Sevgili Güzin Abla; 28 yaşında, 1 yıllık evli bir genç adamım. Benim sorunum karımın kıskançlığı. Ben bekárken üniversiteden bir kızla kısa süreli bir arkadaşlığım olmuştu. Eşim de bunu biliyordu. Ondan asla saklamadım. Şimdi de beni o kızdan müthiş kıskanıyor. Ne zaman arkadaşlarla bir araya gelsek ve o kız da grupta olsa kavga çıkarıyor, hayatımı karartıyor. Bunun dışında da zaten beni çevremizdeki tüm kadınlardan kıskanıyor. Sokakta neredeyse gözümü bağlayacak... Bu durumdan artık bıktım, usandım. Karımı seviyorum. Bu kavgalara bir son vermek, onu bu aşırı kıskançlıktan vazgeçirmek için ne yapmam gerektiğini bana anlatır, yol gösterirseniz sevinirim.
RUMUZ: DAYANAMIYORUM
Sevgili oğlum, bu köşede sık sık kıskançlığın ne kadar kötü bir duygu olduğunu yazar dururum. Bu her ne kadar insanın elinde olmayan bir saplantı da olsa birlikte yaşadığı kişiye hayatı zehir etmek için yeterlidir. Kıskanç insan, her şeyi kıskanır. Anneni, kardeşini hatta eğer evde beslediğin bir hayvanın varsa onu bile kıskanır. Çünkü kıskanç insan, aşırı bir sahiplenme duygusu içindedir. Sevdiği kişiyi kendisine ait görür ve kimseyle paylaşmak istemez. Oysa bu dünyada hiç kimse hiç kimseye ait değildir.
Erkeklerin kıskançlığı biraz da cinsel açıdan sahiplenmeye dayalıdır. Ama kadınların kıskançlığı daha çok duygusal olur; onun sevgisini ve varlığını kaybetme korkusuna dayalıdır. Önemli olan evliliği karşılıklı sevgi ve saygıyla yürütebilmek, birlikte şu kısacık ömrü mutlu ve huzurlu geçirebilmektir. Seven insan elbette kaybetme korkusundan kaynaklanan bir kıskançlık duyar. Ama bu kıskançlığını frenlemeyi başaramaz, karşısındakine cehennem hayatı yaşatırsa, asıl o zaman sevdiğini kaybedeceğini düşünemez. Psikologlar, kıskançlığın kendine güvensizlikten kaynaklandığını söylerler. Gerçekten de kendine ve karşısındakine güvenen insan kıskançlığa kapılmaz. Eşin, senin sevginden emin değilse, bu biraz da senin ona sevgini yeteri kadar belli etmemenden de kaynaklanıyor olabilir. Bu durumda onu ne kadar sevdiğini, ne kadar değer verdiğini, eğer isteseydin o kızla evlenebileceğini, artık onu kardeşin gibi gördüğünü, eşine güzellikle anlat. Onu yatıştır ve sevgini zaman zaman sözcüklerle, zaman zaman da ona alacağın küçük hediyeler, güzel iltifatlarla belli etmeye çalış oğlum. Sanırım; sana inanır, güvenirse rahatlayıp, sana bu sorunları yaşatmayacaktır.
Doğacak bebeğimle çaresiz durumdayım
Ablacığım, hayatta senden bir de Allah’tan başka yardım isteyebileceğim kimsem yok. 5 aylık hamileyim; eşimden ayrıldım, işsizim, gidecek yerim yok, ailemle diyalogum yok, doğum yapacak param bile yok, sağlık güvencem yok, bebeğin tahlilleri için, taramaları için, hastaneye gidecek şansım da yok. Sağa sola iş başvurusu yapıyorum. Hamile olduğumu öğrenince temizlik elemanı olarak bile almıyorlar. Lütfen bana yardım et. Bebeğimle beni kabul edecek ya da iş verecek ya da kalacak yer verecek iyi niyetli, iyi kalpli birileri yok mudur?
