Paylaş
Benim gibi annesini kaybetmiş ya da belki annesini hiç tanımamış insanlar bugün biliyorum ki hüzünlenecekler. Ama bir annenin yerinin asla doldurulamayacağını herkes gibi onlar da, ben de bir kez daha hatırlayacağız.
Anneniz hayattayken onun değerini bilmelisiniz. Çalıştığınız için, yanınızda birileri varken, mutfakta yemek yaptığınız sırada anneniz aradığında, “Aman anne şimdi konuşamam, daha sonra seni ararım” diye onunla konuşmayı ertelemeyin. Bu belki de onunla yapacağınız son konuşmadır... Ya da onu son görüşünüzdür, lütfen bunu aklınızdan çıkarmayın...
Çünkü biz anneler ölümsüz değiliz, sizi bırakmaya hiç gönlümüz razı gelmese de bir gün mutlaka hayatınızdan çıkıvereceğiz.
Bu vesileyle yaşlı, genç, tüm annelerin, hatta anne adaylarının bu kutsal gününü kutluyorum.
Henüz anne olmayanlara da, o pek geçerli ve bilinen sözcükleri tekrarlıyorum: “Bizi ancak anne olunca anlarsınız.”
Sevgilerimle, Güzin Abla’nız.
Bir Anneden Öğütler
Bu başlıktaki ismi taşıyan bir kitap Amerika’da yayınlandı. Türkiye’de ise kitabın içinden seçme sözler derlenerek çeşitli yerlerde yayınlandı. Aşağıda bu kitapta geçen tavsiyelerden bir derlemeyi sizlerle paylaşıyorum.
Ben bu öğütleri çok sevdim, zaman zaman da çok güldüm, umarım beğenirsiniz.
“Sevgili kızım; bundan 20 yıl sonra yaptıkların değil, yapamadıkların için üzüleceksin. Dolayısıyla halatları çöz. Güvenli limandan uzaklara yelken aç. Rüzgarı yakala, araştır, düşle, keşfet.
Düşün, onları seyredecek birileri olmasaydı, kaç kişi Mercedes otomobil alırdı? Bilimde ve güzel sanatlarda üstün başarılar, tek başlarına çalışan kişiler tarafından elde edilmiştir. Hiçbir parkta bir kurul için dikilmiş bir anıt yoktur.”
“Yapabileceğin kadar söz ver. Sonra söz verdiğinden daha fazlasını yap. Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık tavuktur. Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere dertlerin yüzme bildiğini söyle. Dalın ucuna gitmekten korkma. Meyve oradadır. Büyük adam büyüklüğünü küçük adama davranışıyla gösterir. Şans bukalemun gibidir. Biraz zaman tanı, mutlaka değişecektir.”
“Dünya Tarihine Yön Veren En Etkin 100 Kişi adlı kitabı okudum. Onların hepsiyle ortak olduğumuz tek şeyin zaman olduğunu hayretle gördüm.
Günün sonunda kendini bir sokak köpeği kadar yorgun hissediyorsan, bu belki bütün gün hırladığın içindir.
Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin. Şimdi başla! Şu anda bulunduğu yerden, elindekilerle başla.”
“Gülümsediğinde güzelleşmeyen bir yüz hiç görmedim. Kimi zaman içindeki o sessiz sese uzmanlardan daha fazla güven. Aerodinamik yasalarına göre o tombul ve tüylü arının hiç uçmaması gerekiyordu. Herhalde bunu ona hiç kimse söylemedi ki, uçuyor.”
“Zamanının büyük bir kısmını para kazanmak ve saklamakla geçiren insanlar, sonunda, en çok istediklerinin satın alınamayacak şeyler olduğunu anlarlar.
Öteki insanlardan daha akıllı ol. Yalnız bunu onlara söyleme! Mutlu olmanın en garantili yolu bir başkasını mutlu etmektir.”
“Hayatta ya tozu dumana katarsın, ya da tozu dumanı yutarsın.”
“İyi çalışan, sık gülen ve çok seven başarıyı elde eder.”
Anneme
Fedakar, sevgi dolu
Benimle sevinen, benimle üzülen
Küçük şeylerle mutlu olan, olmayı bizlere öğreten
Can veren, yemeyip yediren
İşten geç döndüğümde bıkmadan, her gece karşıladığında yanağını okşamayıp kırdığım
Aynı ev içinde ayrı zaman geçirdiğim
Gün içinde aramamayı alışkanlık haline getirdiğim
Aradığında çoğu kez cevaplamadığım
Yıllardır sevdiğimi söylemediğim
Özenle saatlerce yemekler hazırladığını bildiğim halde dışarda yemek yiyip, eve döndüğüm
Ve yapılanları tatmak için bile masaya oturmadığım
Anneme...
26 Ocak günü seni son yolculuğuna uğurlayacağımızı, hastaneye yatıracağımızı bilsem böyle mi yapardım?
Seni bir an bile gözümün önünden ayırmaz, seninle daha çok vakit geçirirdim.
