Paylaş
Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız, Sayın Orman ve Suişleri Bakanımız’dan, HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu’ndan ricam: Ülkemizde kamu yararına hizmet veren bir derneğin misyonuna ve bir emekli öğretmen olarak eğitime adadığım 85 yıllık ömrümde, ilk ve son defa devletimden bir istirhamım olacak; Meyvan’ımın canını bağışlayın.
26 yıldır HAYKOD Hayvanlar Koruma Derneği Başkanı olarak himayemde yaşattığım, dünyanın en yaşlı ayısı Meyvan’ın bizden alınıp Karacabey Rehabilitasyon Merkezi’ne gönderilmesi yönünde açılan ve 8 yıldır süren davanın sonuna gelindi. Danıştay, iki defa İl İdare Mahkemesi’nin “alınması” yönündeki kararını bozdu. Çünkü bilirkişi raporu eksikti. Meyvan’ın yaşı, sağlık durumu göz önüne alınmamıştı. Karacabey’de nerede, nasıl rehabilite edileceği, süresi, yaşayacağı stres, nakil esnasında alacağı anesteziyi kaldırıp kaldıramayacağı belirtilmemişti. Ama HAYTAP davayı geri çekmemekte, yerel mahkeme kararında diretiyordu. Dosya İdare Mahkemeleri Üst Kurulu’na temyiz edildi.
Önümüzdeki günler bir trajediye gebe... Şu anda kış uykusunda her şeyden habersiz, yer altındaki ininde uyumakta olan Meyvan’ın, kalbinin kaldıramayacağı narkozla bayıltılacağı, 6 saat uzaklıktaki Bursa’ya götürüleceği, ömrünün bile yetemeyeceği süre içinde bir beton hücrede rehabilite edileceği ve ömrü vefa etse de elektrik telleri ile çevrili bir alanda, doğadaki tek düşmanı olan hemcinsleri ile bir arada yaşama stresine sokulacağı mutlaktır.
Uzun lafın kısası: Meyvan hakkında alınacak ‘yerinden alınması kararı’ aslında bir infazdır: İdamdır!
Meyvan; 45 günlükken Güneydoğu’da bir çatışma esnasında annesi ve kardeşi öldürülünce onu bulup kurtaran erin de şehit olmasıyla bizlere emanet edilen bir ayıdır. Bulunduğunda ne hayvanat bahçesi, ne belediye, ne kurum, ne kuruluş, kimsenin kabul etmediği, benden başka kimsesi olmayan, aciz, ömrümü adadığım HAYKOD barınağında mutlu mesut ömrünün son günlerini yaşayan bir ayıdır.
Eğer bulunduğunda Karacabey mevcut olsaydı ya da ilk bir iki yıl içinde oraya gönderilebilseydi, belki nakli mümkün olabilirdi. Ama 26 yaşında bir hayvan için söz konusu nakil ölüm demektir. Bu yaşa gelmiş, kendisinden başka ayı tanımamış Meyvan’ı zorlamanın, Meyvan’a, bana bu eziyeti yapmanın sebebi nedir? Karacabey Ayı Korusu, zulmedilen dansçı ayılar için kurulmuş bir merkezdir. Geçen yıl Kastamonu’da “Açlıktan mezar kazıyor” diye bir ayı hakkında ‘vur emri’ çıkmıştı. HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu’nun o ayıyı Karacabey’de rehabiliteye aldırmayıp, zararsız mutlu, huzurlu yaşayan Meyvan’ı ölüme mahkum etme ısrarı nedendir?
Bakan şikayetçi değil, bakılan şikayetçi değil, Bakanlık ise hiç şikayetçi değilken, HAYTAP niçin şikayetçi bu durumdan? Niçin ömrünün sonuna gelmiş, yeri, bakımı, mutluluğu açısından dört dörtlük bir huzur yaşayan hayvan, göz göre göre ölüme gönderilmek isteniyor?
Meyvan’ın çocukluk, gençlik, orta yaş dönemini an be an yaşadım, Meyvan şu anda benden daha yaşlı, insan yaşıyla 99’una geldi. Meyvan ve ben, kim bilir belki bize yaşatılan bu stresten, belki de kader ortaklığımızdan, barınağımızdaki hiçbir hayvana musallat olmayan kansere aynı anda yakalandık.
Bir hafta hastanede kalmam gerekmesine rağmen, ameliyatımın ertesi günü hastaneden izinsiz ayrılıp, beni her gün aynı saatte, aynı yerde bekleyen Meyvan’a koştuğumda, Meyvan 26 yıldır beni ilk defa bir gün görememenin üzüntüsü ile yememiş, içmemiş, uyumamış, beni beklediği köşesinden hiç ayrılmamıştı. O gün yıllar sonra tekrar, Meyvan bana, ben Meyvan’a... Ağladık...
Sayın devlet büyüklerim ve sevgili milletim... Ben hayatım boyunca kimseyle kavga etmedim, mahkeme kapısı bilmedim. Tek bildiğim, hayatta ölümden öte yol olmadığı ve bir hayvanın kısacık hayatını, sonuna kadar mutlu ve huzurla yaşamasını sağlamanın insanlık borcumuz olduğudur.
Sağduyu sahibi onbinlerce kişi Meyvan’ın ömrünün son günlerini sevdikleri ile yuvasında tamamlamasını istiyor, kampanyalar açıyor, Meyvan’ın yerinde kalması için imza atıyor. Basındaki haber sonucu neredeyse 80 milyon tek yürek olmuş, Meyvan’ın yuvasında kalması için yakarıyor.
Aklı selim sahipleri bilir ki ‘Yaşlı ağaç, yeni toprakta kök tutmaz’... Meyvan her şeyin farkında, hissediyor, üzülüyor, sinirleniyor, kendi adına konuşan herkese karşı çırpınıyor. Eğer ki yaşıma, 50 yıldır onbinlerce hayvanı ellerimle beslememe, bir ayıyı bile bu yaşa getirebilmeme, emeğime, fedakârlıklarıma bir nebze saygınız varsa... Sizlerden şu anda ilk ve son bir istirhamım var: Ben 26 yıl Meyvan’ı acıdan, elemden, kötülüklerden ve ölümden korudum. Şu anda çok yorgunum, lütfen artık MEYVAN’I SİZ KORUYUNUZ. Onun tek ihtiyacının huzur ve sevgi olduğuna inanın. Onu da sadece benim yanımda, şu ana kadar yaşadığı HAYKOD barınağında bulduğunu unutmayın.
Lütfen Orman Ve Su İşleri Bakanım, bugüne kadar olduğu gibi, Meyvan’ı savununuz. Ya da HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu, bu son yakarışım size dokunsun, lütfen bu davayı çekiniz. Bu mümkün olmazsa, sizlere vasiyetim şudur: Unutmayın ki; iki günlük dünyada kavgalar biter, ama ölen geri gelmez. Hele ki, bu kasti Meyvan cinayeti hiç unutulmaz. Bu ağır vebal kimseye yakışmaz.”
Hayriye Erkök/ HAYKOD Hayvanları Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Paylaş