Paylaş
Güzin Abla, ben 36 yaşındayım, eşim de 37. 12 yıllık evli, 7 yaşında bir erkek çocuk annesiyim. Severek, sevilerek evlendim,
Üç yıl öncesine kadar da çok mutluydum. Ta ki işyerinden evli ve çocuklu bir kadının eşimi ısrarla telefonla aramaya, sık sık karşısına çıkmaya, ona âşık olduğunu ve boşanıp beraber olmak istediğini söylemesine kadar.
Eşim çapkın biri değildir. Çevresinde son derece düzgün biri olarak tanınır, sevilip sayılır. Ama maalesef bu ısrarlı tutuma daha fazla dayanamamış ve bir ilişki başlamış.
Bu huzursuzluk evimize bir yıl önce yansıdı. Eşim vicdanen rahatsız olduğunu, beni sevdiğini ama ondan da vazgeçemediğini, boşanmak istediğini dürüstçe anlattı. “Ben ona gitmedim, o beni buldu” dedi.
Bunun doğru olduğunu biliyorum, çünkü kadın çığırından çıktı, bana “Kocanı çok seviyorum” diye mesaj attı. Çok edepsiz birisiydi.
Nitekim kadın gerçekten de eşinden boşandı. Bense bu kadınla uzun süre uğraştım. Bu işin sonunda en çok kendisinin üzüleceğini söyledim. Kendimi geri çektim, eşime de “Kendisi boşandığı için seni de boşatmaya çalışıyor, göreceksin” dedim. Zamanla ne oldu dersiniz?
Boşanmadık, eşim evden de ayrılmadı, görüşmeleri de kesildi, ben aradan çekilmeyince birbirlerine girdiler... Kadın gerçek yüzünü gösterdi.
Benim ayrılmaya niyetim olmadığını anlayınca, eski kocasına döndü. Hem de adam bütün bu olan bitenleri bildiği halde!
Beni sabırla yuvama sahip çıktığım için tebrik edenler de oldu, gurursuz olduğumu ima edenler de...
Ben çalışıyor, kendi paramı kazanıyorum, eşime muhtaç değilim ve güzel bir kadınım. Yani istesem kendime yeni bir hayat kurabilirdim.
Ama eşimin büyük bir uçurumun kenarında olduğunu fark ettim. Hep söylediğiniz gibi, erkeklerin aslında çocuk olduğunu daha iyi anladım.
Tabii ki üzüldüm, yıprandım ama en çok çocuğumu düşündüm.
Herkesin tek bir hata şansı olduğunu düşünüyorum. En azından ileride keşkelerim olmayacak. Ben ailemi ve çocuğumu göz önüne alarak hareket ettim. Bundan da gurur duyuyorum.
Eşim şimdi etrafımda pervane, “Desteğini, dostluğunu ömür boyu unutmayacağım, gözüme perde inmişti” diyor. Kendimizi toparlamaya çalışıyoruz, en çok da oğlum mutlu.
Bu bir tavsiye olamaz. Tabii ki herkes kendi yolunu çizer, herkesin hikayesi farklı ve ihanet kolay kabul edilebilecek bir şey değil. Fakat değer verdiğim büyüklerim, sabırlı olmam gerektiğini söylemişlerdi, sözlerini dinledim. Şu an çok mutluyum.
Umarım bu duruma düşen herkesin eşi doğru yolu bulur, aldatma kimseye yakışmıyor.
◊ RUMUZ: Farklı bir örnek
YANIT :
Gerçekten herkesin hikayesi çok farklı. Ve dediğiniz gibi ihanet kolay hazmedilecek bir şey değil.
Örneğin üvey babamın aklını çelmeyi başaran, o dönemin ünlü caz şarkıcılarından bir hanım, anneme telefon ederek “Şimdi yanımdan çıktı, eve geliyor ama boynunda benden bir iz bulacaksın” demekten çekinmiyordu.