Kapatırdım müzik setini ve TV’yi
Erken dönerdim işten, en azından haftada 2-3 gün.
Yürüyüşlere çıkardık birlikte, yemek yer, sinemaya giderdik.
Pazartesi sende problemler başladığında bile Anne’m güçlüdür deyip ancak akşam ayrıldım işten.
Hastanede en sağlıklı gününde yanında yoktum.
Gözlerinle veda ederken oradaydık
Günlerce hastaneye verdiğim numaramı aramasınlar diye dua ettim
Bırakmamak için çok ama çok direndi.
Resmen savaştı.
Yıllar önce bıraktığı öğretmenliğe yoğun bakımdaki yatağında yeniden başladı
Hayatta neyle karşılarsanız karşılaşın, savaşın
Sizler benim çocuklarımsınız, sizi ben yetiştirdim derken
Doktorlar şaşkınlıkla izlediler gelişmeleri
Hayata tutunma çabasını, çizgiden geri dönüşünü
Kötü hissettiğinde ziyaret gününde haber gönderdi hemşireyle, çocuklarım gelmesin söyleyin
Beni kötü görüp üzülmelerini istemiyorum.
Girdik yanına, taburcu olacaksın ama yemek yiyip güçlenmen lazım dedik.
Bu bile yetti, doktorlar bir kez daha şaşkınlığa uğradı.
Olmadı, savaşı 23 Şubat gecesi kaybetti.
Böyle bir kadındı annemiz.
Onsuz ilk Anneler Günü’müz olacak.
Elini öpemeyeceğiz, sadece ardından dualar edeceğiz.
Ziyaretine gideceğiz yattığı yerde
O bizi gökyüzünden izlerken...
Geçenlerde bir kitapta okudum.
“Mezartaşları başında dökülen en acı gözyaşları söylenmemiş sözler ve yapılmamış işler içindir” diyordu.
Acı gözyaşları dökmemek...
Onlara sevdiğimizi söyleyelim, vakit geçirelim mutlu edelim...
Seni seviyorum anne, seni seviyor ve çok özlüyorum.
Tüm annelerin Anneler Günü’nü kutluyorum.
Rumuz: F.A.
Kızlar, annelerinizi hiç kimse için bırakmayın, bu babanız bile olsa
Merhaba Güzin Abla; bu yazımı annemle olan küçük savaşımızın gücünü, ümidini kaybedenlere örnek olsun diye yazıyorum.
Biz dört kardeşiz, bir kardeşim evli ve diğer erkek kardeşlerim de öğrenci.
Annemle olan hayat mücadelemiz, babam annemi aldattığında başladı. Evi terk etti, başka bir kadına gitti. Ona ev tuttu, yeni eşyalar aldı, bizi hiç arayıp sormadı.
Babam o kadınla rahat rahat yaşarken, biz kuru ekmeğe muhtaçtık. Her gece annemle ağlama nöbetlerimiz olurdu. Çünkü annem de diğer kadınlar gibi aldatılmayı hazmedemiyordu. Haklıydı.
Bir gün her şeye rağmen babamın yanına gittiğimde boşanma kağıdını gördüm masasında. Yıkıldım... Babam anneme boşanma davası açmıştı. Ama nedense babam mahkemeye gelmediği için dosya kapandı.
Mahkemeden sonra onunla karşılaştık. Diz çöktüm, “Ne olur eve gel” dedim; yalvardım. Arkasına bile bakmadan gitti. Benim babam evladının gözyaşlarını hiçe sayıp, başka kadına gitti.
Annemin elini tutup, “Kazanacağız biz bu savaşı anne” dedim. Önce annem, benim çalıştığım özel hastanede işe başladı... Ayaklarımızın üzerinde durmayı öğrendik. Babamın bize bıraktığı tüm borçları ödedik, her şeyden arındık.
Çıkardık onu hayatımızdan. Ben kardeşlerimin eğitimine destek verdim.
Ağladık, sızladık ama bu savaşı kazandık. Biz bunu yaparken babam kurmaya çalıştığı hayatını mahvetti. Öyle ki, her gün ağlayarak bizden af diliyor.
Bizi onca yıl hiçe sayan babam, artık “Affedin” diye kapımızda. Evet annemle bir savaştaydım, onu hiç bırakmadım, bırakmam da. Anneme anne oldum, baba oldum evlat oldum, pes etmedim. Hep destek oldum ve annem yıkılmadı... Siz kızlar annelerinizi hiç kimse için bırakmayın, bu babanız bile olsa.
Çünkü onlar en güzel hediyedir bize. Şimdi başka bir kadın uğruna evlatlarının gözyaşını hiçe sayan adam, evlatlarının kokusuna hasret...
Annemse her gece bizim kokumuzla uyuyor. Eğer bir savaşa girdiyseniz, sonuna kadar pes etmeyin. Asla annenizden vazgeçmeyin. Onlar bu dünyanın müthiş mucizeleridir. Seni seviyorum annem...
Rumuz: Ece
Paylaş