Paylaş
Güzin Abla; ben 23 yaşında, işinde gücünde bir kızım. Nişanlımla tanışalı 8 sene oldu. Kısa süre ayrı kalmamızı saymazsak 8 senedir hayatımda... Önümüzdeki ay da nişanlanalı 1 sene olacak.
Kendisi bizim karşı komşumuz. Ancak ailesi sevgili olduğumuzdan beri bana karşı. Özellikle annesi ve ablası ayrılmamız için ellerinden geleni yaptı. Buna rağmen ayrılmadık, daha da kenetlendik ve ailelerimizi ikna edip nişanlandık.
Nişanda ve nişandan üç-dört ay sonrasına kadar gayet iyilerdi, sıcaklardı, “kızım kızım” diye peşimde dolaşıyorlardı. Benim de onlara asla bir saygısızlığım olmadı. Buna rağmen zaman ilerledikçe kötü davranmaya başladılar.
Nişanlım bize gelip gidiyor diye kıskançlık yaptılar, bunu bana açık açık söylediler hatta...
Ben ise ne aileme belli ettim ne de tavır değiştirip onlara saygısızlık ettim. Mutluluğum bozulmasın diye hep alttan aldım.
Sonunda nişanlımı da bezdirdiler, evi terk edip otele yerleşti. Bunun üzerine özür dilediler, düzeldik. Ama gel gör ki bu huzur iki ay sürdü sadece... Yine aynı sorunlar başladı.
Yok düğün yapmayacağız, yok yardım etmeyeceğiz, yok siz nasıl evleneceksiniz, yok sen onun ailesine çok bağlısın, yok anneciğim babacığım diyorsun, kız bize böyle demiyor...
Bir gün bana “Nişanı atın, anlaşamıyorsunuz” dediler. Dayanamadım, bağırıp çağırdım. “Siz benimle anlaşamıyorsunuz, biz çok iyi anlaşıyoruz” diye kestirip attım. Bütün sosyal ağlarımdan ablası ve annesini engelledim.
Şu an kafam çok rahat ama ya sonrası? Ailem durumu bilmiyor, nişanlım hep arada kalıyor. Onun hali de beni çok üzüyor.
Çok seviyorum. Bu kadar sene sabrettik, yazın düğünümüz var, bu durum ne olacak? Nereye kadar gidecek?
Sizce her krizin üstesinden gelebilecek miyiz?
Geleceksiniz, güzel kızım geleceksiniz üstesinden. Sizde bu sevgi, bu bağlılık varken, elbette geleceksiniz. Bu insanların “Oh işte onları ayırdık” diye sevinmelerine imkan vermeyin. Asla ayrılmayı düşünmeyin.
Anladığım kadarıyla sen güçlü bir kızsın, hatta nişanlından bile daha güçlüsün. Ona destek olacak, onu ve kendini bu durumdan kurtarmayı başaracaksın.
İnsanlar sevgiyi çekemezler, birbirini seven insanları kıskanırlar. Bu aile de işte böyle bir durumda. Oğullarının sana olan sevgisini kıskanıyorlar ama ona da ne kadar kötülük yaptıklarının farkında değiller. Öfke ve kıskançlık gözlerini bürümüş.
İnsan insana muhtaçtır. Elbette gün gelecek senin yardımına ihtiyaç duyacaklar. En azından çocuğunuz olduğu zaman torunlarını görmek isteyecekler, o zaman bütün bu yaptıklarından pişmanlık duyacaklar.
Bu arada her şeye rağmen sen sakın saygıda kusur etme, onların kötü ve öfkeli tarzına aynı şekilde karşılık verme. Sana yakışmaz. Yine alttan almaya devam et kızım, sonuçta onlar da sevdiğin adamın ailesidir.
Bana sorarsan nikahı da uzatmayıp bir an önce evlenmeye bakın... Düğün olmasa ne olur, şart mı, boş yere masraftan başka bir şey değil!
Sade bir nikahla evlenin, yakınlarınıza ya da arkadaşlarınıza akşam bir yemek daveti verin... Hepsi bu...