Hatta anneme bir adam yollamış, sokak ortasında annemi darp ettirmiş, “Ondan boşanacaksın, boşanmazsan daha kötü olur” diye tehditler savurmaya kadar da vardırmıştı işi...
Şimdi sen gel de buna katlan, bu evliliği yürütmeye devam et bakalım.
Zaten üvey babam onunla evlendikten sonra mutlu olmadı. Bize zaman zaman gelip dert yanıyor, o kadından dayak yediğini anlatıyordu. Üstelik bu adam bir yüksek mimardı. Ee ihanetin de bir bedeli var...
Sonra onlar da boşandı. Yıkılan bir yuvanın üzerine mutlu bir yuva kurulmaz.
Üvey babam da annemi çok sevmişti, ama o kadının baskısına dayanamamıştı.
Diyorum ya, erkekler kolay kandırılan çocuklar gibidir. Beğenilmeye, övülmeye hiç dayanamazlar. İşte bazı fettan kadınlar da bu işi çok iyi beceriyor.
En üzüldüğüm şey ise kadının kadına yaptığı kötülük.
Genellikle bu konuda herkes ahkam keser.
İhanete uğradığı halde boşanmayan, eşinin yuvaya dönmesini bekleyen kadınları küçümserler.
Ama bazen de işte senin gibi kazanan eş olur.
Eşinden şu sözleri duymak senin en büyük zaferin: “Desteğini, dostluğunu ömür boyu unutmayacağım, sanki gözüme perde inmişti...”
İşte kazanan sen olmuşsun. Gerçekten de kadın dirense, o erkek bir gün hatasını anlayıp yuvasına geri dönecektir. Ama tabii her kadın bu sabrı gösteremez.
O da haklıdır elbette, çünkü kolay bir şey değil. Ama yaşadıkların sonuçta iyi bir örnek olmuş. Bundan sonraki hayatında mutluluklar dilerim. Sen akıllı bir kadınsın, eminim bu yaşananları eşinin başına kakmazsın.
Evliliğimiz 3 ayda tükendi
Merhaba Güzin Hanım, ben 3 aylık evliyim ama daha şimdiden eşimle çok sık kavga etmeye başladık.
Eşim beni anlamıyor, benimle konuşmuyor, evde sürekli suratı beş karış dolaşıyor.
Biz birbirimizi severek evlendik ama şimdi neden böyle oldu bilmiyorum.
Geçenlerde yine kavga ettik.
Sonrasında bana, artık beni sevmediğini, hatta nefret ettiğini söyledi. Nedenini bilmiyorum.
Eşimi tekrar nasıl kendime bağlarım, lütfen bana yardım edin.
◊ RUMUZ: Beni sevmiyormuş
YANIT :
Sevgili kızım, kavgalar neden bu kadar erken başlar, anlayamıyorum.
“Severek evlendik” diyorsun, ama eşin 3 ay içinde senden nefret ettiğini söylemeye başlıyor.
Şu kadarcık zamanda, sizi bu duruma getirecek neler yaşamış olabilirsiniz ki!
Farkında olmadan onu kızdıracak, kıracak bir şeyler mi söyledin acaba?
Ailesiyle ilgili yapılmaması gereken konuşmalar mı yaptın?
Erkekler aileleri konusunda çok hassastır, bunu bir düşün.
Kavgalarınızın konusunu da açıklamamışsın.
Kimse bu kadar kısa zamanda severek evlendiği kişiden kopamaz, ona bu kadar öfke duyamaz.
Belki kavga sırasında, sana çok kızdığı için öyle söylemiştir.
Ama sürekli senden uzak duruyorsa, bu konuyu enine boyuna düşünmelisin.
Ona açık açık sormalı, neden senden koptuğunu anlatması için ısrar etmelisin.
Hiçbir şey tek taraflı değildir sevgili kızım. Yuvanı kurtarmak istiyorsan, mutlaka bir şeyler yapmalı, hatayı biraz da kendinde aramalısın.
Paylaş