Paylaş
Merhaba Güzin Abla, kediler çocuk yüzlü, kuyruklu meleklerdir. Kışın soğuklarda kar yağarken ölen, trafikte karşıdan karşıya geçerken hayatları son bulan, günlerce aç kalıp arsızlık etmeyen, hırsızlık etmeyen, sadece kendilerini yavaşça sevdirmek isteyendir onlar.
Ağaçları yok edilmiş, çöpleri kapatılmış, evlerden kovulmuş ama onuruyla yaşayan kuyruklu meleklerdir kediler. Yavruları için ölümü göze alan, gecenin karanlığında yavrularına yiyecek arayan ama o yavruları torbalara konup atılan ya da yakılan kediler...
Onları da sevmeyenleriniz var. Hatta korkanlarınız var... Ama onlar sizden sevgi bekliyorlar her şeyden önce.
Siz hayvanseverler kedilere kutulardan yuva yapın. Zahmet olmaz, zor olmaz. Uygun yerlere artan tavuğunuzdan, etinizden, pilavınızdan koyun. Canım yiyecekleri çöplere tıkmayın, ağzı açık bir torbada dursun. Kediler de köpekler de güzelce yerler merak etmeyin, kirlilik olmaz.
Siz de iki cihanın Peygamberini anlatın insanlara ey hocalar, ey müftüler! Hani ordusuyla Mekke’ye doğru ilerlerken yavrulamış, yolun ortasında yatan anne köpeği görmüştü de rahatsız olmasın diye ordunun yolunu değiştirmişti.
Namaz kılarken kedi eteğinde uyumuştu da uyanmasın diye eteğini kesmişti... İşte o yüce ruhlu Peygamberimizi anlatın.
Siz de evine yavrulayan köpeği görünce, rahatsız olmasınlar diye kendine başka bir ev bulmak için geri dönen evliyayı anlatın ey cami hocaları!
Ey siz, aslında kendilerinden başkasını sevmeyenler!
Çocukları sevmeyenler, hayvanları sevmeyenler, çiçeği, böceği, ağacı sevmeyenler... Siz zaten sokaktaki kimsesizleri de sevmiyorsunuz.
Bir gün olsun kimsesiz çocuk yuvalarına, Darülaceze’ye, yoksul evlerine gitmiyorsunuz. Televizyon karşısında, sıcak odalarınızda, kendi sefanızdasınız, rahat uykulardasınız. Vicdanınızı yastık yapıp yatıyorsunuz sonra da ağlıyorsunuz “katliam katliam” diye.
Şimdi biraz kendiniz için, biraz merhamet için, biraz bize muhtaç yaratılmışlar için bir şeyler yapma zamanı. Artık elinizi taşın altına koyma zamanı... Geçmişte yaptıklarınızı ya da daha doğrusu yapmadıklarınızı bir kenara bırakın, bundan sonrasına bakın. Zor olmaz, zahmet olmaz, rahmet olur inanın.
Her biriniz kapınızın önündekilere yönelseniz yeter. Mutlaka 50 tanesine bakmak zorunda değilsiniz. Üç taneye yetişin yeter.
Rumuz: İlker T.
Ben de ekliyorum okurumun mektubuna, sadece bakmak yeterli değil, doğum yapmalarını engelleyin. Yılda iki kedi kısırlaştırın, yeter. Çünkü ardından gelenlerle başa çıkamayabilirsiniz. Sokaklarda perişan ölmelerini izlemek yerine, dünyaya gelmelerini engellemek daha hayırlı gibi geliyor bana.
Ama günaha giriyorsak, Allah af etsin. Sonuçta günahı vebali bizim değil, onlara sokakta bile hayat hakkı tanımayan, onlara bir yudum suyu, bir lokma yemeği bile çok görenlerin aslında...
Paylaş