Ben 25 yaşında bir genç kızım; beni son zamanlarda rahatsız eden bir olaydan bahsetmek istiyorum.
Son birkaç haftadır gazeteler ve televizyonlarda iki aldatma olayı var. Biri ünlü bir sanayicinin 23 senelik karısını aldatması, bunun ardından da kendini korumak için 23 sene aynı yastığa baş koyduğu karısına iftira atması. Diğer aldatma ise dizilerle tanınan bir hanım oyuncu olayı. Haftalardır genç kadına söylenmedik kalmadı. Ama aynı durumdaki ünlü işadamına karşı bir şey diyen yok. Bu nasıl iş anlamıyorum.
Erkek yapınca bir şey yok; kadın yapınca yerin dibine sokmak için elimizden geleni yapıyoruz. Tabii ki o kadın oyuncunun da yaptığını doğru bulmuyorum ama onu buna iten sebepler olduğunu düşünüyorum. Sevgi açlığı hissediyor olabilir. Ne evliliğinde ne de diğer erkekle olan beraberliğinde sevgiyi tam olarak yakalamış olabilir. Onunla beraber olan adam, evlenmeyi hiç düşünmediğini söylüyor. Birlikte yaşamalarını yeterli buluyor. Belki de onun bu tutumu kadını başkasına itmiştir. Neden hemen herkesi suçlamadan önce biraz da olayların bu noktaya gelmesindeki etkenlere bakmıyoruz? Kadın-erkek açısından neden bu kadar ayrım yapıyoruz? Acaba o işadamının yaptığı mı, hanım oyuncunun yaptığı mı daha kötü? Bana kalırsa o adam, karısına iftira atarak çok daha büyük bir ayıp yapmıştır. Ama hálá bilinen "o erkektir yapar" zihniyeti daha ne kadar devam edecek dersiniz?
n Rumuz: İnfo-rumuzsuz
Sevgili kızım, bu tür bir olaya ilk kez mi şahit oluyorsun? Yıllardır bu dediğin ayrımcılık yapılıyor, görmüyor musun? Dediğin gibi kadın aldatınca dünya alem ayağa kalkıyor. Hatta hatırlarsan, o hanım oyuncu çok sevilen bir diziden sırf eşini aldattı diye çıkarıldı. Yapımcısı, onunla çalışmak istemedi. Oysa bu olayın hemen akabinde, aynı dizideki, baba rolündeki erkeğin evlilik dışı bir macerası ortaya çıkarıldı. Oyuna geldi dendi; örtbas edildi ama sonuçta bir otelde yakalanmıştı. Ama kimse onu diziden uzaklaştırmayı düşünmedi.
Burada da yine konu; erkeğin doğal hakkıymış gibi gösterilirken, diğerinde, daldan dala konan, bir uçarı kadın şeklinde gözler önüne seriliyor.
Ben de senin gibi düşünüyorum. Tabii ki böyle sık sık sevgili değiştirmek, biriyle beraberken, ya da evliyken bir diğeriyle yakınlık kurmak hiç hoş değil. Kimseye de yakışmıyor. Ama bu sıkça yaşanan bir gerçek ve erkek yapınca neredeyse normal, hatta alkışlanıyor da, söz konusu kadın olunca, yerden yere vuruluyor. Keşke hiç aldatma olmasa, ihanet hiç yaşanmasa.
Kızlara bir türlü açılamıyorum
Merhaba Güzin Abla ben 17 yaşında yakışlıklı bir erkeğim. Benim sorunum cesaretsizlik. Kızlara açılamıyorum. Onlarla konuşurken yüzüm kızarıyor. Bir kız tarafından reddedilmiştim; sanırım unun da etkisi olmalı. Kendime güvenim yok. Cesaret verici sözler bekliyorum sizden. n Rumuz: Cesaretsizlik
Sevgili oğlum, 17 yaş elbette biraz cesaretsizlik yaşıdır. Karşı cinsi tam anlamıyla tanımadığın için, hem kendine hem de onlara karşı güvensiz olman çok doğal.