Ama bir an önce evlenin, zamana bırakıp bu ailenin araya nifak sokmasına fırsat tanımayın. Zaten ilişkiniz çok uzun yıllardır sürüyor, daha fazla uzatmanın alemi yok.
Bu arada senin ailenin bütün bunlardan haberdar olmaması da çok iyi...
Bir de onların üzülmesini, en azından karşı tarafa öfke duymasını engellemiş olursunuz. Siz barışırsınız sonunda ama büyükler evlatlarına yapılanı asla unutmazlar.
Eski aşkım kafamı karıştırdı
Sevgili Güzin Ablacığım, ben 3 yıllık evli bir genç kadınım.
Eşime âşık olarak değil de sevgi ve saygı duyduğum için evlendim.
Çünkü zaten unutamadığım bir aşkım vardı.
Onunla olmayacak sebeplerden dolayı ilişkimizi bitirdik. Bitti ama gönlümde yeri kaldı. Geri dönmek istediğinde ben zaten sözlenmek üzereydim, yani çok geç kalmıştı.
Beni deli gibi seven sözlümden ayrılmak istemedim, sonra pişman olmaktan ve haksızlık yapmaktan korktum.
Eski sevgilimin evliliğim süresince arkamdan hep güzel şeyler söylediğini duydum. Bu beni hem mutlu etti hem de üzdü.
Üç ay önce dayanamadım, artık benimle ilgili konuşmasını istemediğimi söylemek için yanına gittim.
Çok kısa da olsa konuştuk. Tam yedi sene sonra ilk defa gözlerine baktım, işte o günden sonra da aklımdan çıkmaz oldu.
Eşimle aram çok iyi ama ben o günden beri gizli gizli ağlıyor, geçmişi hatırlıyorum.
Kötü bir evliliğim yok ama çok zor şeyler yaşadım, bu yüzden “keşke evlenmeseydim” diyorum.
Şimdi onu aklımdan nasıl çıkaracağımı bilmiyorum.
Her gün eski fotoğraflarına bakıyorum, sonra eşimin yüzüne bakmak zor geliyor. “Evleneceğiniz kişi kaderinizde var” diyorlar, ona bile inanmak istemiyorum. Bu kendi hatam bana kalırsa...
Bana yardımcı olmanızı bekliyorum.
Hatta okurlarınızdan da yorum istiyorum.
Sevgili kızım, ilk aşkından ayrılma nedenin neydi bilmiyorum ama kendin “saçma sapan nedenler” dediğin için sana “acele etmişsin, yanlış yapmışsın” demek geliyor içimden... Öte yandan bu saatten sonra bunu söylemenin de faydası yok artık.
Evlenmeden önce birkaç yıl beklemişsin sanırım. Bu arada onun da harekete geçmesi gerekmez miydi? Yani bugünkü mutsuzluğunuzda onun da rolü var. Artık evlisin, eşin sana karşı çok iyi ise, bunca yıl sonra ortaya çıkıp aklını karıştırmakla hiç iyi bir şey yapmamış.
Çocuğun var mı bilmiyorum, yazmamışsın. Olmasa bile oturmuş bir evliliğin var... Onunlaysa geçmişte yaşadığın aşkın hatırası dışında hiçbir şey... Evlensen, nasıl bir evlilik yaşayacağın belli değil. Kadere inanmak gerekiyor, belli ki eşin senin kaderinde varmış.
Sana “Bitir evliliğini, unutamadığın aşkına koş” da diyebilirim. Ama bunun bir macera olacağını gayet iyi biliyorum.
En büyük aşklar bile evlilik kurumu içinde (istisnalar var tabii) eriyip gidiyor, geride sevgi ve saygı kalıyor. Kısacası sen şimdi yeniden alevlenen o eski aşk heyecanınla durumu iyi yorumlayamıyorsun.
Geri dönsen, eski günlerdeki gibi mi olur sanıyorsun? Aşkınız, eski ateşini korur mu sanıyorsun? Bence pişman olacağın bir şeyler yapmamalısın. Onu gidip görmen bile yanlışmış. Zaten bahane aramışsın görmek için. Hiç de iyi olmamış...
Paylaş