olan bir sağlık personeliyim. Köşenizde aşırı terleme ile ilgili bir bölüm gözüme ilişti. Size yazmadan edemedim. Geçen hafta katıldığım bir seminerde özellikle bu konudan söz ediliyordu; endokrinolojst (hormon bilimi) profesör bu şikáyetlerin çoğunlukla göz ardı edildiğini ancak bunun da her hastalık gibi ciddiye alınması gerektiğini vurguluyordu.
Özellikle alın ve boyun terlemesi insanları psikolojik yönden rahatsız ettiği için çözüm getirilmesi gerektiğini söyledi. Bu bilgiyi sizinle ve okurlarınızla paylaşmak istedim.