Paylaş
Sevgili Güzin Hanım, benim sorunum, 4 yıllık ilkokulunu yeni bitiren kızımı hangi okula gönderebileceğimle ilgili...
İstanbul’da Anadolu yakasında oturuyoruz. Burada bir sürü okul açıldı, özel okullar da var, ancak çok pahalı. Bazı dershaneler de okul oldu.
Kime, nereye güveneceğiz, bilemiyoruz.
Çocuğumuzun özellikle Atatürk ilkelerine bağlı bir okulda eğitim görmesini, lisan ağırlıklı bir okul olmasını istiyoruz.
Okulların açılmasına çok az zaman kaldı ama biz hâlâ karar veremiyoruz. Belki bize bu konuda da yardımcı olabilirsiniz.
Rumuz: Yurdaer
Sevgili okurum, aslında eğitim durumumuzun pek parlak olmadığını hepimiz biliyoruz.
Okullar değişiyor, devlet okullarının bir kısmı imam hatip lisesi oluyor. Üstelik çevremden duyduğuma göre bir kısmı da 70 kişilik sınıflarda ders yapmaya çalışıyorlar.
Dediğiniz gibi özel okullar gerçekten çok pahalı, orta halli ailelerin karşılayabilecekleri paralar değil bunlar.
Ben size, torunum için uzun araştırmalardan sonra bulduğumuz, (bu yıl okuldaki ikinci senesi) ve 6. sınıfa gitmeye hazırlandığı okulu tavsiye edeceğim.
Size önereceğim, torunumu da güvenle gönderdiğimiz Özel Dilko Ortaokulu, Pendik’te. Ama birçok yerden servisi var.
Şimdi size okulun belli başlı özelliklerinden söz edeyim;
Özel Dilko Ortaokulu her şeyden önce mutlu çocuklar yetiştiriyor, bunu torunumda izleyebiliyorum.
18 kişiyi aşmayan sınıflarda genç ve çok başarılı öğretmenler sayesinde her alanda çok özel öğrenciler yetişiyor.
Öğretmenler, kalabalık olmayan bu sınıflarda her öğrenciyle rahat rahat ilgilenme fırsatı bulabiliyorlar.
Dilko’nun 38 yıllık İngilizce eğitimi tecrübesine dayanarak 5. sınıftan itibaren verilen ağırlıklı İngilizce eğitimi çocuklar için bir yaşam şekline dönüşüyor.
Özellikle 5. sınıflar, tıpkı bir hazırlık sınıfı temposunda İngilizce eğitimi alıyor. İngilizceyi sadece okuyup yazarak değil, konuşarak daha etkili hale getiriyor.
İngilizcenin gelişmesinde bir başka destek ise yapılan yurtdışı gezileri. Öğrenciler yabancı dili, dilerlerse anadili İngilizce olan bir ülkede gezerek, görerek ve yaşayarak öğrenebiliyorlar.
Hafta içi ve hafta sonları özellikle 7. ve 8. sınıfların TEOG sınavına yönelik sıkı çalışmalar yapması ve bu çalışmaların öğretmen-veli işbirliği ile sürdürülmesi öğrencilerin nitelikli Anadolu ve fen Liselerine, kolejlere yerleşmesi açısından oldukça önem taşıyor.
Okul, öğrencilerine girişimci olmayı da öğretiyor. İşte en çok beğendiğim bölümü de bu...
İngilizceden sonra tabii... Öğrenciler ürettiklerini kurulan minik pazarda satışa sunarak girişimcilik yönlerini artırıyor. Elde ettikleri geliri de kendi seçtikleri yardım kuruluşlarına bağışlayarak yardımseverlik açısından bilinçleniyorlar.
Okul her öğrencisini ayrı ayrı her hafta topluluk önünde konuşturuyor, öğrencilerin özgüven sahibi bir duruş sergilemesine yardımcı oluyor. Öyle ki şimdilerde tüm öğrenciler konuşma yapabilmek için adeta birbirleriyle yarışıyor.
Öğrenilen yeni konuları, şehir içinde yapılan gezilerde birebir görerek, o ortamda bulunarak pekiştiriyorlar. Sosyal olmayı hedef haline getiren okul; bilim, teknoloji, dans, tiyatro, spor alanlarında öğrencisini aktif kılmaya çalışıp, düzenlenen İngilizce ve Türkçe yarışmalarda da başarısını gösteriyor.
Bunların yanı sıra günümüzde kitap okumayı pek sevmeyen gençleri, kitap okumanın yararına ve önemine inandırıyor. Her gün yapılan okuma saatleri ve her iki haftada bir belirlenen kitapları okuyarak, bu kitaplar hakkında yorum yapabilme yeteneğine ulaşıyorlar. Böylece gerçek kitapsever öğrenciler yetişiyor. Bu öğrenciler “Kitapsever Belgesi” ile okumaya teşvik ediliyor.
Sözün kısası, bu kadar yoğun faaliyetler içinde başarılı ve mutlu çocuklar yetişiyor.
Paylaş