Sevgili okurlarım, yeni bir yıla giriyoruz ve çok ilginç bir şekilde bütün dünyada üç bayramı bir arada yaşıyoruz. Hıristiyan aleminin Noel’i, yeni bir yılın başlangıcı ve Müslümanların Kurban Bayramı. İşte bu önemli günler nedeniyle, bu hafta sizleri mutluluk öyküleriyle neşelendirmek istedim.
Bir okurum yazmıştı: "Genel olarak yazılarınızdan ve çevremden edindiğim izlenim, mutlulukla süren evlilik olmadığı. Bu da bizleri umutsuzluğa sürüklüyor, evlilikten korkutuyor. Köşenizde biraz da yıllara yenik düşmeyen evlilik öyküleri yayınlasanız" diyordu. İşte bu hafta köşemi mutlu evlilik öykülerine ayırdım. Biraz umut dolalım, hayata biraz daha güvenle bakalım diye. Hem de okurlarımın tecrübelerinden ders çıkaralım diye...
Evlilik sömürmek değil paylaşmak demek
Ben evliliğin güzel, iyi ve kutsal bir kurum olduğuna inanıyorum ve tüm bunlara inanmamı sağlayan kişi ile iki yıl önce tanıştım. Şimdi dört aylık evliyiz. Eşimi tanımadan önce uzun süreli flörtlerim oldu ancak hiçbiri bana evliliği düşündürtmedi, o güveni veremedi. Ama en önemlisi ben hiçbir zaman evlenmiş olmak için evlenilmemesi gerektiğini düşündüm. Şu hayatta benim için doğru birinin olup olmadığını bilemeden yaşadığım süre boyunca yaptığım şey bir birey olarak mutlu olmaya çalışmak, eğitimimi bitirmek ve sonrasında hep kariyer hedeflerim oldu. Genç arkadaşlara tavsiyem, önce tek başlarına mutlu olmayı öğrenmeleri. Kendi ayaklarının üstünde durmayı, hayatla mücadele etmeyi ve yılmamayı öğrenmeliler ki, beraber olacakları insanlara sırtlarını dayamasınlar. Evlilik paylaşmak demek, sömürmek değil. Ve lütfen her beraber oldukları kişiye körü körüne inanmasınlar, araştırsınlar, gözlesinler ve mutlaka aileleri ve arkadaşları ile tanışsınlar. Ben, zıt kutuplar birbirini çeker masalının geçici olduğuna inanıyorum. Evlilik için uyum şart. Hayat yorucu, neden bir de evde huzursuzluk olsun ki? Ve güven! Koşulsuz güven, sadakat, inanç ve sabır. Emeksiz olmuyor hiçbir şey. Evlilik korkulacak bir müessese değil. Amaç evlenmek değil, hayatı paylaşmak. Evlenmeden önce de, evlendikten sonra da paylaşmaya devam ediyoruz. * Rumuz: Kendine Güven
Ben dünyanın en şanslı kadınıyım
22 yaşında, gerçekten çok mutlu, evli bir kadınım. Bundan ikibuçuk sene önce nişanlıyken ne kadar mutlu olduğumla ilgili yazımı yayınlamıştınız ve "Ne güzel böyle enerjik ve mutlu insanların da bana yazması" demiştiniz. Şu an iki yıllık evliyim. Evlilik süresince gerçekten çok şey aştık. Ve her sabah okuduğum köşe yazılarınızda o kadar memnuniyetsiz, mutsuz insan varken, kendimi dünyanın en şanslı kadını olarak görüyorum. Belki genelleme yapıyorum ama mutlu olmak kişinin kendisinde saklı. Biraz anlayış, biraz empati, saygı da olunca gerisi geliyor zaten. Eskiden evlilikten nefret ederdim. Nedeni ise etrafımda iç içe yaşayan ve mutsuz olan insanlardı. Ta ki sonsuz aşkla sevdiğim, eşim gibi mükemmel bir insana rastlayıncaya kadar. Eşinize iyi davranırsanız; anlayışlı olup bencil olmayıp biz demeyi bilirseniz ve inatlaşmazsanız diğerlerinden daha farklı oluyorsunuz. Şu an bizi örnek alan o kadar çok insan var ki! Ellerindeki değerleri kaybetmeye başlayıp, zamanın ne kadar çabuk geçtiğini göremeyenler biraz düşünsünler. Hayatın neresindeler? Şu geçici dünyayı cennete mi yoksa cehenneme mi çevirmek istiyorlar? "Evlilik iyi mi kötü mü?" sorusunu soran okurunuza kesinlikle "iyi bir şey" derim. Tabii maddiyata değer vermeyen, karamsar olmayan ve sevgiyle, aşkla dolu birini bulurlarsa... Herkesin benim gibi mutlu olması dileğiyle. * Rumuz: Mutlu Kedi