Reddedilmenin etkisi de olabilir ama, asıl önce gerçek kız arkadaşların olmalı ki, karşı cinsi tanıyabil. Tanıdıkça beklentilerini daha iyi anlar, ona göre yaklaşırsın onlara. Göreceksin, onlar da senin gibi etten, kemikten.
Eşim beni başka erkeklere pazarlıyor
Sevgili Güzin Abla, genç kızlarımıza yardımlarınızdan dolayı cesaretlenerek size kendi sorunlarımı açmak istedim. 21 yaşındayım. Ailemin zoruyla 17 yaşında evlendirildim. İmam nikahlı kocam benden 30 yaş büyük. Evliliğimizin ilk birkaç ayında bana çok iyi davranan adam sanki şimdi bir yabancı.
İlk birkaç yıl küfürler ve dayaklar üst üste geldi. Şimdi ise sizden özür diliyorum, ama, beni bir sokak kadınıymışım gibi, tanımadığım erkeklere pazarlıyor. Eve getirdiği erkeklerle bana zorla ilişki kurduruyor.
Kaç kere polise gitmek aklımdan geçti ama beni öldürmesinden korkuyordum. Şimdiyse ölüm tek kurtuluş gibi geliyor bana. Lütfen bana bir çıkış yolu gösterin.
n Rumuz: Solmuş Gül
Gün geçmiyor ki, bana şok yaşatan bir mektup almayayım. Artık giderek kimseye güven duymamak gerektiğini düşünmeye başlıyorum. Ve bu duygu pek de iyi olmayacak; çünkü bunu okurlarıma da yansıtacağım.
Ancak aile zoruyla evlilik konusunda anne ve babalara bir şamar gibi inecek bir mektup bu. Kızlarını zorla böyle yaşça büyük erkeklere bir anlamda satıyorlar.
Hem de imam nikahını yeterli buluyorlar ve işte olan oluyor. Böyle bir erkekten, böyle bir evlilikten ne beklenir? Hemen en yakınındaki bir karakola başvur, savcılığa suç duyurusunda bulun.
Ve seni bir kadın sığınma evine ulaştırmalarını iste onlardan. Sana yardım edeceklerdir. Zaman kaybetmeden kurtul hemen bu adamdan.
Yaşananlar toplumsal bir cinnet mi?
Güzin Abla, sosyolojik tespitlerinize inandığım için size sormak istiyorum, Türkiye’de insanlar birbirlerini neden öldürüyorlar? Tahrik bile sayılmayacak durumlarda birbirlerini şişliyorlar hemen. En son okuduğum haber, koşarken toz kaldırdın diyerek birini öldürmüşler. Bu toplumsal bir cinnet midir? Ölümler, cinayetler neden bu kadar sıradan nedenlere bağlı?
n Rumuz: Viyana’dan Bekir
Sevgili oğlum; tabii aslında bütün bu olan bitenlerin gerçek nedenlerini bir sosyolog inceleyip, rapor halinde yetkililere sunmalı ki, onlar da çok geç olmadan bir önlem düşünebilsinler.
Ama sadece benim köşeme gelen mektuplardan çıkardığım sonuçlara bakılırsa, özellikle gençlerin hayatlarından hiç memnun olmadıkları açıkça görülüyor. Bir yandan modern bir çağın ve yaşamın onlara sunduğu özgürlük, her türlü imkanın yanı sıra, tüketim tuzakları...
Bir yandan ise karşılaştıkları gerçekler: eğitim zorluğu, parasızlık, işsizlik, gelecek kaygısı ve bir yandan da aile baskısı, son birkaç yıldır ortaya çıkan dini baskılar, cinsel eğitimsizlik ve karşı cinsle yakınlaşma zorlukları... Sevdiklerine kavuşamama, aile zoruyla evlendirilme ve daha pek çok neden sayabilirim sana...