Paylaş
Güzin Abla, ben 20 yaşında, üniversite öğrencisi bir kızım.
Size kadın–erkek ilişkileri konusunda yazıyorum ve bu konuda tek taraflı düşünmediğimi belirtmek istiyorum.
Hep erkekleri suçluyoruz ama ilişkilerde kızların da kusurları var. Tabii bunda erkekler de etken...
Erkekler giderek mükemmeli arar oldu. Yanlarındaki sevgililerinin hiçbir değeri kalmadı artık. Hep daha iyisi, daha güzeli, daha çekicisi olsun derken, bir bakıyorlar ne aşk kalmış ortada, ne sevgi ne de paylaşılmış şeyler...
Ne kızların erkeklerin yanında değeri var, ne de erkeklerin kızların yanında...
Bence konu ortak; güven, sadakat, saygı denen bir şey yok. Çünkü erkekler her istediklerini kolaylıkla alabilecek pozisyondalar artık.
Onlar, kendilerini heyecanlandıracak bir şey kalmayınca yeni arayışlara giriyorlar. Kızlar da “Nasıl olsa boş kalmayız” edasıyla, “Hayatımı ona adamadım ya, biri gider, biri gelir” düşüncesiyle, yaşanmışlıklara değer vermeyecek kadar körler...
Aşk cinsellikten ibaret değil, fakat görüyorum ki herkes bir şeyler yaşamış ya da yaşamanın peşinde.
Eğer bir şeyler yaşamadıysan, senden “Kezban”ı yok demektir.
Açıkçası genel durum içler acısı. Ne hale geldiklerini göremiyorlar...
Kızlar öyle bir tavır sergiliyor ki, sevgilisi olanların bile başkalarına kuyruk salladığını ben artık net bir şekilde görür hale geldim.
Tek sevgiliyle yetinmiyorlar. Biriyle çıkarken, bir diğerini de elinin altında bulundurma gibi bir adet geliştirdiler.
Erkeklerde de bir güvensizlik oluştu ve gelip geçici düşünceler baskın hale geldi.
Tabii aynı şey erkekler için de geçerli. Kısacası hiçbir taraf sütten çıkmış ak kaşık değil. Ne erkeklerin kızları suçlamaya hakkı var, ne de kızların erkekleri.
Ortada aslolan bir şey var; karşılıklı güvensizlik had safhada ve bundan sonraki evliliklerde, mutlu yuvalar o kadar kolay kurulamayacak, o kadar kolay yürütülemeyecek ve hiçbir zaman anne-babalarımız gibi bir yuvaya sahip olamayacağız.
Lütfen sevmiyorsanız, istemiyorsanız birbirinizin hayatına girmeyin, birbirinizi lekelemeyin, bırakın temiz kalsın bazı şeyler.
Kimsenin gururuyla, namusuyla oynamayın. Her şeyden önce kendinize karşı dürüst olun. Her şeyin başı dürüstlük.
Düşünün, düşünerek hareket edin. Dünya bir tek sizin etrafınızda dönmüyor. Tüm okurlarınıza mutluluklar diliyorum.
Rumuz: Karmaşık ilişkiler
Daha geçen hafta mutlu evliliklerin artık geçmişte kaldığı ve boşanmaların sıklaştığını yazmış, 32 yıllık evli, çok tatlı bir çiftin mutluluk öyküsünü paylaşmıştım.
Senin gibi gencecik bir üniversiteli kızın saptamalarını da o kadar yerinde buldum ki, seni kutlamak istiyorum.
Gerçekten sürekli erkekleri suçluyoruz ama kızların da onlardan pek farkı yok. Daha iyisini, daha yakışıklısını, daha zenginini buldukları anda, bir öncekine sırtlarını dönüveriyorlar.
Bana gelen mektuplarda da görüyorum, senin dediğin gibi biriyle çıkarken bir başkasını yedekte tutabiliyorlar. Hem bu ikili ilişkiyi erkeklerden çok daha zekice yürütebildikleri de bir gerçek...
Ne diyeyim, teknoloji çağının gençleri eskisi gibi romantizm yaşamıyor. Maddiyata ve şana şöhrete tıpkı büyükleri gibi çok fazla önem veriyorlar.
Burada da kimseyi suçlamaya hakkımız yok. Belki de biz büyükler, onlara kötü örnek olduk...
Paylaş