Bana sahip çıkacak, iyi niyetli insanlardan cevap bekliyorum. Belki biri bana ev tutar; ya da iş bulur. Bana acımasız davranan bu hayata karşı direnmem için yardım ederler belki...
e-posta :caresiz999@yahoo.com.tr
RUMUZ: ÇARESİZ
Sevgili kızım, sanırım eşinle dini nikáhın vardı, resmi nikáh yaptırmamıştınız ve bu nedenle ondan hiçbir hak talep edememiş olmalısın. İşte bu yüzden evlendiğinizde, mutlaka TC kanunlarına uygun olarak resmi nikáh yaptırmanız şart.
Yine de eşin çok vicdansız bir adam olmalı ki, seni böyle karnında bebeğinle çaresiz durumda bırakmış. Beni çok üzen olaylardan biri işte bu. Ailenin seni kabul etmeyeceği ortada. Onlar seni bakılacak beslenecek bir hatta iki boğaz olarak görüyorlardır. Bir başlık parasına seni eşine vermişlerdir belki de... Ya da sen sevip de, onların rızasını almadan kaçtın mı eşine? Bütün bunlar boş ayrıntılar aslında. Önemli olan genç bir kadının ve dünyaya adım atmaya hazırlanan minik bir bebeğin yaşamı...
Ona iş bulabilir misiniz? Ya da hoşgörülü, merhametli biri bu zor durumdaki hanımı eş, karnındaki bebeği de evlat olarak bağrına basabilir mi?
Patronum bana yiyecek içecek servisi yaptırıyor
Güzin (Feyza) Abla; köşenizin devamlı bir okuyucusuyum. Sevgili annenizin ölümünden sonra bizleri yalnız bırakmadığınız için sonsuz teşekkürler.
Ben 24 yaşında üniversite mezunu, alanında iyi eğitim görmüş, çalışmayı seven, işini ciddiyetle yapan ve kariyer hedefi olan bir genç kadınım.
Birkaç haftadır özel bir sektörde yönetici asistanı olarak çalışıyorum. İşimi seviyorum, beni tatmin ediyor.
Konumu gereği patronumla ofislerimiz yan yana. Benim problemim de işte burada başlıyor: Patronumun benden yiyecek içecek servisi istemesi; servisi ben yapmasam da benden boşları almamı istemesi... Ayrıca bana hitap ederken emir kipinde cümleler kullanması da beni inanılmaz rahatsız ediyor. Buna dayanamıyorum. Bu durumu ona bir şekilde ifade etmek istiyorum. Ama bunun makul bir yolu olmalı, bu açıdan bana birkaç öneride bulunabilir misin?..
RUMUZ: SOS
Sevgili kızım, bir yönetici asistanının (eski terimle sekreterinin) görevleri arasında elbette ki o yöneticinin kahvesini, çayını söylemek, misafirlerine de yemek ya da içecek bir şeyler ısmarlamak gibi hizmetler olabilir.
Aşırıya kaçmamak şartıyla bu gibi hizmetlerin karşılıklı saygı çerçevesinde yapılması mümkün. Ama burada sözünü ettiğin gibi, yönetimi altında çalıştığın kişinin sana sertlikle, kabaca ve emir verir gibi hitap etmesi elbette ki senin onurunu kıracaktır.
Kariyer yapma amacıyla iş hayatına atılmış, kendine ve eğitimine güvenen genç bir hanım olarak, belirli bir saygı ve anlayış beklemek hakkın. Belki o da bunun farkında değil, seni kırdığını, üzdüğünü görmüyor olabilir. Her şeyi karşılıklı konuşarak, görüşerek halletmek mümkündür kızım. Bu sıkıntını nezaketle, saygıda kusur etmeyecek şekilde, kendisine söyleyebilir, özellikle de başkalarının yanında küçük düşürülmenin seni çok üzdüğünü anlatabilirsin. Umarım anlayış gösterir...