Lütfen çocuklarınızın yuvasıyla uğraşmayın

Sevgili Güzin Abla; ben 5 yıllık evli bir genç kadınım. Evliliğimin ilk ayından itibaren kayınvalidemden sürekli aşağılamalar ve hakaretler duydum.

5 sene boyunca devamlı evliliğimle uğraştılar ve sonunda kocamın benden nefret etmesini sağlayıp, evliliğimi kavgalı, dayaklı boyutlara getirdiler. Kocamla gül gibi geçinirken ne yapıp edip, yuvamızı dağıttılar. Kayınvalidem ve kayınpederimin gelin olarak bir türlü benimseyemeyip, sevemedikleri, kendi çıkarlarına ters düşen beni, sonunda tüm uğraşları sonucu, eşimden kopardılar... Oğullarını ikna edip, boşanmamıza yol açtılar. Eşimi bu kadar çok severken ondan ayrılmamın sonunda sinir sistemim çöktü. Çalışamaz hale geldim.

Bu hikáyemi sizlerle paylaşmak istedim. Köşenizden ulaşabildiğim tüm kayınvalide ve kayınpederlere sesleniyorum. Çocuğunuzun mutluluğunu önemsiyorsanız yuvasıyla uğraşmayın. Unutmayın aynı yollardan sizler de geçtiniz. Boşanmak size kolay gelse bile çocuğunuzun psikolojisini hiç düşündünüz mü? Çocuğunuz ne kadar acı çeker? Ya da eskisi gibi olabilir mi?

"Kadın erkeğin elinin kiri; biri olmazsa başka biri olur" derken yüreğini de boşaltabilecek mi? Sevdiği eşini unutabilecek mi? Lütfen evliliklerimize karışıp, yuvaların yıkılmasına sebep olmayın! Bizler sandığınızdan çok daha fazla acı çekiyoruz. Şu kısacık hayatta bizi perişan etmeyin, günaha girmeyin
... 

Rumuz: F.Ç.

Sevgili kızım, sana sonuna kadar katılıyorum. Hatta yalnızca erkek annelerine, babalarına değil, kız anne ve babalarına da seslenmek gerektiğini düşünüyorum. Çocuklarını evlendirmeden önce de evlendirdikten sonra da tüm yaşamlarına karışıp, bir şekilde onların yuvasını yönetmeye kalkmanın ne kadar yanlış olduğunu bir görebilseler...

Çocuklar, evlenip anne ve babanın yuvasından uçtuktan sonra artık sizin çocuklarınız değillerdir sadece... Onların yeni bir yuvası, yeni bir hayatı ve bu hayatlarını paylaştıkları, sevdikleri bir eşleri vardır... Hele bir de bu aileye yeni bir fert katılmışsa artık onlar gerçek bir aile kurmuşlardır ve bundan böyle kendi kanatlarıyla uçacaklardır... Bu yuvaya dışardan müdahale etmek, herkes için mutsuzluk kaynağı olur. Gelin veya damatla iyi geçinmek, o yuvanın mutlu bir hayat sürmesinin en önemli koşullarından biridir. Eşler zaten birbirlerine alışma sürecinde, yeni bir yuva kurmanın zorluklarıyla mücadele ederken, lütfen bir de büyüklerin yarattıkları sorunlarla cebelleşmesinler... Onlara her şekilde destek olabiliyorsanız, olun. Ama aile içi sorunlarına, sizi ilgilendirmeyen konulara asla karışmayın... Hayat tecrübelerinize dayanarak onlara tabii öğüt verin, nasihat edin, yol gösterin... Ama o kadar... Gerisini bırakın onlar halletsin; kendi yaşamları için karar versinler.

Sonuçta o da karısını aldatan bir koca

Merhaba Güzin Ablacığım... Bir yazınızda dikkatimi çekti; evli erkekle birlikte olan bir hanım şunları yazmış: "Çok iyi huylu, dininde, imanında, namazında, kötü söz bilmeyen, sakin, nazik bir beyle bir yıldır beraberim."

Niye bu ikinci kadınlar hep kendilerini kandırıyorlar sizce? Bu cümleyi okuyunca sanki o adam çok iyi birisiymiş gibi düşünüyorsunuz. Ama sonuçta işte o da karısını aldatan bir koca. Hangi dine, hangi imana sığıyor bu durum? Dininde imanında olan bir insan zina yapmaz... Sadece karısını değil tabii çocuklarını da aldatıyor o adam. İnsanlar çok bencil, hep kendi istekleri olsun; "Kime zarar verirsem vereyim; fark etmez" diye düşünüyorlar. Ve tabii yine evdeki eşle mutsuzluk hikayesine kanmış bu ikinci kadın. Çoğu erkek o mutsuzluk hikayesini kullanıp sadece evlilik dışında heyecan arıyor. Oysa, gerçekte evlerinde mutlu bile olabilirler. Karısını aldatan kocayı da, bile bile evli erkekle beraber olan kız ve kadınlara da, hiç hoşgörüyle bakmıyor, yaptıklarını hiç beğenmiyorum. Çok yanlış bir yolda olduklarını bilmeliler.

Rumuz: Bu da benim görüşüm

Sevgili okurum; biliyorsun bir dini nikáh çözümü var... İkinci kadınlar kendilerini bu dini nikáh ile meşru görüyorlar... Asıl eşten bile üstün olduklarını düşünüyorlar... Bazen akıl almaz bir tutkuyla bağlandıkları için birlikte oldukları adamdan kopamadıklarını anlatan bu genç kadınlara aslında gerçekten çok üzülüyorum. Bütün mesele adamın evli olduğunu öğrenir öğrenmez, iradesine hakim olup, yüreğine taş basıp, ondan kopabilmekte... Yoksa bir ömür boyu mutsuz olmaktan başka bir şey getirmiyor bu tür ilişkiler. Adamı zorla, eşinden ve çocuklarından ayırmanın ise büyük bir vicdan azabı yaratacağı da bir gerçek... Böyle bir yükün altından kalkmak pek kolay olmasa gerek...

Kollarında jilet izleri olan okurunuza tavsiyem

Sevgili Güzin Abla; bundan bir süre önce, köşenizde "mini mini" rumuzlu bir arkadaşın şikáyetine rastladım. Kollarında jilet izleri olduğunu söylemiş ve bunları nasıl geçireceğini sormuş. Aynı sorunu benim 16 yaşındaki kardeşim de yaşıyor. Bende de ’piercing’den kaynaklanan izler vardı. Bunları yok etmek için her gün iki kez E vitamini kapsüllerini kırıp, yara izlerinin üzerine sürmek, sonra da ’Madecassol’ isimli sikatrizan merhemi uygulamak gerekli. Düzenli kullanımda çok ciddi sonuçlar alınabiliyor. E vitamini deriyi besliyor, sikatrizan merhem ise dokuların iyileşmesini sağlıyor. Okurunuza yardımcı olmak istedim... Çünkü içindeki acıları bastırır düşüncesiyle jilet kullanma hatasına düşen kardeşim de bu ilaçların kısa sürede çok faydasını gördü. 

Rumuz: Şirin kız

Bu önerilerinizin çok yararlı olduğuna inanıyorum. Madecassol, Bepanthene gibi merhemlerin cilt dokusunu yenileyici özellikleri vardır. Ancak, asıl önemli olan hem kardeşinizin, hem de bu genç okurumun ruhundaki yaraların iyileştirilmesi. Bu da sanırım ancak bir psikiyatrik tedavi ile mümkün olabilir.
Yazarın Tüm Yazıları