Bir daha dünyaya gelsem yine onu severdim
Ben 22 yaşında bir buçuk yıllık evli bir kadınım. İyi ki de evlenmişim. Eşimi öyle çok seviyorum ki, bazen sevgimden korkuyorum. Onu öyle çok kıskanıyorum ki... Bazen TV’deki kadınlardan bile! Evliliğimizde sevgi, saygı ve dürüstlüğün önemi çok büyük. Asla birbirimize yalan söylemeyiz, birbirimizi kandırmayız. Ona olan sevgimi kelimelerle anlatmak mümkün değil. O bana bu aşkı, bu sevgiyi öyle güzel yaşatıyor ki... Bir daha dünyaya gelsem yine kocamı seçer, onu severdim. İkimiz de çalışıyoruz. Henüz çocuğumuz yok. Allah nasip ederse önümüzdeki sene ailemize bir de bebek katmayı düşünüyoruz. Biz ailelerimizi memlekette bırakıp İstanbul’a geldik. Aile olmanın verdiği mutluluk yaşanmadan anlaşılmaz. * Rumuz: f.k_f.k
Yurtta ve dünyada barış istiyoruz da yuvamızda neden savaşıyoruz?
Eşim ve ben kırk yıla yaklaşan evliliğimizde birbirimize saygı ve sevgi duyduk hep. Evliliği sürdürmek için bunların yanı sıra hoşgörü, anlayış, sorumluluk da olmalı. Bence kadının yaşının ve mesleğinin erkekten küçük olması daha uygun. İyi ve kötü günlerini paylaşacaklar; karşıdan özveri beklemeden önce kendisinin özveri gösterip göstermediğini sorgulamalı kişi. Hoşgörüyü rehber edinmeli. Biz bu dünyaya kavga etmeye, çekişmeye değil, sevmeye, sevilmeye geldik. Yurtta ve dünyada barış istiyoruz da yuvamızda niçin savaşıyoruz birbirimizle? Öfke, sinir, stres ve hastalıktan başka ne geçiyor elimize? * Rumuz: Erhantığlı
Eşin senin yeni ailendir
1992’de tanıştım onunla, 19 yaşındaydım. İlk görüşte "işte bu" dedim. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. O da hemen hoşlanmış benden. Bursa’da okudu ve üç yıl sadece mektup ve telefonla görüştük. Evlenmeyi planlıyorduk. Bu arada annesi sürekli olarak bu evlilik fikrine karşı çıkıyordu. Aşılması imkánsız bir engel gibiydi. Sabrettik. Nihayet evlenebildik. Ben 22, o 23 yaşındaydı. Eşim memur. Herkes gibi biz de maddi ve manevi, payımıza düşen birçok zorlukla mücadele ettik. Herkesin derdi kendine büyük gelir. Mutluluk da, üzüntü de geçicidir. Ne hayatımızın sonuna kadar mutlu olabiliriz, ne de üzüntümüz sonsuz olur. İnsan çok güçlü bir varlık. Kötü günler yaşadığım zaman "Sonsuza kadar sürmeyecek ya! Yine güleceğim" derim. Ve bu kedere sebep olan olayı düşünüp, "Daha kötüsü de olabilirdi, mesela ölüm" diye düşünürüm. Eskiden eşimle tartıştığımda ona küserdim, birkaç gün konuşmazdık. Sonra düşündüm ki eğer bu küslük sırasında ona bir şey olursa ömür boyu kendimi affedemem. Bunu içime iyice sindirince, aslında tartışmaların çok saçma sebeplerden çıktığını da gördüm. Kesin ayrılıktan daha kötü bir şey var mı? Onunla da konuşup, benim gibi düşünmesini sağladım. İnsanoğlu her şeyin kolayına kaçmak ister. Ama hayatta ne kolay ki, evlilik kolay olsun? Kiminle evlenirsen evlen, çok kötü günler de yaşayacaksın, çok güzel günler de. En iyisi, evlendiğin kişiyle mutluluğu aramak. Sonuçta, eşin senin yeni ailendir. Gerçekten de insan yıllar geçtikçe eşinin bütün huylarını öğreniyor ve daha uyumlu yaşıyor. Bu erkekler için de, kadınlar için de geçerli. Evlilik hayatın ta kendisi ve her şeye rağmen çok güzel! * Rumuz: Evli ve Mutlu